CHP’li Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in, Görevdeki 3. döneminin, ikinci yılını değerlendirdiği basın toplantısındayız.
Yine pek güzel hazırlanmışlar. Görsel prezante gayet hoş.
Bozbey anlatıyor, perde gösteriyor envai çeşit projeyi…
Elimizde, ansiklopedi boyutlarında şıkır şıkır tanıtım matbuatı…
Hal böyleyken, esaslı mevzu akıllara sigara düştükçe çıkılan terasta…
Birkaç kişi toplaştı mı, direkt aday listesi tahminlerine başlanıyor.
“Liste başı şu olur. Falanca da peşinden gelirse şahane olur!”
Diyor bir partili…
Bir başkası, asıl başarının kendi öngördüğü listeyle yakalanabileceğini anlatıyor.
Bir diğeri,
“Kat-iyen olmaz.
Örgüt çalışmaz!”
Diyerek muhalefet şerhini koyuyor.
Mevcut koşullar altında (Dayan dayan…. Bir yere kadar.) Haytalık yapma ihtiyacıma gem vuramadığım o nokta geldiğinde, kendi öngörüm olan eşsiz listemi açıklıyorum:
Bir falanca…
İki filanca…
Üç ile dörde de şunları koydunuz mu,
Kim tutar sizi!!!
Kadrimi kıymetimi bilmeye niyeti olmayan CHP’liler fena bozulsa da, meslektaşım Gül Kolaylı (Sevgili Gül Abla) zihni sinir projesi tadındaki listeme tam not veriyor!!!
Gerisi de zaten teferruat…
İkinci sigara molasında da ekip kalabalık.
(Liste tamam olduğuna göre) Bu kez gündem, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli’nin geçtiğimiz akşam TRT Haber’de yaptığı çok özel açıklamalar…
Telefonlarımızın hiç susmadığı o program süresince Kaleli’nin söylediklerine saran sarana…
Vay efendim,
“Bir CHP Genel Başkan Yardımcısı, nasıl olurmuş da tarikat ve cemaatleri sivil toplum örgütü olarak tanımlayıp, buralara yönelik aidiyet duygusunda fayda mütalaa edermiş!!!”
Vay efendim,
“CHP nereden nereye gelmiş!”
Vay efendim,
“Bu ne yaman bir çelişkiymiş!”
Şimdi tekrar tekrar düşünüyorum da,
Şu CHP’liler harbiden çok alem!
Ayol, şeytan bunun neresinde?
Genel Başkan Yardımcınız çıkmış ekrana, sol ve sosyal demokratlar hariç geri kalan cümlesinin oylarına talip olan partinizin yeni bakış açısını anlatıyor.
Üstelik,
Yeni değil, sürpriz değil.
Sır değil, bir şey değil.
Realite bu iken,
Oralarda ne diyecek Sayın Kaleli?
Nasıl inkar edecek niyeti?..
Hem sonra,
Madem teessürünüz bu denli büyük olacaktı.
Gecenin bir vakti, hem birbirinizi, hem de bizi arayıp,
“Yahu neler diyor böyle???”
Diye şoka girecektiniz…
Aklınız, dimağınız daha önceleri neredeydi?
Bu tepkiyi, altı oka veda edildiği ilk anda koyacaktınız ortaya?
Hani bizler,taaaa aylar öncesinden uyarıp, anlatacağız diye kendimizi paraladıydık ya…
İşte o zaman soracaktınız:“Neler oluyor?” Diye…
Yazık ki artık çok geç.
Bu saatten sonra payınıza düşen:
Hayrını görmek!
Yazarın notu: Şu saat oldu. Hala,“Kendileri öyle demek istemedi. Böyle demek istemedi. Hakikatte şunu demek istedi. Lakin, hem kalın kafanız basmadığından ve hem de Türk solunu yerle bir etme maksadınızdan ötürü lafı başka bir yerinden alıp çok fena haksızlık yapıyorsunuz!’ Diyen olmadı.Hayret!!!”
|