İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.

YAZAR YAZI

28 Şubat üzerine bir yazarın tanıklığı

28 Şubat üzerine bir yazarın tanıklığı

28 Nisan 2012 Cumartesi, 08:54

Yüksel BAYSAL /Yeni Dönem

DSP eski milletvekili Ali Rahmi Beyreli’den bir ileti aldım.
Anımsıyorum, 28 Şubat sürecinde Radyo 16’da kendisini konuk etmiştik.
Bir sözünü unutmuyorum, 28 Şubat sürecine ilişkin, 1-1 olduk demişti de, çok tepki göstermiştim. Bakıyorum şimdi de haksızlık yapmışım Ali Rahmi Beyreli’ye…


Bugün İslamcıların şımarıklığı ve ortaya çıkan cadı avına bakıldığında, haksızlık ettiğimi düşünmek zorunda kalıyorum.


Neyse sözü Beyreli’ye bırakıyorum:





“Merakla beklenen 28 Şubat soruşturmaları nihayet başladı. Soruşturmaların birinci dalga, ikinci dalga, üçüncü dalga derken bilmem kaçıncı dalgaya kadar süreceği tahminleri yapılıyor.





O süreçte kim destek vermiş, kim vermemiş, kim “beceremediniz, artık bırakıp gidin” demiş, kim “orduyu o günkü hükümetten daha demokratik buluyormuş”, hükümet ülkeyi çok kötü yönetiyormuş, irticai kalkışma provaları yapılıyormuş, aslında amaç İslamcılar içindeki anti-Amerikancıları saf dışı etmekmiş…





Herkes o döneme farklı bir pencereden bakıyor. Herkes bir şeyler söylüyor. Ama asıl konuşması gereken o dönemin siyasetçileri ne diyor bilinmiyor.





Peki, İskender Pala o döneme nasıl bakıyor? İskender Pala kim mi?





İskender Pala, 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu, 12 Eylül 1980 Darbesinden sonra birkaç defa girişimde bulunarak 1982 yılında muvazzaf subay olarak Deniz Kuvvetlerine katılıyor.





15 yıl boyunca Deniz Kuvvetlerinde çeşitli, üstelik komutanlara oldukça yakın, görevlerde bulunuyor. Binbaşı rütbesinde iken 28 Şubat döneminde YAŞ kararı ile ordudan uzaklaştırılıyor.





İskender Pala o 15 yıl süresince yaşadıklarını ve 28 Şubat sürecini kendi ifadesi ile “Tarihe belge bırakmak” amacıyla “İki Darbe Arasında” adlı bir kitap yazarak 2010 yılında kamuoyu ile paylaşmış.





Neler mi söylemiş?:





“Beraber görünmekten, sizinle aynı kulvarda olmaktan korkan dostlardır(!) onlar ve sayıları o kadar çoktur ki!.. Onların çoğu her başları sıkıştıkça sizi arar, sizden fi sebilillah yardım isterler.





Çoğu din adına, dava adına söze başlar ve istediği şeyin yapılmasını garantilemeden yanınızdan ayrılmaz. Sizi kendi görüş ve ideolojisine alet ederek amacına ulaşır, bedava hizmet alır, kaba tabirle sizi kullanır.





Ona göre menfaatin adı dava ve hizmet olmuştur. Zannederim onlardan hiçbirisi şimdi “Acaba bu adamın ordudan ihracında benim de bir payım var mı?” diye asla düşünmüyordu.





Üstelik “Randevu almadan, telefon etmeden, başörtüm, poturum ve bir kucak sakalımla bu adamı makamında çat kapı ziyarete gittiğim zaman acaba bir zararım dokundu mu, birileri bundan bir anlam çıkardı da şimdi ordudan onun için mi ihraç ediyorlar yoksa?” diye de hiç akıl etmediler, üzerlerine toz kondurmadılar.





