Olmadı, tutmadı, plan başarılı olamadı.
Kılıçdaroğlu'nun arkasından esen o güçlü rüzgâr terse döndü. Kamuoyu araştırmaları ortada. CHP, uzun süreden beri kan kaybediyor. Üstüne bir de ufukta yerel seçim bozgunu göründü. Parti içinde de \'bozgun hesapları\' yapılmaya başlandı...
İki yıldır sürekli olarak Kılıçdaroğlu'nun yakınında olan Gürsel Tekin bile istifa edip, hızla gelen bu bozguna ortak olmak istemedi.
Tekin, çelişkilerle dolu bir istifa operasyonu gerçekleştirdi.
Tekin'in eleştirileri, üç noktada yoğunlaştı:
1) Partide daha fazla demokrasi ve ön seçim talebi.
2) CHP'deki tasfiye hareketi.
3) Partinin belli isimler tarafından küçültülmesi ve Alevileştirilmesi.
Gerekçeler doğru ama tavır yanlış. Gürsel Tekin, bir dönem Kılıçdaroğlu'ndan sonra CHP'nin en güçlü adamıydı. İki yıl boyunca yanında oldu; ya sağında ya da solunda yer aldı. Olan biten karşısında da hiç sesini çıkartmadı.
Biz, bu köşede \'CHP, mezhep partisi haline getiriliyor, marjinalleşiyor\' diye bas bas bağırdık...
Tekin'den çıt çıkmadı. Her eleştiride kameraların karşısına geçip, Genel Merkez uygulamalarını savundu.
CHP'deki büyük \'tasfiye hareketine\' dikkati çektik...
Tekin, yine kılını kıpırdatmadı. Tersine, bu tasfiye hareketine yardımcı bile oldu.
Konya'daki örgüt \'budamasını\' bizzat gerçekleştirdi. Yılların CHP'lisi Orçun Çalık'ı uzaklaştırıp, sağdan transfer Cumhur Koyuncu'yu İl Başkanı yapma operasyonunun içinde yer aldı.
Haluk Koç, \'parti içi demokrasi\' diye kendini paraladı. \'Ön seçim\' dedi, \'tüzük değişikliği\' istedi. Kılıçdaroğlu, kendisine Genel Başkan Yardımcılığı teklif ettiğinde \'Ben bu tüzükle yöneticilik yapmam\' cevabını verdi...
Bugün \'daha fazla demokrasi\' diyen Gürsel Tekin ise, Haluk Koç'a savaş açtı.
Kendisini Samsun'dan aday göstermemek için elinden geleni yaptı. Ama başaramadı.
Vesaire, vesaire...
Sözün kısası, Tekin, Kılıçdaroğlu'nun bütün yanlışlarının içinde yer aldı. Hep Kılıoçdaroğlu'nu yönetmeye çalıştı. Çoğu zaman da bunu başardı.
***
Gürsel Tekin, ne zaman ki il ve ilçe kongrelerini kaybetmeye başladı. Kendisi ve ekibi taban politikasında başarılı olamadı.
Anadolu'daki pek çok ili ve Ankara'yı kaybetti. İstanbul il kongresi de sıkıntıya girdi.
İşte o zaman partideki \'Alevi örgütlenmesinin\' farkına vardı!
Hemen \'istifa operasyonuna\' girişti.
Çünkü, biraz daha bekleseydi, daha fazla güç ve kan kaybedecekti.
Bundan sonra olacaklar da belli:
Gürsel Tekin, hafta sonu yapılacak olan İstanbul İl Kongresi'nden en fazla 40-50 delege ile çıkacak. Başka illerden gelen ve gelecek olan delegelerle birlikte, toplasan 100 delegeyi kontrol altında tutabilecek. Hadi, biraz iltimas yapalım, 150 olsun.
Bu 150 delege 1350 içinde ne işe yarar? Tek başına hiçbir işe yaramaz!
Gürsel Tekin, işte bu yüzden CHP'nin Temmuz Kurultayı'nda ittifaklar içine girecek. Baykal ekibi ve diğer gruplarla birlikte hareket edecek. Kılıçdaroğlu'nun listesini delip, PM'de etkili olmaya çalışacak.
Bir sonraki hedef ise, Kemal Kılıçdaroğlu!
Parti içindeki herkes gibi Gürsel Tekin de yerel seçimleri bekleyecek. Çünkü, o zaman Kılıçdaroğlu'nun bütün havası inecek. Ortaya çıkması kaçınılmaz olan seçim bozgununun ardından \'Ben söylemiştim\' diyecek.
Kılıçdaroğlu'nun koltuğu tartışılacak.
Gürsel Tekin de o bozgundan kendisine pay çıkarmaya çalışacak.
***
Müneccim olmaya gerek yok. CHP'deki kötüye gidişi içeriden de dışarıdan da herkes görüyor. Durum bu olunca, bütün hesaplar yerel seçim bozgunu üzerine yapılıyor. Bugün ortaya çıkan problemler, yerel seçim sonrası CHP'de yaşanması kaçınılmaz olan büyük kavganın habercisi.
Bu noktada cevabı aranması gereken asıl soru şu:
- Kılıçdaroğlu, \'Küçük olsun, benim olsun\' diye direnecek mi? Yoksa, \'Buraya kadarmış\' diyerek, bırakıp gidecek mi? Ayrıca, direndiği takdirde başarılı olabilecek mi? \'Söylemedi\' demeyin, yaşayacak ve göreceğiz.
|