Eşimin son yıllarda bazı akşamlar garip şekilde ortadan kaybolması dikkatimizi çekmişti... Önce meraklandık.. Sonra durum anlaşıldı... Meğer birkaç arkadaşıyla işbölümü yapmışlar, akşamları semtin kedilerini doyurma işini üstlenmişlerdi... Her akşam köşe bucak geziliyor, kedilere mama bırakılıyor... Bu görev yağmur çamur demeden her akşam düzenli olarak yapılıyordu... Bizim evimizde 5 kedi var... Her biri itina ile beslenir... Evin en rahat bölgeleri onlara ayrılmıştır. Döktükleri kıllar da itina ile temizlenir...
Kedilerin özgürlüğü tamdır.. Sadece sinek, böcek gibi hayvanları yemelerine izin yoktur. Çünkü onların da canı candır.
Bizim evde bayatlayan ekmek çöpe atılmaz... Islatılıp kuşlara yem yapılır. Kışın kar yağdığında balkona ve pencerelere liaveten buğday ve bulgur da serpilir...
Yazın gittiğimiz yerlerde kedilerin içmesi için sağa sola su bırakılmamışsa esnafa çıkışılır.
Yaralı bulunan kediler veterinere götürülür, masrafı tarafımızdan karşılanır...
Bu hizmetler cennete gitmek vs. umuduyla değil insanlık adına yapılır...
Bu doğa sevgisi hayvanlardan ibaret kalmaz...
Evde çöpler de ayrılır... Kağıt, cam, metal ayrı torbaya konur.
Plastik kaplarda satılan yiyecek ve içecekler eve alınmaz.
Katkı maddesi içeren yiyecek ve içecekler keza...
Radyasyona karşı önlem alınır...
Gece cep telefonları toplanır, yatılmayan bir odaya konur. Doğaya karşı kurulan her türlü tuzağa karşı savaşılır...
Eşim bu savaşı tek başına yürütür, bizleri ve tüm canlıları korur...
Ona bütün canlılar adına teşekkürü borç biliyor...
Bütün annelerle birlikte Ernur Aşık’ın da anneler gününü kutluyoruz...
Gazeteci Andrew Finkel, New York Times’a yazmış: “Erdoğan başkanlık sistemi istiyorsa aday olmadığını açıklamalı.”
Yani “Kendim için bir şey istiyorsam namerdim” demeli...
Haldun Ertem
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Parlamenter sistem her türlü sahtekârlığa izin veriyor” demiş.
Ne yani, veriyor diye o izni kullanmak
zorunda mısınız?
F. Fidan
Adalet’in Silivri’si!
Adalet Bakanlığı, Silivri gezisi düzenledi:
Önce davet edilmeyen gazeteler: Sözcü, Aydınlık, Yeniçağ, Yurt, Evrensel, Birgün, Ortadoğu.
Davet edilen gazeteciler: Milliyet: Aslı Aydıntaşbaş, Hürriyet: Ahmet Hakan, Cumhuriyet: Utku Çakırözer, Radikal: Oral Çalışlar, Star: Ergun Babahan, Vatan: Ruşen Çakır, Türkiye: Rahim Er, Sabah: Emre Aköz, Akşam: Nagehan Alçı, Taraf: Tuncer Köseoğlu, Zaman: Bülent Korucu...
Yandaş gazeteciler görüldüğü gibi çoğunlukta... Taraf’ta Tuncer Köseoğlu yazıyor:
“Sağ yanda banyo ve tuvalet var, solda çelik bir dolap, bir masa ve tek kişilik bir yatak. İşte birkaç dakikadan fazla kalamadığım bu odada Mustafa Balbay 1164 gündür kalıyor...”
Bu birkaç satır her şeyi anlatıyor...
Ata ve müzik!
Ahmet Altan geçenlerde bir yazısında:
- Atatürk halk müziğini yasakladı, diye yazdı...
Oysa tam tersine, Atatürk halk müziğini yüceltir.
Türk müziğinin geleceğini halk müziğinde görür...
Gerisini Adnan Saygun’un Ankara Televizyonu’nda anlattıklarından aktaralım:
“Atatürk bilhassa halk musikisinin Türk ruhunu en iyi verecek bir musiki olduğu kanaatinde olduğunu kendine mahsus bir ifadeyle bana söyledi. Bu yolda ne yapmamız gerekir diye de sordu. Musiki Muallim Mektebi’nin genişletilmesi, konservatuar açılması, orkestralarımızın geliştirilmesi gibi fikirleri ben ona söyledim.
Atatürk 1934 senesinde yani bu konuşmadan kısa bir zaman sonra beni orkestra şefi olarak tayin etti ve geniş bir çalışma devresi başladı o zaman memlekette. Mesela İstanbul Konservatuarı’nda halk türküleri derlemeleri yapılıyordu.1928 senesine kadar gitmişti, memleketi dolaşarak yapıyorlardı bu derlemeleri...”
Macar Besteci Bela Bartok 1936 yılında Türkiye’ye gelir. Adnan Saygun’la birlikte Anadolu’ya çıkarak halk türkülerini derleme çalışması yaparlar...
Bartok anılarında amacın “Türk ulusal musikisini Türk halk musikisi temeli üzerinde geliştirmek” olduğunu yazar.
1937’de Halil Bedii Yönetken, Ulvi Cemal Erkin, Hasan Ferit Alnar, Necil Kazım Akses ve Muzaffer Sarısözen’den oluşan grup Ankara’dan Sivas’a giderek halk müziği derlemelerine başlarlar.
Bunların hepsi Atatürk’ün sağlığında onun teşvikiyle olmaktadır...
NOT: Atatürk’ün radyolardan klasik Türk müziğini yasaklattığı söylenir. Adnan Saygun, Atatürk’ün böyle bir emir vermediğini de belirtiyor.
(Nazmi Kal - Atatürk’ten Duymadığınız Anılar S.116)
|