AK Parti, Kürt sorununun da, kadınların karşı karşıya olduğu erkek egemen toplum sorununun da, başörtüsü sorununun da çözümü yolunda iddialı olduğu ölçüde yeterli adımlar atamamıştır.”
Ak Parti, on yıldır iktidarda. Ama başörtüsü sorununu hâlâ çözebilmiş değil.
Yasaklar devam ediyor.
Üniversitelerde, zorunlu öğretimde, özel okullarda ve kamuya ait okullarda öğrencilere; kamu görevlilerine, seçilmişlere dönük başörtüsü yasağı bugün de yerli yerinde...
Bu yasak, inanç özgürlüğüne aykırı düşerken, aynı zamanda kadınlara yönelik ayrımcılık yaratmış oluyor (*).
Bu konuda Ak Parti’nin kendi içinden, Ak Parti dünyasından eleştirel sesler henüz suyun yüzüne tam vurmuş değil.
Bazen vursa da, fazla ses getirmiyor.
Bu eleştirel sözlerden birine bu yakınlarda Yeni Şafak’ta rastladım. Başörtülü meslektaşım Teodora Doni köşesinde Ak Parti’yi eleştiren bir yazıya yer vermişti. Bazı bölümlerini aşağıya alıyorum.
* * *
Siyaset dünyasının dikkatle takip etmesi gereken bir düşünce ve siyaset adamından, Harun Özdemir‘den söz ediyorum.
Doğru bildiğini her zeminde ve şartta söylemekten çekinmeyen Harun Özdemir şimdilerde Ege‘de SonSöz‘de yazıyor.
2011 milletvekili seçimlerinde AK Parti’den aday olan, yani bir AK Partili olan Harun Özdemir bakın ne diyor:
“Sayın Başbakanım!
AK Parti’yi doğuran sosyal dalganın temelinde başörtülü kadının sabırlı ve pasif direnişi vardı. Bu basit gibi görünen mücadele, onlarca yıl sürdü.
Devlet de, aklını ve imkânlarını sonuna kadar kullandı ve sonunda ‘eşi başörtülü’ erkeklere yenildi.
Yenilmek zorundaydı da.
Çünkü söz konusu olan kadın; babasının, kardeşinin, kocasının, oğlunun, komşusunun bir süre sonra da kamuoyunun desteğini alan kadındı...
Başörtülü kadının sabırlı pasif direnişinin, erkekleri peşinden nasıl AK Parti devrimine sürüklediğini en iyi siz biliyorsunuz, Sayın Başbakanım.
Zafer sarhoşluğu!
Ne yazık ki, AK Parti’yi yaratan sosyal devrimin bittiğini düşünenlerin sayısı çığ gibi büyüyor. Her yanı zafer sarhoşluğu sarmış, hatta bu sarhoşluk, daimi bir hal almış gibi. Bugünlerin hiç bitmeyeceğini düşünenlerin sayısı oldukça fazla!
Sayın Başbakanım!
Bir başörtülü kızcağızın mağduriyetinin babası, kardeşi, amcası, dayısı, eşi ve oğlu üzerinde, yakınları üzerinde yarattığı travmayı hesaba kattık, onun sosyal ve siyasal etkileri üzerinde çok konuştuk.
PKK saflarında kadın
Ama PKK saflarında ölen on bine yakın kadının, dağda, kırda ve kentte öleceği günü özleyen diğer on binleri dikkate almadığımızdan, bu travmanın toplumun hangi derinliklerine sirayet ettiğini de göremedik.
Hâlâ 30 yıldan beri kadının PKK hareketine her koşulda, hayatlar pahasına verdiği desteği, ‘kadın kısmına yakışır mı’ ferasetiyle açıklamaya çalışanlar ön planda ise ben de çaresiz durumdayım, Sayın Başbakanım.
Devlet aklı; AK Parti hükümetlerine kadar PKK terörünü, ya dağa çıkmış bildik eşkıya güruhu ya da ‘eril’ bir terör faaliyeti gibi algıladı ve mücadeleyi de buna göre yaptı.
Bir türlü PKK, BDP ve KCK‘nın kadın-erkek ‘eş çalışma’ sistemi kurduğunu, stratejisini de buna göre geliştirdiğini anlayamadı. Bugün bile durumu kavrayacak ve ona uygun adımlar atacak devlet aklına sahip değiliz...
BDP, Doğu ve Güneydoğu‘da eğittiği kadınlara ve erkeklere şimdilerde büyükşehirlerin varoşlarında ev sohbetleri yaptırıyor. Hepsi çok iyi eğitilmiş.
Bu gelişmeleri yakından izleyen AK Parti ise, 81 il başkanının 81’ini de merkezi kararla ‘erkek’ olarak belirliyor!
Nüfusun ve seçmenin yüzde 50’si kadın olmasına rağmen bu kadar ‘eril’ olmaya gerek var mı? ...”
Evet, böyle diyor Harun Özdemir, Bir AK Partili olarak açık yüreklilikle Sayın Başbakan’a seslenerek.
Herkes kabul eder ki bütün siyasi partilerin başarılarında kadınların da en az erkekler kadar payı vardır.
Bunun AK Parti’yi iktidara taşıyanlar bakımından kadınlar için çok daha fazla geçerli olduğunu da kimse inkâr edemez.
Ak Parti’nin atamadığı adımlar
Ne var ki AK Parti Kürt sorununun da, kadınların karşı karşıya olduğu erkek egemen toplum sorununun da, başörtüsü sorununun da çözümü yolunda iddialı olduğu ölçüde yeterli adımlar atamamıştır.
Şu sözüm bütün siyasi partilere.
Oğullarını, kızlarını kirli bir savaşta kaybeden Kürt ve Türk anaların yüreklerinde nasıl fırtınalar koptuğunu bilemezseniz, başörtüsü yüzünden bütün kapılardan geri çevrilenlerin neler hissettiğini bilemezseniz, eril bakış açısından vazgeçmeyi bir türlü bilemezseniz, kadınların sabrının ne zaman taşacağını da hiç bilemezsiniz.
Kadınları sadece partinizin Kadın Kolları’nda görevlendirmekle ne zamana kadar avutabilirsiniz ki.
Bunun istisnaları var elbette.
AK Parti bu istisnaları hızla çoğaltır da, erkekler kadar kadınları da il başkanı, ilçe başkanı, milletvekili ve bakan olarak görürüz. (**)
|