Eğitimden sanata, milli bayramların kaldırılmasına kadar tüm önemli konulardaki “tepeden inme” büyük değişikliklere öyle uygun kılıflar bulunuyor ki aslında tartışmak bile gereksiz artık.. Hükümetin arkasındaki pek becerikli “düşünce kuruluşu” nabza göre şerbet, çok sıkıştıklarında hemen “dine, imana, milletin inancının-ibadetinin-mezhebinin dile dolanmasına, o olmazsa tepki gösterenleri “içkici” ilan etmeye varacak konuşmalar hazırlayarak (hatta liderlerin annelerine bile ne dinler, mezhepler yakıştırılıyor ekranda “sadık elemanlar” tarafından), sonuna “halkım istedi” mazeretini ekleyerek milleti her konuda inandırıveriyorlar..
HÜKÜMETİN İSTEDİĞİ KADAR DEMOKRASİ
Ve tüm bu tepeden inme, yargı kararı bile takmadan yapılan değişikliklerle gerçekte “demokrasi”nin değişmekte olduğu, giderek “Hükümet’in istediği kadar demokrasi” haline dönüştüğü kimse tarafından fark edilmiyor, fark edenler de korkudan konuşamıyor zaten.. Hani nerede; eskiden konuşup tartışan siyaset bilimciler, üniversiteler, iş adamları, sivil toplum kuruluşları, eğitimcilerin sesini duyan var mı?
Haydi “medya”nın açıkça “patron sen değil misin, at onları” diye çağrıyla işinden olan gazeteciler için TV’de “ama patronlar isteyince kim ne diyebilir ki” benzeri açıklamalar yaptırılıyor, peki “bilim adamları”nın, uzmanların “tek kelime edemez” hale gelmesine ne açıklama bulunacak? Bunca önemli olay gerçekleşirken neden hiçbiri konuşamıyor sorusunun cevabı nedir? Üniversitesi, STK’sı, iş dünyası, medyası susan ve böylece her değişikliğin “tepkisiz” gerçekleştirildiği bir ülkede demokrasinin var olduğunu kim iddia edebilir?
MİLLİ BAYRAMLAR YERİNE MESAJ!
Yapılan açıklamayla 23 Nisan ve 19 Mayıs törenlerinin, kutlamalarının kesin olarak kaldırıldığı anlaşıldı.. Atatürk’ün çocuklara ve gençlere “bayram” olarak armağan ettiği ve 90’dan fazla yıldır kutlanan milli bayramları o çocuk ve gençlerin bayram olarak kutlaması yasak, üstelik Danıştay’ın bu konudaki “yürütmeyi durdurma” kararına rağmen, onu göz ardı ederek (adı hala “hukuk devleti” ama) yasak artık.. Mesela çocukların balonlarıyla, süslü kıyafetleriyle katıldıkları, “Atatürk’ün ve ülkeye kazandırdıklarının” anıldığı törenler yapılmayacak. Bunun yerine ilgili bakanlar “mesaj” yayınlayacakmış.
Her gün siyasilerden mesaj dinlemekten içi bayılan millet yine onları dinleyecek yani.. Ata’sını ve Cumhuriyet’le gelen kazanımları hatırlamayacak, zamanla da unutmuş olacak.. Bunun adı da “halkım istiyor” olacak.. Oysa bugüne kadar halkın milli bayramlara akın akın, mutlulukla katıldığı görüldü de “kaldırın 23 Nisan ve 19 Mayıs’ı” dediği hiç duyuldu mu?
CUMHURİYET’TEN, ATATÜRK’TEN RAHATSIZ
Duyulmadı çünkü, bundan rahatsız olanlar ancak “Cumhuriyet’in, Atatürk’ün kendisinden ve devletten rahatsız” olanlardır. Örneğin iki gün önce de 3 askerimizi şehit eden (ama bayram kaldırmakla öyle meşgulüz ki bunun lafı bile edilmedi, “halkım” da bunlara alıştı) PKK ile siyasi uzantısı Türkiye Cumhuriyeti’ne ait milli bayramları istemez, onları memnun etmek midir mesele?
Üç şehit daha vermemize neden olanlar için mi kaldırılıyor ulusal bayramlar, yoksa “başka rahatsız olanlar” da mı var?
PARALI DAYAK!
Dedim ya artık tartışmak için de çok geç zaten, milli bayramlar “bakan mesajları”na indirgenmiştir, yine geçmiş olsun.. Öte yanda Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nde kampüsü ziyaret edecek olan Spor Bakanı gelmeden önce protesto gösterisi yapmak isteyen öğrenciler (bu gösteriler ABD ve Avrupa’da sık sık olur, kimse karışmaz), oturma eylemi yapmak isteyince özel güvenlik görevlileri ve polis tarafından sille tokat dövülmüşler.
Polis zaten işçi, öğrenci, sendikacı, siyasetçi artık önüne kim gelirse girişiyor da “özel güvenlik görevlileri”ne bu milletin parası “çocuklarının ağzını burnunu kırsın diye” mi veriliyor? O da kıracaksa üniversitede polisin yerine neden geçiyor, şiddetin-dayağın da paralısı mı olacak artık?
İşte böyle efendim, demokrasi “davul zurnayla” gitmiyor hiçbir zaman ülkelerden.. Toplumlar tepkisiz kaldığında, korkup susarak her yapılanı öylece izleyip durduğunda böyle sessizce, tek tek, alıştıra alıştıra elden kayıp gidiyor. Bir bakmışsınız “yok” artık!
*****
Aile Bakanlığı bu aileyi kurtarmayacak mı?
Bir haftadır bekliyorum Kadın ve Aile Bakanlığı’ndan “iki erkek çocuğu öz babaları tarafından ensestle karşılaşmış ve onları kurtarmaya çalışan anne”ye yardım için ses çıkacak mı diye, onlarda da tepki yok..
Bu canavarca eylemi gerçekleştiren adam hala öğretmenlik yaptığı gibi araya tanıdıklar sokarak “çocuklarının hayatını kurtarmaya çalışan, tek başına bin zorlukla onlara düzgün bir yaşam kuran” anneyi Bakırköy Akıl Hastanesi’ne kapattırmaya çalışıyor. Ancak o zaman yalnız kalan çocukları tekrar yanına alabilecek. Hastane daha önce “Hastaneye girmesine gerek yoktur” raporu vermesine rağmen bu rapor değiştirilmiş. Bakanlık eğer böyle bir felaketle karşılaşan kadına ve çocuklara da yardım etmeyecek, avukat göndererek, durumu inceleterek, müdahil olarak yardımcı olmayacaksa kime olacak?
Bakanlıktan cevap bekliyorum.
|