İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

HABER

Bir “Ergenekon tanığı”nın duruşma izlenimleri: 6 adımlık bir odada 6 saat

Bir “Ergenekon tanığı”nın duruşma izlenimleri: 6 adımlık bir odada 6 saat

14 Temmuz 2012 Cumartesi, 08:47

14 Temmuz 2012 - 02:30Milliyet.com.tr » Gündem Ana Sayfa » Gündem Yazarları » Can Dündar « Yazarın Önceki Yazısı
Bir “Ergenekon tanığı”nın duruşma izlenimleri
6 adımlık bir odada 6 saat
Silivri’de 2 gün, toplam 10 saati Ergenekon duruşmasında geçirdim. İlk gün 6 saat bir odada tecrit edilmiş halde sıramı bekledim. O gün 2 saat, sonraki duruşmada da 8 saat olmak üzre toplam 10 saat kürsüde ifade verdim. Sanki bir doktora jürisindeydim. Tez konum “Ergenekon”du ve ben adeta tanık değil, bilirkişiydimCan Dündar
Ada
candundarada@gmail.com
Tüm Yazıları »
Yazarı Facebook'tan takip edebilirsiniz!
Yorum Yaz

0
inShare.Diğer


Bir Vah Gogh tablosunun içinden geçer gibi, yüzünü güneşe dönmüş ayçiçeği tarlalarını yararak yaklaşıyoruz Silivri’ye...
Bir tepeyi aşana dek, kendini göstermiyor cezaevi...
Sonra birden jandarma kontrol timi yolu kesiyor.
Ayçiçeklerinin yerini dikenli teller alıyor.
Ve aniden toprak, betona dönüyor.

Neye şahidim?
Yol boyu Ergenekon davasında tanıklığa neden çağrıldığımı düşünüyorum.
Davete sebep Ecevit’in hastalığına dair röportajımız mı?
“Ergenekon” kitabımız mı?
Konuya ilişkin yazılarım mı; bilmiyorum.
Ama rahat değilim; gerginim.
Yaz ortası tatili kesip takım elbiseyi giymiş, gelmişim. İçerdekilerin bir kısmı yıllarca Ankara’da birlikte gazetecilik yaptığım meslektaşlarım... Birkaçı arada söyleştiğim haber kaynağım... Çoğu, hiç tanımadıklarım... Bir kısmı ise aleyhlerine suçlayıcı yazılar yazdığım, siyaseten hesaplaştığım isimler...
Bazılarının bilgisayarında bulunan “vatan hainleri” listesinde adım çıkmış.
Kimine göre “2. Cumhuriyetçi”yim, kimine göre “Soros’un adamı” ya da “Alman ajanı”...
Şimdi “dostlar” ile “hasımlar” bir “torba dava”da bir araya kıstırılmış, silahlı terör örgütü kurmaktan yargılanıyor.
Yargılandıkları davanın adı, bizim 15 yıl önce kitabını yazdığımız örgütle aynı...
Susurluktan sonra “Sorumlular yakalansın, yargılansın” diye kampanya açmışız.
Sonra gün gelmiş yeraltından bombalar çıkmış, suçladığımız kimi isimler yakalanmış, dava açılmış, “Nihayet” diye yazılar yazmışız.

Akla kara
Mahkeme “İşte kitabını yazdığınız örgüt karşınızda...” diyecek. Öyle mi acaba?
Öyleyse iddianamede sayfa sayfa anlatılan “sivil toplum örgütlerini birleştirmek”, “parti kurmaya çalışmak”, “Hükümeti devirmek amacıyla mitingler düzenlemek” suçlamaları ne?
Bunlar terör faaliyeti değil ki; en temel demokratik haklar...
Ne yapacağım?
Akla karayı nasıl ayıracağım?
Kafamda bu düşüncelerle girdim “Silivri kompleksi”ne...



“Burası Silivri, burdan çıkış yok!”
Meğer “gazeteci” kimliğimle salona yanlış kapıdan girmişim. Oysa o gün orada gazeteci değilim; “şahit”im...
Sanık avukatları ve aileleriyle aynı yerde bulunmalıymışım.
Hâkim ve savcıların girdiği arka kapıya yönlendiriliyorum. Oranın girişindeki bekleme odasına alınıyorum. Odaya girip çıkan korumalar, mübaşirler, görevliler ilgisini esirgemiyor, sağolsunlar. Ama yine de yalıtılmışlık hissi fena...
Bir ara avluda voltaya çıkıyorum. Duruşmayı izlemeye gelen gazeteci ağabeyimiz Mete Akyol’la tel örgü önünde buluşup hatıra fotoğrafı çektiriyoruz.
Kafesteymiş gibi hissediyoruz.