Onlar, hala benim suçlandığım ve askerlikten ihraç edildiğim dini konularda kahramanlığı elden bırakmazlar ve hep en sağlam Müslümanlar olarak geçinirler, ama ruh haritaları menfaatle çizilmiş kuru bir kabuktan öte değildir.





Din adına, Türklük adına vatan veya millet adına nutuklar atarak beni kullanan işte o dostlar (!)… Daha dün radikal söylemlerle beni kışkırtan, kullanan veya yanımda görünerek bir tür statü kazananlar, şimdi benimle görünmekten utanıyorlardı ya!..





Bu konuda kendilerine gönderilmiş herhangi bir yazılı emir, yasa, yönetmelik yahut yönerge maddesi olmadığı halde yetkili kişiler bizlerin adının bile anmaktan vazgeçtiler. Ben buna sağcılık hastalığı diyorum. Sol düşünceye sahip insanlar bu korkaklığa asla düşmezlerdi ve düşmediler de. Ama sağcıların ekseriyeti nedense cesaret özürlü yaratılmışlardır…





Bana altın yüzük takmamayı İslam olarak anlatıp on beş yıl beni gümüş yüzük ile orduda günah keçisine çevirenler, parmaklarına altın yüzük takmaya, hatta altın yüzük takılabileceğine dair kitaplar yayımlamaya başlamışlardı.





Bana kasko sigortası yaptırmanın caiz olmadığını söyleyip araba kazası yaptığımda aracımı hurdaya çevirtenler ile İslami konulara en duyarlı yaklaşılan TSK içinde bunu savunmamı din olarak gösterenler, araba alır almaz sigortacıya koşuyorlardı…





Kendi başıma gelenlere ve o günlerde yaşadıklarıma bakarak neredeyse bu ülkenin çoktan beri bir 28 Şubat sürecine ihtiyacı olduğunu(!) bile düşünmeye başlamıştım…





Söz gelimi ben asker iken –göze batsa ve bize zarar eriştirme ihtimali olsa da pardösü giymekten taviz vermeyen eşim, artık- askerliğimiz bittiği için pardösüden ayrılmasına hiçbir mecburiyet yokken- etek ceket de giyebiliyor. İmam-Hatip okulunda vaktiyle omuzlara dökülen eşarpla okuyan kızım şimdi pantolon üzeri tunik ile gezebiliyor…





Çünkü din adına dayatılan pek çok şeyin aslında gelenek olduğunu, hatta bazen hurafe olduğunu keşfetmek uzun zaman ve büyük acılara sebep oldu…





“Böyle yaşayacak idiysek neden ordudan atıldık? Değişecek idiysek o yıllarda değişseydik de bu konuma düşmeseydik?” Evet; aradaki farkı bize 28 Şubat süreci öğretti, kabullendirdi, benimsetti.





28 Şubat’tan sonra tesettür kıyafetinin bir örf meselesi olduğunu söyleyen din adamları önceleri nerelerdeydiler?!.. Çarşafa karşı değilim, isteyen istediği biçimde giyinebilmeli. Ama eğer tesettür deyince din adına konuşan bazı hocalar tarafından mutlaka çarşaf dayatılmasaydı, belki beni de TSK’dan atma isteği birilerini bu derece kışkırtmayacaktı…





Bu söylediklerimden dolayı benim TSK’dan eşimin kıyafeti yüzünden atıldığım zannedilmesin. On beş yıla varan tecrübelerim bana göstermiştir ki TSK, hiç kimseyi namaz kıldığı yahut eşi başörtülü olduğu için kapı dışarı etmez. Asla bunu yapmamıştır, yapmaz da…”





28 Şubat sürecinde TSK’dan ihraç edilen, İskender Pala 2010 yılında, “İki Darbe Arasında” adlı kitabında bunları söylemiş, samimi olarak içini dökmüş. İyi de yapmış.





Yorum kamuoyunun!





Ali Rahmi Beyreli


20-21.Dönem Bursa Milletvekili”

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız