Dün 23 Nisan’dı.
Neşe doldu mu insan?...
Hepimizin Bayramı oldu mu?..
Egemenliğin kayıtsız şartsız halkın olduğu inancı, doluştu mu içimize?
Ulusal iradenin temsilcisi olan bir meclisin varlığı kanısı, uyandı mı aklınızda?..
Çocuklarımız geleceğimizdir şiarı, heyecanlandırdı mı sizi?..
****
Kimilerine göre” evet!.”
Kimilerine göre “biraz..”
Kimilerine göre de “hayır..”oldu.
****
Oysa yıllar önce durum böyle miydi?..
Değildi!..
İnsanlar sabah uyandıklarında çocukları kadar şendi olurlardı!..
Geleceğimiz olan çocuklarımız o gün başka türlü giydirilir,
Heyecanla bayram törenine uğurlanırdı!..
Meydanlar,tören alanları, çocukların şen sesleri kadar velilerinin de coşkusuyla inlerdi..
Çünkü 23 Nisan tarihi, dünyada ilk defa “kurtuluş savaşı” yöneten bir Meclisin halk iradesiyle kurulduğu gündü!..
O gün,Emperyalizme karşı verilen kanlı savaşın halk gücüydü!...
Tarihsel Bir değerdi!..
Farklı dil, din, ırk ve inançtan olan insanların özgürlüklerinin sahiplenilmesi, birlikteliğin sevinci, var olmanın ortak kıvancı, demokrasinin ilk adımı olarak kabul edilirdi.
O gün,Halkın kayıtsız şartsız egemenliğinin ilanı olarak bilinirdi!..
****
Geçen yıldan beri bu hava artık değişti!..
Bu yılbaşından beri MEB Ömer Dinçer’in milli bayramlara karşı çıkan tavırları…Toplumun “değer yargılarını” yok sayan sözleri, hükümetin bu sözlere destek veren tavrı, böyle özel günlere karşı yapılan sistematik bir propagandaya dönüştü.
Dünkü törenler bu baskıcı anlayışın altında geçti…
Mecliste liderlerin konuşmaları, illerdeki törenler, heyecandan yoksun, yasak savar haldeydi…
Neyse ki, taşrada var olan “saygı” ayakta duruyor!...
Bağımsızlığın tek nedeni olan 23 Nisan,hala anlamına uygun hatırlanıyor.
Halk, sahip olduğu “değerlerine” bağlılığını tüm heyecanıyla şimdilik oralarda sergiliyor!..
****
Denilebilir ki; bırakın bu şekilciliği!..
Demokrasinin tam oluşması için Meclis;
bugün “darbelerle” hesaplaşıyor!..
Gerçek halk iradesinin oluşabilmesi için egemenlik mülkiyetinin halkın elinde olduğunu ilan ediyor!.
Özellikle “asker/bürokrat ve yargının elinde olan” devlet, halkın emrine veriliyor!…
****
Resmi ideolojiden uzaklaşmak adına demokrasinin vazgeçilmez kurallarını ve kurumlarını oluşturmak gerekir!
Evet;Siyasette halk iradesini tam görebilmek lazım!...
Hepimizi “şablon” hale getiren,giyeceğimize,yiyeceğimize,ve düşüncelerimize karışan baskıcı yönetimlerden kurtulmak lazım!... Olması gerekende budur!..
****
Ancak, bir yandan “12 Eylül ve 28 Şubatla” hesaplaşılıyor deniliyor!
Baskıcı,faşist yönetimlerinden hesap soruluyor diye ilan ediliyor!..
Diğer yandan o dönemlerin aynı baskısı harfiyen uygulanıyor!..
Halk iradesiyle seçilen Milletvekilleri hala tutuklu!..
Demokratik haklarını kullananlar gözaltında!..
Öğrenciler, işçiler, aydınlar susturulmuş…
Bir ay içinde 90’ne yakın işçi çadırda yanmış,gölde boğulmuş,toprak altında kalmış,vinçten düşerek ölmüş!..
Hükümet ölen yurttaşlarına sahip çıkmamış..
Uludere’de 34 kişi uçaklar tarafından bombalanmış…
Kimin yaptığı hala belli değil!..
Kürt Sorunu hala en belirgin sorun olarak ortada duruyor…
Mezhep ayrışması körükleniyor..
****
Halkın istediği haklar, özgürlükler ve eşitlilik talebine kulak asılmıyor…
Hani egemenlik halkındı!..
Kindar ve dindar gençlik yetiştirmek amacını güdenlerin, darbecilerden ne farkı olacak?
****
Geçen hafta Başbakan grup toplantısında Mustafa Kemal’in iki telgrafını okudu.
Büyük Millet Meclisinin ilk açıldığı günü özlediğini söyledi…
O günün şartlarını, devlet yapısını, değerlerin unutarak…
600 yıllık din devleti olan Osmanlıyı yad ederek yeni bir mesaj verdi!..
****
İlginçtir; 92 yıl sonra AKP’liler İlk Meclis’in,namazla,duayla,kurbanla açıldığı o ana geri dönmek istiyor!..
Meclisin “açılış amacını” değil,”açılış şeklini” özlüyor!..
Osmanlıcılık hayalleri depreşiyor…
****
Oysa İlk Meclis’te her inanca, ırka ve düşünceye saygı vardı...
Ve o Meclis “Kurtuluş Savaşını” halkla birlikte kazandı!..
Handanı,hilafeti kaldırdı!..
İnanç özgürlüğü, laikliği, aydınlanmanın gereği eğitimi, çağdaşlığı, yurttaşlık anlayışını geliştirdi...
O Meclis Osmanlının borcunu ödedi..
Saygın bir Cumhuriyet kurdu!..
****
Bugün komşulara “karizma çalımı” atılıyorsa,savaş tehditleri savruluyorsa O meclis’in önce halk diyen hak,eşitlik ve özgürlüğü öne çıkarmaya çalışan anlayışı sayesinde oldu…
Yıllar içinde o Meclis’i ele geçiren sağ iktidarlar, emeği sömüren emperyalistlere “çanak tutsalar da”,ülkenin geleceğini kendi çıkarlarına peşkeş çekseler de bu güne kadar onurla Türkiye Cumhuriyetini devam ettirdi..
****
Daha fazla hak,Özgürlük ve eşitlik,çağdaş demokrasiyle olacaktır..
Dün sevindiren tek ortak konu, samimi ya da değil, her liderin özgürlük ev demokrasiyi savunan laik bir anayasadan olduklarını dile getirmeleriydi..
Sömürge konumundan çıkan, emeğin, insanın ve değerlerinin özgür ve saygın olduğu bir ülke haline gelmesi için Türkiye’nin ancak, halk iradesine bağlı, her türlü vesayete dur diyen bir devrim anlayışıyla yönetilmesi gerekir..
İlk Meclis bu anlayışın 92 yıl önceki önemli örneğidir…
|