En kötüsü: Kanıksama
Saat 10’da başlayan bekleyişte sıranın bana gelmesi 16’yı buluyor.
İnsan, 3 adıma 6 adımlık bir odada 6 saat bekleyince, burada 3 sene geçirmenin nasıl bir cehennem olduğunu çok daha iyi anlıyor.
Dışarıda sel gibi akan kum saatinin, içerde nazlanarak damlamasına hayret ediyor.Yalnızlığın kemirgenliğinin ayırdına varıyor.
Hele çevrede fink atan ring araçlarını, KCK davası için yaptırılan büyük mahkeme inşaatını görünce ve “Burası Silivri, buradan çıkış yok” efsanesini bilince hepten kasvet basıyor.
Bir avuç ailenin çırpınışı, basının kayıtsızlığı, kamuoyunun kanıksamışlığı ve seyircisi giderek azalan bir davanın ıssızlığı, kasveti katlıyor.
Bunları düşünürken nihayet “Sıra sizde” deyip salona buyur ediyorlar.
2 güne yayılacak ve toplam 10 saat sürecek tanıklığım başlıyor.
O fasıl da yarına...



Balbay ve Özkan’la ayaküstü sohbet
Silivri’de Ergenekon’un, Balyoz’un, Oda TV davasının ilk heyecanı dinmiş.
Yeni heyecan, KCK davası...
KCK’lılar, sanıkları, aileleri, avukatları, güvenlik önlemleriyle Silivri’ye damgasını vurmuş. Balyoz sanıklarının ailelerinin kampus dışında kurduğu çadırın yakınına KCK’lıların aileleri çadırlarını kurmuş.
Belki de bir dönem Güneydoğu’da karşılıklı endişeyle bekleşen aileler, şimdi aynı tutukevinin kapısındaki karşılıklı çadırlarda adalet bekliyor.
KCK’lılar gelince Ergenekon, küçük salona alınmış.
Dışardan bakınca Cumhuriyet tarihinin en büyük davalarından birinin burada görüldüğünü tahmin etmek zor. Dalga dalga tutuklanan ünlü sanıklarıyla başta çok ilgi çeken yargılama, davaların birleştirilmesiyle şiştikçe şişmiş, 4. yılına yaklaşırken kamuoyu ilgisini kaybetmiş. Birkaç vefakâr izleyici, uzmanlaşmış gazeteci ve aileler dışında, takip eden yok gibi...
En kötüsü de bu umursamazlık ve kanıksanmışlık tabii...

Salon
Salon küçük dediysem, yine de basket sahası büyüklüğünde...
Bir uçta 3 kişilik mahkeme heyeti kurulu...
Karşısı, dinleyicilere ve basına ayrılmış.
Aradaki alanda, yüzleri heyete dönük sanıklar oturuyor.
Sanıkların sağında avukatları var. Birbirlerine çok yakınlar. Sol kürsüde savcı tek başına...
Tanık kürsüsü hâkimler kürsüsünün eteğinde... Ama yer dar... Konuşurken sanıkların soluğu ensenizde...
Salonun dört yanında jandarmalar bekliyor. Yarım saat arayla nöbet değiştiriyorlar.

“Kepazelik!”
Salona basının ve dinleyicilerin girdiği arka kapıdan giriyorum. Ankara’da uzun yıllar birlikte gazetecilik yaptığımız eski meslektaşları, Mustafa Balbay’ı, Tuncay Özkan’ı görüyorum.
Tuncay‘ın üzerinde yine beyaz gömleği var. Aramız 10 adım... Uzaktan görüp sesleniyorum:
“-Nasılsın Tuncay?”
“-Görüyorsun işte... Kepazelik!”
“-Az kaldı çıkmanıza” diye teselliye çalışıyorum.
“-Yatıyoruz. Sen ne yapıyorsun?”
“-Yazıyoruz.”
Sesleniyor Tuncay:
“Balbay, bak Can geldi.”
Mustafa Balbay, gri takım elbisesi içinde mahkemeyi teftişe gelmiş bir milletvekili gibi... Yüzünde bildik tebessümü...
“Şükür görüştürene” diye sesleniyor. Uzaktan hasret gideriyoruz.Kamuoyunun aksine, pek tahliyeden umutlu değil gibiler.
Belki durumu içerden çok daha iyi gözlediklerinden, belki de hayal kırıklığının tahribatını bizden iyi bildiklerinden...Yine bir haberi birlikte izler gibiyiz; şu farkla ki, bu kez haberin kahramanı onlar; ben tanığım.

Kaynak : Can Dündar /Mİlliyet

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız