CHP 34. Olağan Kurultayı’nda en fazla oyu alarak Parti Meclisi’ne seçilen Denizli Milletvekili Adnan Keskin, Yurt Gazetesi’ne kurultay sürecini anlattı.
İSTANBUL- 55 yıllık siyasetçi Keskin’in adı, şimdilerde, ‘Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’ için geçiyor. 11 yıl aradan sonra başarılı bir çıkış gerçekleştirerek CHP’ye dönen Keskin, kurultayın nasıl okunması gerektiğini, delegelerin ne mesaj verdiği ve arada kaynayan Kurultay sonuç bildirgesini YURT okurları ile paylaştı.
Zorlu bir kurultay süreci yaşadınız. Genel olarak değerlendirirsek kurultay sürecini nasıl yorumlarsınız?
Çok başarılı bir kurultay süreci geçirdik. Bir takım çevreler, özellikle siyasal iktidara yakın bazı görsel ve yazılı basın organları; CHP Kurultayı’nın çok gerilimli geçeceğine, yine geçmişte olduğu gibi fiziki sürtüşmelerin yaşanacağına ilişkin iddialar seslendirdiler. Bütün bu çevrelerin yayınlarına rağmen olağanüstü olgunluk içerisinde, başarı bir kurultay gerçekleştirdik. Kurultayımıza çok ciddi bir ilgi vardı. 12 bin kişilik salonda, (salon yetkililerinden aldığım bilgilere göre) 35 bin kişi vardı. Adeta nefes almakta zorluklar çektik. Bunlar, organize bir şekilde araçlarla taşınmış insanlar değildi. Diğer partilerde de kalabalık kurultaylar yapılıyor. Ama onları siyasal bir etkinlik dışında değerlendirmek gerekiyor. Çıkıyor bir kişi tek başına şov yapıyor. Ondan sonra süreç tamamlanıyor.
PARTİ İÇİ DEMOKRASİ İŞLEDİ
CHP’nin bu kurultayı parti içi demokrasinin en yoğun bir şekilde işletildiği kurultay oldu. 40’a yakın arkadaşımız konuştu. Konuşan arkadaşlarımızdan bir kısmı merkez yönetimin icraatlarını beğenmeyen, hoşnut olmayan insanlardı. Düşüncelerini açık bir şekilde, kristalize olmuş bir üslup ile ortaya koydular. Kürsü özgürlüğü sonuna kadar korunmuştur. Herkese konuşma imkânı verilmiştir. Konuşan hatiplere ise ne delegelerden ne dinleyicilerden en küçük bir tepki gelmiştir. CHP delegelerini, ‘kavga çıkacak’ diye bekleyenlerin heveslerini kursaklarında bıraktı. CHP’nin bu kurultayı barış ve sevginin egemen olduğu, parti içi demokrasi rüzgârlarının estiği bir kurultay olmuştur. Hepimiz güzellikleri paylaştık. Hepimiz sevgi çiçekleri etrafında örgütlendik ve bu kurultayın iktidara yürüyüş kurultayı olması için olgunlukla izledik.
Yeni Parti Meclisi listesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kadrodan memnun musunuz?
Yeni bir kadro ortaya çıktı. Bu kadro Sayın Genel Başkanın uyum içinde çalışacağı bir kadro olacaktır. Seçilen parti meclisinde üye olan arkadaşlarımın Sayın Kılıçdaroğlu’na katkılarını sunacaklarından hiçbir kuşkum yoktur. Çünkü seçilen arkadaşlarımın hepsi birikim ve olgunluk sahibi arkadaşlarımdır. CHP’nin tarihsel işlevinin çok güçleştiğini önümüzdeki dönemlerde çetin bir mücadele vereceğimizin bilinci içerisindedirler. Türkiye insanı bizden önemli atılımlar bekliyor. Ülkemizin demokrasi, işsizlik, açlık, gelir dağılımı adaletsizliği, vergi adaletsizliği, eğitim, sağlık, demokratik ve ekonomik haklarının kısıtlanması ve hukuk alanlarında çok önemli sorunları var.
POSTMODERN DİKTATÖRLÜK
Toplumsal yaşamımızda hukuk etkili olmaktan çıkmıştır. Tek adamlığa oynayan, post modern diktatörlüğe soyunan bir kişinin buyrukları, talimatları, kamu ve özel yaşamımızda etkin olmaya başlamıştır. Bu kişi insanlarımızın bedenleri üzerinden tasarruf etmeye kalkacak kadar cüretkâr tavırlar sergilemektedir. Adalet linç edilmiş durumdadır. İnsanlarımız adalet mekanizmasının tarafsız ve bağımsızlığına inanmamaktadır. “Adalet mülkün temelidir” cümlesi anlamsızlaşmıştır. İnsanlar bir takım yapay kanıt üretme merkezlerinde üretilen, gerçek dışı kanıtlarla özgürlüklerinden mahrum edilip, yıllarca savunma yapmadan toplama kamplarında özgürlüklerinden mahrum bırakılmaktadırlar. Ülkemizin aydınları, çizerleri, gazeteciler çok yapay gerekçelerle tutuklanarak cezaevine gönderilmektedir. Türkiye adeta bir açık cezaevi haline gelmiştir. Özel hayatın gizliliği ortadan kalkmıştır. En temel insan hakları maalesef işlememektedir.
Böyle bir ortamda yaşıyoruz ve CHP bütün bu olumsuzlukların, insanımızın ve toplumumuzun gündeminde uzaklaşmasını sağlayacak bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Ben seçilen arkadaşlarımın hepsinin bu sorumluluğun bilinci içerisinde olduğuna inanıyorum ve arkadaşlarımın hepsi Genel Başkanımızın vereceği mücadele de fizikleriyle, fikirleriyle, bilgileriyle yardım edeceklerini, katkı sağlayacaklarını umut ediyorum.
Bu kurultaydan çıkan sonucu nasıl okumak gerekmektedir?
Bence bu kurultayda deney ve birikimle, taze bilgi sahibi olan insanlar harmanlandı. Kurultay delegeleri, siyasette uzunca bir zaman mücadele etmiş partili insanların da parti yönetiminde yer almasını uygun buldu. Aynı zamanda gelecek günlerde de partiyi omuzlayacak, taşıyacak genç insanların karar organında görev almasına imkân sağlayarak deneyle, enerjinin, gençliğin beraberce hizmet etmesine, beraberce çalışmasına imkan sağlayan bir kadro ortaya çıktı. CHP Parti Meclisine seçilen insanlara baktığınızda Anadolu’nun değişik bölgelerindeki insanların renklerini görürüz. Bu kadroda herkes kendi rengini bulabilecektir. 20 tane kadın görev almıştır, gençler görev almıştır. Aydınlar, öğretim görevlileri, bilim adamları, bilim kadınları, vardır. Genel Başkanın beklentileri doğrultusunda bir kadronun Parti Meclisinde görev almasını gerçekleşmiştir. Kurultay delegelerimizin bu sezgilerine, tercihlerine yürekten teşekkür ediyorum.
Peki, delegelerin siyasal bir mesajı var mıydı?
Vardır tabi. CHP delegeleri artık iktidar istiyor. Demokraside yaşadığımız aksaklıklar karşısında CHP’nin bir kaya gibi dikilerek, insanların haksızlıklara uğradıkları süreçlerde yanlarında yer almalarını bekliyor. Birlik ve bütünlük içerisinde çalışarak, önümüzdeki yerel seçimlerde CHP’nin altı oklu bayrağının başarı burçlarına dikilmesini umut ediyor.
‘Eski’ ve ‘Yeni CHP’ tartışmasına bu kurultaydan bir yanıt çıktı mı sizce?
Genel Başkan’ın kurultay günü yaptığı konuşma, aslında bu konuda yapılan eleştirilere yanıt niteliğindeydi. Bir takım çevreler CHP’nin ‘eksen kayması’ içerisinde olduğunu vurgulayarak, kendi temel değerlerinden uzaklaştığını iddia eden yayınlar yapıyorlar. CHP’nin Genel Başkanı bu kurultayda bu iddiaların, bu suçlamaların ne kadar geçersiz olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Geçmişe olan saygımızın, ilgimizin eksilmediğini vurgulamış ama dünyadaki ve Türkiye’deki değişimlere de uzak kalamayacağımızı, sırtımızı dönemeyeceğiz gerçeğini ortaya koymuştur. O nedenle CHP sosyal demokrat bir partidir. Temel tercihleri, ideolojik çizgisi programımızda saptanmıştır. Solun çıkış noktasında insan vardır, bitiş noktasında da insan vardır. Sosyal demokrat insan görüşü, emeğin sömürülmesinin ortadan kalkmasını, haksızlıkların yaşanmamasını ön gören bir anlayıştır. Yıllar evvel bu çizgimizi kurultaylarımızda şekillendirdik. Bu anlayışın iktidara taşınması için izlememiz gerek siyasal yöntemde değişiklikler yapılması gerekmektedir. Hiç kimseyi ötekileştirmeden, insanların özel yaşamına müdahaleci olmadan, herkesi kucaklayarak toplumla bütünleşmemiz gerekmektedir. Sayın Genel Başkan öncelikle bu çizgiyi dile getirmiştir.
ÜRETMEDEN PAYLAŞMAK YOK
Bu kurultayda en önemli açılım; “Var olan rantın, artı değerin paylaşılması sosyal demokrat bir anlayış için yeterli değildir” tespitinin net olarak yapılmış olmasıdır. Türkiye’ de yıllardır ekonominin omurgasında para ve rant anlayışı yer almıştır. Para ve rant anlayışına göre ekonomi şekillendirilmiştir. İşte bunun eksikliğini gören CHP’nin Genel Başkanı bu kurultayda sosyal demokratlarında üretim peşinde olduğunu, üretmeden paylaşmanın toplumu mutluluğa götürmediğini; o nedenle üretip onu hakça bölüşmemiz gerektiğini açık bir şekilde kamuoyu ile paylaşmıştır. Bence kurultayın en büyük açılımı, Kılıçdaroğlu’nun da dile getirdiği bu anlayıştır.
BİLDİRGE GEREKEN İLGİYİ GÖRMEDİ
Kurultay bildirisini okuduğumuzda, ‘Türkiye’nin tüm sorunlarına cevap verir’ nitelikte bir çalışma olduğunu görüyoruz. Ancak kurultayda yeterince tartışılmadı.
Maalesef öyle oldu. Seçim araya girip ikinci güne kaldığı için, medyada bu konuya maalesef gereken ilgiyi göstermedi. Bu kadar emek verilerek, iyi bir Türkçe ile kaleme alınan bu bildirge, hak ettiği bir değerlendirmeye kavuşamadı. Anlaşılıyor ki; bildirgelerin birinci gün kaleme alınması ve kamuoyuna duyurulması daha yararlı. Çünkü ikinci gün Parti Meclisi seçimi gündemde oluyor. Çok sayıda aday olduğu için, haklı olarak; yarışa katılan herkes başarılı olmak istiyor ve o nedenle de insanların dikkati maalesef seçimlere yöneliyor. Gerçekten bildiriyi hazırlayanlara ve bildirinin kendisine haksız bir görüntü çıkarıyor. Bu konuda bir eksiklik, aksaklık yaşandığı doğrudur.
\'MUHTEŞEM DÖNÜŞ\'ÜN SIRRI
Daha önce yaptığımız bir söyleşide sizin için “Adnan Keskin’in dönüşü” diye yazmıştım. 11 yıl gibi uzun bir süre parti aktivitesinin dışında bırakılmıştınız. Sonra müthiş bir başarı ile geri döndünüz ve başarılarınız sürüyor. Bu çıkışınız nereye kadar devam edecek, hedefiniz nedir?
Bu çıkışım ve gelişim, CHP’nin iktidara gelmesine kadar kesinlikle sürecektir. Ben mücadelemi CHP iktidara gelene kadar sürdüreceğim. Partimin iktidara geldiğini görmek istiyorum. 55 yıldır siyasetin içindeyim. Uzunca bir iktidar dönemini yaşamadık. Benim siyasi yaşamımın en eksik yönü budur. Umuyorum ki bu fırsatı yakalarız ve sosyal demokrat dünya görüşümüzü iktidara taşıyabiliriz.
Ömer ÖDEMİŞ/ANKARA
|