Bu yıl 1 Mayıs kutlamalarına Başbakanın “sanat ve sanatçıyı horlayan” konuşması damga vurdu.
Öncelikle bir tespit yapalım;
Yıllardır alanlarda1 Mayısın “emek bayramı” olmasını isteyen emekçilere gaz ve copla saldıranlara,
Her yıl Taksim alanındaki kutlamaları “kan ve gözyaşı ile” sonlandırmaya çalışanlara,
Emek ve emekçi düşmanlarına,
Sömürü düzeninden yana olanlara,
Bu yıl tüm emekçiler “medeniyet” dersi verdi!..
****
Yurdun her yanında alanlarda gerçek bir “halk bayramı” yaşandı.
Uygarca hak ve özgürlüklerine sahip çıkan,
Sermayenin emrindeki iktidarlara geçit vermeyeceğini haykıran,
Emek istismarcılarına “dur” diyen,
Eşitliği isteyen, demokrasi ile özdeşleşen, her dilden ve her kültürden milyonlarca genç, yaşlı, işçi, çiftçi, öğrenci kısaca Türkiyeli,birlikte emekçi ölümlerine,sömürü düzenine, baskı ve sindirme çabalarına karşı durdular!..
Demokratik çoğulculuğun gücünü ve zenginliğini gösterdiler!..
****
Ancak “çoğunluğun azınlıkları koruduğu yerde” demokrasinin yaşayacağını, ancak “sınıf bilincinin gelişmesiyle” yaşama hakkının güvence altına alınabileceğini topluma hatırlattılar!!..
Emeğin en “yüce değer” olduğu inancı ile çağdaşlığa ulaşılabileceğini ve emperyalist düzenin demokrasinin tek düşmanı olduğunu bir defa daha ilan ettiler.
1 Mayıs’ta emekçiler milyonlarca insana şu olguyu bir kez daha duyurdu!
“İnanç, dil ve etnik farklılıklar emekçi olmanın önünde engel değildir!” aksine, eşitliğin en anlamlı niteliği emektir!
İnsan emeği ile var olur! Onur ve erdem emek ile yücelir!
****
Taksim meydanında bir başka hava daha yaşandı!
Emekçiler, bu defa kendi sorunları kadar “aydın ve sanatçılara” da sahip çıkıyorlardı.
Her zaman önder olarak gördükleri, geleceklerinin aydınlığı olarak kabul ettikleri, yaşamın gerçeklerini öğrendikleri sanatçılara kol kanat geriyorlardı!
Başbakanın saldırısından onları göğüslerini siper ederek koruyorlardı!..
****
Başbakan Pazar günü AKP Gençliğine seslenirken büyük bir “gaf” yaptı.
Aslında seçim sonrasında, Cumhuriyetle hesaplaşmak adına tek tek sergilediği “gerçek düşüncelerinden” birini daha dile getirdi.
Bu güne kadar Cumhuriyetin “aydınlanma devrimleri” içinde en belirgini olarak gösterilen “sanat,”Erdoğan’ın taşıdığı zihniyet tarafından hep dışlanmaya çalışılmıştı.
Çağdaş Türkiye’nin simgelerinden biri olan “bale, opera ve tiyatroya” karşı o misyonda gizli bir düşmanlık hep vardı.
Refah/Yol Hükümeti sırasında Refah Partililerin Operaya giderek diğer seyircilerin gözlerinin içine bakarak,sanki inatlaşırcasına ve üstelik zamansız “namaz” kılmışlardı.
Şalvarlı Bale!..
Opera kapansın!..
Müstehcen Sinema!..
Sanatın içine tükürürüm!.. Beyanlarını hatırlayalım…
Öteden beri sanata bakış buydu..
Şimdide “muhafazakar sanat” diyerek ne anlama geldiği bilinmeyen bir iddia ortaya konuluyor ve “evrensel sanat anlayışına” karşı bir başkaldırı hazırlığı yapılıyor!
