Pazar günü kaleme aldığım \'CHP İstanbul'da ABİ formülü'' başlıklı yazı, CHP örgütlerini dalgalandırdı. Yazıda parti içindeki bir grubun Hikmet Çetin'i önerdiğini yazmam üzerine siyasi atmosfer bir anda değişti. Çünkü; İstanbul'da yayılmaya çalışılan havaya göre, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu mevcut İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı'nın arkasında duruyor ve ''tam destek'' veriyordu. Hikmet Çetin isminin de değerlendirilmeye alındığının ortaya çıkması, başta ilçe başkanları ve delegeler olmak üzere herkesin kafasını karıştırdı. Kılıçdaroğlu'nun mevcut İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı'ya yönelik ''mutlak desteği\'nin olmadığı ortaya çıktı.
HİKMET ÇETİN'İ BİR PARTİLİ ÖNERDİ
Hikmet Çetin'in bir arkadaşının tavsiyesi üzerine İl Başkanlığı adaylığını değerlendiren Kılıçdaroğlu, o görüşmede \'Neden olmasın? İstanbul'u çekip çevirecek, derleyip toparlayacak bir isme ihtiyaç var\' dedi. Hikmet Çetin ise ortaya çıkan bu tabloyu, yakın çevresine, \'Bütün bu görüşmeler benim dışımda. Benim bir talebim olmadı\' şeklinde değerlendirdi. Çetin, \'Partide görev ayrımı olmaz. Ama bana henüz resmi olarak böyle bir teklif gelmedi\' yorumunu da yaptı.
Bir ilginç gelişme ise şu oldu:
CHP İstanbul İl Başkan Aday Adayı Cemal Canpolat, dün Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile yaklaşık bir saat baş başa görüştü. Bu görüşme yapılırken, İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı da Ankara yolundaydı. Salıcı, genel merkezin desteğini alabilmek için çeşitli temaslarda bulundu. Dün gece bir hareketlilik de Ali Özcan cephesinde yaşanıyordu. Ali Özcan da partililerle Taksim Hill Otel'de bir araya geldi. Özcan'ın İstanbul İl Başkan Aday Adaylığı'nı cumartesi günü açıklayacağı öğrenildi.
HİKMET ÇETİN DÜŞÜK İHTİMAL...
Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere, CHP İstanbul İl Başkan Adaylığı yarışı hızlanacak. Kılıçdaroğlu, bu zaman diliminde çok çabuk karar vermek zorunda... Kendisine yapılan tavsiye üzerine ''Hikmet Abi'' formülünü değerlendirerek Hikmet Çetin'i mi tavsiye edecek, yoksa örgütü ''serbest'' mi bırakacak?
Ankara'dan salı günü saat 12.00 sularında gelen bilgilere göre, Kılıçdaroğlu mevcut İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı'ya destek vermeyecek. Zira; Kılıçdaroğlu kendisini ziyaret eden partililerle yaptığı sohbetlerde, \'Ben sekiz ay boyunca her türlü desteği verdim. Ancak İstanbul'da başarı sağlayamadık'' diyor. Kılıçdaroğlu'nun desteğini çekmesindeki bir diğer etken ise şu:
İLÇE BAŞKANLARI İMZA ATMIYOR
Salıcı'ya sekiz ay boyunca verilen ''tam destek''e rağmen, ilçe başkanları seçim sürecinde Salıcı'nın arkasında durmuyor. Günlerden bu yana, beş milletvekili aktif olarak çalışma yapmasına rağmen, 39 ilçe başkanından ''Destek Metni İmzası'' alınamıyor. İlçe Başkanları, Erdoğan Toprak'ın görevlendirdiği isimlerin çağrılarına rağmen, Salıcı'ya yönelik ''Destek Deklarasyonu''nu imzalamıyor. İmza atacağını söyleyen ilçe başkanlarının sayısı altıyı geçmiyor. İstanbul 1. 2. ve 3. Bölge'de yapılmaya çalışılan toplantılara ilçe başkanları katılmıyor. Başkanlar, \'Genel merkezin işaretine bakarız. Kemal Bey kimi isterse onu destekleriz\' diyor. Kemal Bey ise İstanbul'daki parçalı tabloyu gördüğü için kendisini riske edecek bir adım atmak istemiyor.
ANKARA DENEYİMİ, KILIÇDAROĞLU İÇİN DERS OLDU
CHP Ankara İl Başkanlığı seçimini verdiği tam desteğe rağmen sadece 30- 40 oy farkla kazandığını gören Kılıçdaroğlu, İstanbul gibi parçalı ve homojen olmayan bir tabloda ismini tartışmaya açtırmak istemiyor. Bu yüzden, aday adaylarıyla görüşerek onları dinliyor, kimseye kapıyı kapatmıyor. Bu görüşmeler, kafasında ''net bir ismin olmadığı''nı gösteriyor.
KILIÇDAROĞLU NASIL BİR BAŞKAN İSTİYOR?
Kılıçdaroğlu, kendisini ziyaret eden aday adayları ve partililerle yaptığı sohbette, mevcut il yönetiminden memnun olmadığını açıkça söylüyor. Kılıçdaroğlu, \'Ben İstanbul'da Gürsel Tekin gibi bir il başkanı istiyorum\' diyor. Aynı ziyaretler esnasında, İstanbul İl Başkanı'nı tarif eden Kılıçdaroğlu, \'Bizim il başkanımız sokağı bilecek, örgütü tanıyacak ve toparlayacak bir kişi olmalı. Belediye Başkanları ile sorun yaşayan bir İl Başkanı partiyi taşıyamaz\' sözlerini de ifade ediyor. Kılıçdaroğlu bunlara bir şart daha ekliyor: \'Örgütün mali problemlerini belediye başkanlarına yük haline getirmeden çözecek bir kişi İstanbul'u yönetebilir.\'
HEDEF BÜYÜKŞEHİR!
İstanbul İl Başkanı'nın 2014 yılında yapılacak seçimlerde \'Büyükşehir Belediyesi'ni almaya kilitlenmesi gerektiği\'ni de ifade eden Kılıçdaroğlu, bir şart daha koyuyor: \'Mayıs ayında seçilecek başkanımız, hiçbir belediye başkanlığına aday olmayacak. Bunu deklare edecek. Örgütü seçim öncesi başsız bırakmayacak.\'
İSTANBUL ÇOK ÖNEMLİ...
Kılıçdaroğlu, kendisini ziyaret eden partililerle yaptığı görüşmelerde aslında \'ideal\' olanı tarif ediyor. Keşke 13 Mayıs'ta yapılacak olan İl Başkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu'nun tarif ettiği gibi bir isim çıksa ve İstanbul'u ayağa kaldırsa... Çünkü; İstanbul ayağa kalkarsa, Türkiye de ayağa kalkar...
Sanırız Kılıçdaroğlu da bunun farkında... Bu yüzden, Salıcı'ya verilen desteğin iyi değerlendirilemediğini açıkça söylüyor ve \'Bana İstanbul'u kazanacak bir aday önerin\' diyor. Ziyaretçilerinin önerilerini ise tek tek not ediyor.
AMAN DİKKAT!
Bu bağlamda, Kılıçdaroğlu bir de ''yanlış''a sürüklenmeye çalışılıyor. Şimdi isterseniz o ''yanlış''ı işaret edelim ve Kılıçdaroğlu'na ''dostane'' uyarımızı yapalım:
CHP liderine uzun süredir \'İstanbul, Ankara ve İzmir'de Alevi inancına sahip bir kişi İl Başkanı olmasın'' yönünde telkinler yapılıyor. Üstelik, bunu yapanlar da Alevi inancına sahip CHP'liler...
Kendi konumlarının tartışmaya açılmaması için bu telkini Kılıçdaroğlu'na yapan siyasetçiler, böylece 8 Temmuz'da yapılması planlanan Büyük Kurultay sonrası konumlarını \'sağlama alma\'nın adımlarını atıyor. İstanbul, Ankara ve İzmir'e \'Alevi olmayan\' bir il başkanı seçtirildiği taktirde, MYK'daki 'Alevi' etkisinin tartışmaya açılmayacağı düşünülüyor.
SOSYAL DEMOKRATLAR BÖYLE KONUŞMAZ
Her şeyden önce, ''sosyal demokrat'' olma iddiasındaki bir partide, insanların kendilerini ya da başkalarını \'Alevi, Sünni, Şii, Hanefi, Kürt, Türk, Çerkez\' diye sınıflandırmasını doğru bulmuyorum. Sosyal demokratlar, kişilerin inancına ya da etnik kimliğine göre değerlendirme yapmaz. Sosyal demokratlar için öncelikli olan İNSAN kimliğidir... İNSAN kimliği her şeyden önce gelir... CAFERİ inancı ve geleneğine mensup bir aileden gelen bir kişi olarak yazıyorum bunları... Benim için Alevi de Sünni de Türk de Kürt de İNSAN olduğu için değerlidir.
CHP BU DİLİ KURMALI
CHP'nin temel ilkesi de bu olmalıdır. Aksi taktirde, bir kişi sırf ALEVİ inancına mensup olduğu için İstanbul İl Başkanlığı'na oturmasında sakınca görülüyorsa, bunu kabul edemem. Bunun karşısında dururum... Bence o kişinin, Alevi - Sünni olup olmadığına değil, liyakatına ve temsil yeteneğine bakılmalıdır. Kişi; Alevi ya da Sünni inancına sahip olabilir. Ama o kişiyi, liyakat ve temsil yeteneğini geri plana itip \'Aman Alevi partisi olmayalım\' diye engellemeye çalışırsanız, işte o zaman büyük bir hata yaparsınız.
CHP'nin üst düzey yöneticileri, Kılıçdaroğlu'na şimdi bu hatayı yaptırmaya çalışıyorlar. Kendi konumları tartışmaya açılmasın diye, \'Alevi partisi görünümüne girmeyelim'' söylemini kullanan ve Kılıçdaroğlu'nu ikna etmeye çalışanlar, siyasetin doğal akışına da müdahale ediyorlar.
