SEVGİLİ okuyucularım, seçime üç aydan az bir zaman kaldı. Şimdi aklıma hep bu soru geliyor:
Zor bir seçim olacak. Seçimi kazanmak için temelde üç ana unsur gerekir.
1- Devlet gücü.
2- Para gücü.
3- Medya gücü.
Devlet gücü tümüyle AKP'nin elinde. Son olarak yargıyı da A'dan Z'ye ele geçirdiler ve iş bitti. Bunlara "Dur" diyecek bir yargı artık yok.
Bu konuda size başka bir somut örnek vereyim. Anayasa uyannca üç hükümet üyesinin, içişleri, Adalet ve Ulaştırma bakanlarının seçimden üç ay önce istifa etmesi ve bunların yerine tarafsız bakanların atanması gerekiyor.
Evet, bunlar istifa etti... Çünkü şimdilik güçleri "Biz anayasa babayasa falan tanımayız, bakanlarımız istifa etmeyecek" demeye yetmiyor!
Peki bunların yerine hangi "Tarafsız bakanlar (!)" geldi?
Üç bakanlığın müsteşarları bakanlık koltuklarına oturtuldu! Üçü de AKP'nin bürokratları. Oraya Tayyip tarafından getirilen, birkaç hafta öncesine kadar şimdi istifa eden bakanlardan emir alan, onlara hizmet arz eden bürokratlar!
Şimdi bir Allah'ın kulu çıkıp "Bunlar tarafsızdır" diyebilir mi?
Valiler, kaymakamlar, teftiş kurulları, polis, adli ve idari yargı, haberleşme ve telefon sistemleri, artık tümüyle iktidar partisinin elinde.
Dolayısıyla, AKP seçime "Devlet gücü" açısından çook önde giriyor.
Bu işin şakası yok. Arkanızda devlet gücü olunca seçimi kazanma olasılığınız her zaman çok yüksek.
Devlet, iktidar partisine çalışıyor ve çalışacak.
• • •
Bunlar kadar önemlisi, seçmen kütüklerini de iktidar partisi düzenliyor! Anımsayınız, bundan önceki seçimlerde piyasaya bir anda birkaç milyon seçmen sürülmüş, bir o kadarı da kütüklerden kaybolmuştu.
Kütükleri iktidarın emrindeki İçişleri Bakanlığı ile Türkiye İstatistik Kurumu düzenliyor.
Seçmen sayısı bir iniyor, bir çıkıyor!
Bazıları buharlaşırken, bazıları boy gösteriyor... Ve bunlar seçim sonuçlarını etkiliyor.
CHP Antalya İl Başkanı dün bir basın toplantısı düzenledi ve sadece Antalya'da 12 Eylül 2010 referandumundan bu yana 39 bin seçmenin buharlaştığım, kayıtlarının yok olduğunu belgeleriyle kanıtladı. Peki nereye gitti bunca seçmen!..
Bunların hemen hepsinin muhalefet partilerine oy verecek olduğunu, listelerden tek tek silindiğini de unutmayalım.
İstanbul Kadıköy'den bir okuyucum yazıyor:
"Sandık bilgilerimi öğrenmek için CHP'nin açtığı Hanesorgula sitesine girdim ve gördüm ki, iki yabancı isim bizim haneye seçmen olarak eklenmiş. İsimleri Altay ve Hakan D. Muhtarlığa gittim, yapacak bir şey olmadığım söylediler! Demek bizim evde onlar da varmış!.."
işte, iktidar gücü budur. Seçmen kütükleriyle oynamaktır.
• • •
CHP Ankara milletvekili, iletişim teknolojisi uzmanı Emrehan Halıcı'dan dün aldığım mesajı özetliyorum:
"Seçim sürecine ve sonuçlarına güven duyulması için, seçim günü işlemleri kadar seçim öncesindeki askı işlemleri de hayati öneme sahiptir. Yanlışları ve eksikleri muhtarlık bölgesi askı listelerini kontrol ederek bulmak kolay olmamaktadır. Bu nedenle, CHP olarak tüm vatandaşlarımızın askı listelerini kolayca kontrol edebilecekleri bir uygulama başlattık.
Vatandaşlarımız CHP internet sitesine, (ya da doğrudan www.chp.org.tr/HaneSorgula.aspx) girerek nerede oy kullanacaklarını, kayıtlı bulundukları hanede oy kullanacak diğer seçmen bilgilerini görebileceklerdir.