****
Heykele Ucube diyen!..
Beğenmediği için yıkılmasını emreden!!
Kendisi için söz söyleyen, yaptıklarını eleştiren tiyatro sanatçılarına,
“Tiyatro sizin tekelinizde mi?,Siz kim oluyorsunuz!..” diye azarlayan
Ve “ tiyatroyu özelleştiriyorum!. Diyen bir başbakan var karşımızda!
“Şimdi siz istediğinizi oynayın.Bende istediğimi desteklerim!..” diyerek parmak sallayan Başbakanın bu ruh hali son derece vahim!..
Adeta kendini diktatör ilan etmiş durumda!..
****
Gücü ele geçirdikten sonra ülkenin sanatçısına, aydınına, işçisine kısaca kendinden olmayan, kendi gibi düşünmeyen insanlara “kim oldukları” soruluyorsa, orada demokrasi yoktur…
Orada demokrasi oyunu oynanmaktadır!…
Sandıklar göstermelik, oylar ise önceden hazırlanan dekor konumunda demektir!…
****
Oysa “sanat ve sanatçı “ bir toplumun yol gösterenidir!..
Tiyatro sanatların anası olarak kabul edilir.
Antik çağlardan bu yana “yaşamı gösteren,hayatın estetik yanına vurgu yapan,toplumsal devinimi oluşturan tiyatro, tüm uluslar için en önemli değer olarak kabul edilmiştir..
İnsanlık tarihi boyunca “sanat ve sanatçı”, o toplumların önderi olmuştur!..
****
Sanat yeniliktir..
Sanat göremediklerinizi gösterir...
Sanat güzelliktir, hayatın tadı, yaşamın gayesidir!..
Bu nedenle sanatçı Özgürdür!..
Düşüncesinin önünde engel kabul etmez!..
****
Biliriz ki, Özgür olan yaratır!..
Özgürlüğü ona güç verir!..
Özgür olan iktidarlara muhaliftir!..
Mazlumu korur!..
Toplumsal sorunları dile getirir..
Çözümlerini gösterir.
Görmeyenin gözünü açmaya çalışır..
Bunu yaparken şiddet kullanmaz..
Silahı yoktur!..
O ruhu okşayan sözüyle, göze hoş gelen rengiyle, kulakları saran sesiyle, insanları kucaklar!..
Sanattır silahı!
İktidarları sanatıyla sorgular!..
****
Bu güçten diktatörler hoşlanmazlar!..
Tarih boyunca otoriter olmaya çalışan siyasiler sanatçılarla kavga etmiştir!..
Başbakan Erdoğan,spordan sonra sanatla da kavga ediyor!..
****
Oysa “sanat ve sanatçıya saygı duymayan kişinin kendisi de saygın olamaz!”
Sanatçıya “sen kimsin?” diye sorana, halkında dönüp “sen kimsin? deme hakkı vardır!..
Şu bilinmelidir ki; Sanatsal ve Kültürel gelişme olmadan, ne ekonomik kalkınma ve ne de, demokratikleşme sağlanabilir!
****
Aslında Başbakanın kavga etmediği hiçbir değer,uğraşmadığı hiçbir kesim kalmadı!..
Yüzde 49 oy aldığını biliyoruz!.
Ancak Başbakan ve AKP’liler geride kalan yüzde 51 oyun sahibi halkın olduğunu kabul etmemekte direniyorlar!..
Bu beyhude direniş, giderek AKP’yi hegemonik parti, Başbakanı da diktatör yapıyor!..
Demokrasi mücadelesi veren Türkiye halkı, bu duruma daha fazla müsaade etmez!..
****
1 Mayıs'ın kutlandığı alanlarda bu kez AKP iktidarına karşı emekçi,sanatçı ve sporcu birlikteliği ile başlayan bir muhalefetin oluştuğunu görmemek için kör olmak gerekir!..
|