YARIN DA 'ALEVİLER BELEDİYE BAŞKANI OLMASIN' DİYECEKLER!
Bu mantık, kuşkusuz yarın da kendisini gösterecektir. Hadi bugün İstanbul, Ankara ve İzmir'e \'Alevi olmayan\' bir il başkanı seçtirdiniz. ''Alevi''leri bu partide buharlaştıramayacağınıza göre, yarın aynı ''SORUN'' yine karşınıza çıkacak. Bu kez de \'Aman Belediye başkanı, il genel meclis üyesi, belediye meclis üyesi Alevi olmasın\' mı diyecekseniz! Bu mantığın sonu, ne yazık ki bu noktaya gider... İşte o zaman, \'dışlandığı\'nı düşünmeye başlayan Alevi inancına sahip seçmenler, CHP'den soğumaya ve hızla uzaklaşmaya başlar...
Kılıçdaroğlu bu yüzden, yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, CHP'yi önce ''etnik ve mezhep körü'' bir parti haline getirmek zorunda. CHP, kendisini kişilerin ''etnik ya da mezhep'' değil, İNSAN kimliğiyle tanımladığı bir parti haline getirdiği an, zaten bu yapay sorunlar da ortadan kalkar. CHP için bugün en acil olan şey, Alevi - Sünni tartışması değil, İstanbul'u kazanabilecek bir yerel lider ile seçim kazandıracak bir programdır. Kılıçdaroğlu'nun bu bakış açısını göz önüne alarak değerlendirmesini ona göre yapacağına inanıyorum...
KURULTAYA İLİŞKİN BAZI NOTLAR:
GÜRSEL TEKİN: CHP İstanbul İl Başkanlığı seçimi öncesi, tavrı en çok merak edilen kişilerden biri de Gürsel Tekin... Tekin, ilçe kongreleri ve delegeliği seçimleri sürecinde aktif olarak rol almadı. Kendisini geri çekti. Buna rağmen, kendisine yakın 150 delegenin varlığı biliniyor. İstanbul'da Cemal Canpolat ile Ali Özcan, Tekin'in desteğini almaya çalışıyor. Tekin'in mevcut İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı'ya sıcak yaklaşmadığı biliniyor. Tekin, Kılıçdaroğlu'nun alacağı tavrı bekliyor.
OĞUZ KAAN SALICI: Genel merkezden istediği desteği alamayan Salıcı'nın aday olmaktan vazgeçebileceği ve Parti Meclisi'ne girebileceği konuşuluyor. Salıcı'yı destekleyen Erdoğan Toprak ile Nihad Matkap'ın son bir haftadır ''net tavır almaması'' üzerine, Salıcı yakın çevresine \'Genel başkan istemezse aday olmam\' diyor. Salıcı'nın PM'ye odaklanabileceği belirtiliyor. 39 ilçe başkanın açık destek vermemesi Salıcı'nın işini zorlaştırıyor.
ERDOĞAN TOPRAK İLE NİHAD MATKAP: Bir hafta öncesine kadar Salıcı'ya açık destek veriyor, belediye başkanları ve delegeleri de yönlendirmeye çalışıyorlardı. Son günlerde biraz geri çekilip Kılıçdaroğlu'nun tavrını beklemeye başladılar. Matkap, Salıcı'nın adaylığını açıklayacağı toplantıya katılmaktan da vazgeçti.
GÜRSEL EROL: CHP siyasetinin önemli isimlerinden olan Gürsel Erol, Ankara İl Başkanlığı seçimlerini ''dizayn'' etti ve Kılıçdaroğlu'nun isteği üzerine Zeki Alçın'ı seçtirdi. Gürsel Erol'un Ankara'dan sonra İstanbul'a gelmesi de bekleniyordu. Erol, Kemal Kılıçdaroğlu'ndan henüz işaret almadığı için İstanbul'a gelmedi. Salıcı'ya uzun süredir destek veren Gürsel Erol'un bu süreçte İstanbul'a kamp kurmamış olması, \'Beklenen işaret gelmiyor\' yorumunu yaptırıyor. Erol'un, Kılıçdaroğlu'nun isteğine göre tavır alacağı biliniyor.
KILIÇDAROĞLU: CHP lideri Kılıçdaroğlu, muhtemelen hiçbir adayın arkasında durmayacak ve \'Örgüt kimi seçerse ben onunla çalışırım\' diyecek.
İLÇE BAŞKANLARI: Çarşamba günü saat 19.00'da İl Başkanlığı'na davet edildiler. Davet edenler Erdoğan Toprak'a yakın üç ilçe başkanı... İlçe başkanlarının büyük bir bölümü, tıpkı cumartesi ve pazar günü yaptıkları gibi, bu davete de katılmayacaklar. (Son dakika notu: Bu yazı kaleme alındıktan sonra edindiğim bilgiye göre, E. Toprak kendisine yakın üç ilçe başkanını 'serbest' bıraktı. Sanırım böylece çarşamba akşamı yapılması planlanan toplantı da iptal edildi.)
|