Hatalı bilgilere dönük itirazların 31 Mart 2011 gününe kadar İlçe Seçim Kurullarına yapılması gerekmektedir.
Herkesi, Türkiye'de ilk defa CHP tarafından gerçekleştirilen bu uygulamayı kullanmaya ve yakınlarına duyurmaya davet ediyoruz."
İşte. bir seçime gidiyoruz ve seçmen kütüklerinde bilerek veya bilmeyerek ayarlanmış milyonlarca hata ve yanlış...
Ve kütüklerden silinen, ayıklanan, yok sayılan vatandaşların büyük bölümü, muhalefet partilerine oy verecek olanlar.
Çeşitli sandıklarda birden fazla oy verecekler ise iktidarın elemanları!
2: PARA GÜCÜ
Sevgili okuyucularım. seçim öncesinde "Devlet gücünün" ne olduğunu kısaca, belki milyonda biriyle anlatmaya çalıştım.
Şimdi gelelim yukarıdaki ikinci maddeye, "Para gücüne". Bu gücün de tamamı AKP'nin elinde ve emrinde.
Devletin ve milletin parasının tamamına yakın bölümü AKP tarafından kullanılıyor.
Seçim demek para demektir.
AKP'nin elinde devletin parası var, yerel yönetimlerin, hatta işadamlarının parası var. Patronlar korkak olur. Başlarına iş gelmemesi için kesenin ağzını çoğunlukla iktidar partisinin adayları için açarlar. Onların her türlü para ihtiyacı karşılanır.
Tayyip'in her gezisi, her göstermelik toplu açılış . töreninin maliyeti trilyonlarla ölçülüyor. Buna öteki bakanların gezilerini ekleyin, çıkan faturayı görün.
Emirlerinde özel uçak ve helikopterler, yüzlerce koruma, kırmızı plakalı zırhlı araçlar, törenler, ziyafetler, salon kiraları, örgüt harcamaları...
Sadece devletin değil, belediyelerin ve özellikle hiçbir biçimde denetlenmeyen belediye şirketlerinin, sosyal yardımlaşma ve dayanışma fonlarındaki sonsuz paraların da buna eklenmesi gerekir.
• • •
Biliyor musunuz, bunlar kömür yardımı adı altında seçim yatırımı yapma uğruna, devletin koskoca bir kuruluşunu, Türkiye Kömür İşletmelerini batık duruma düşürdüler. Kömürleri beleş aldılar, para vermediler... Ve bu kuruluşun borcu şu anda katrilyonlarla ifade ediliyor.
Gitsin paralar, ne önemi var!.. O paraları aslında vergi veren vatandaşların tümü ödüyor. Çoğunluk bunun farkında bile değil. Bunların valileri bile seçim yatırımı olarak hiç utanıp sıkılmadan beyaz eşya dağıtmadılar mı!
Şimdi seçim öncesinde Türkiye'nin dört bir yanındaki insanlara makarna-nohut-gıda paketi yardımı yağacak. Son kullanma tarihi geçmiş, ya da üzerinde oynanarak rakamlan değiştirilmiş gıdalar vatandaşa kakalanacak. Üstelik "Al bunları da hükümete dua et, oyunu ona göre kullan" denilecek. Yıllardan beri zaten deniliyor da, bu rezillik seçim öncesinde daha da artacak.
3: MEDYA GÜCÜ
Bence bunu çok fazla anlatmaya gerek yok. AKP hükümeti, adına yandaş-liboş-yalaka-şeriatçı-Fethullahçı-Kürtçü denilen medyayı yaratmayı başardı. Para babası medya patronları korkutuldu. Devletin TRT'si, iktidarın borazanlığını yapıyor. Devlet bankalarından verdikleri yüz milyonlarca dolar kredilerle gazeteleri ve televizyon kanallarını ele geçirdiler.
Medya devşirildi. Bugün bunlara muhalefet yapan, gerçekleri yazmaktan korkmayan iki üç gazete dışında birini bulamazsınız. Televizyonlar daha da beter! İnsanların beyni 24 saat iktidar palavraları, sinir bozucu Tayyip propagandası ile yıkanıyor.
Devlet gücü, para gücü, medya gücü!.. Hepsi bunların arkasında. İşte bu koşullarda seçime gidiyoruz. Bunca gücü 10 yaşındaki çocuğun emrine verin, o bile iktidar olur.
Haaa, bir de seçim hileleri var. Ben bu seçimlerin düzgün olacağını düşünmüyorum. Bu konuya da en kısa zamanda değineceğim.
|