ABD’NİN KİRLİ KASASI KATAR

10 Temmuz 2012 Salı, 07:55

Suriye’ye yönelik Batı planlarının finansörü Katar’ın Türkiye’de kalan sığınmacılara da dolar dağıttığı
iddiaları ayyuka çıktı ancak AKP yalnızca izliyor!
Petro-dolar akıyor!
Surİye lideri Beşşar Esad’ın “Katar ve Suudi Arabistan, ülkemdeki isyancıları açıkça destekliyor, Türkiye ise teröristlere lojistik destek veriyor” açıklamasındaki haklılığı yaşanan gelişmelerle her gün biraz daha netleşirken, isyancılara finansal kaynak sağlayan ülkenin Katar olduğu da ortaya çıkıyor.

Niçin yalanlanmıyor?
Esad’ı devirmek için akıtılan paraların Türkiye’ye de bulaşması muhalefeti kızdırdı. MHP’li Oktay Vural, “Katar kaynaklı paranın Türkiye üzerinden isyancılara ödendiğine ilişkin bilgiler var. Bu, yabancı basında da yer alıyor. İddiaların yalanlanmaması dikkat çekici. Hükümet açıklama yapmalı” dedi.

Kredi kartı ve para...
CHP’li Mehmet Şeker, para kaynağının Katar olduğu yolunda duyum aldıklarını belirterek, şunları söyledi: Suriye’den Türkiye’ye gelen sığınmacılara Ziraat Bankası kartı veriliyor. Bu banka kartının içinde 200 lira para olduğunu biliyorum. Bu parayı BM vermiyor. Katar’dan geldiği duyumları aldık.


Suriye’deki terörün finansörü Katar çıktı
Terör finansörü Katar’ın Suriye’deki rejim aleyhtarları ve Hatay’daki sığınmacılara gönderdiği
milyonlarca doların Türkiye üzerinden ulaştırıldığı iddia edildi.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın bir Alman televizyonuna verdiği röportajda Türkiye, ABD, Suudi Arabistan ve Katar’ı “teröristlere” yardım edip lojistik destek vermekle suçlamasının yankıları sürüyor. Suriye’ye yönelik Batı planlarının finansörü Katar’ın hem Türkiye’de kalan sığınmacılara hem de bu ülkedeki muhaliflere dolar dağıttığı iddialarına MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural’dan da destek geldi. Başta Suudi Arabistan ve Katar kaynaklı olmak üzere bu paranın Türkiye üzerinden muhalif ordusuna ödendiğine ilişkin bilgiler olduğunu doğrulayan Vural, “S. Arabistan ve Katar’ın Türkiye üzerinden Suriye’deki muhaliflere para dağıttığı batı basınında çıktı. Ancak bu iddiaların yetkili makamlarca yalanlanmaması dikkat çekici” dedi. The Guardian gazetesinin bu durumu tespit ettiğini ileri süren Vural şöyle konuştu:

Parayla silah alınıyor
“Gazete, Türkiye üzerinden silah aktarıldığını ifade ediyor. ABD’li yetkililer ’Biz silahlandırmıyoruz ama başka ülkeler silahlandırıyor’ diyerek Türkiye’nin bu konuda faaliyet içerisinde olduğunu ifade ediyor. Suudi Arabistan ve Katar üzerinden gelen kaynakların bir kısmının silaha harcandığını görüyoruz. Bu durumda Katar’ın rolü yani finansör olduğu ortaya çıkmış oluyor. PKK da Suriye’deki muhalefete destek olduğunu söylüyor. Bu silahlar PKK’nın eline geçiyor mu bakılması gereken bir konu da bu. Hükümet bu konuyla ilgili ne açıklama yapıyor, ne yalanlıyor. Ecdadımızın tarihinde görülmeyen bir yaklaşım tarzı.”

Paralar eylemcilere
CHP Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker de, Suriye’den Türkiye’ye gelen sığınmacılara devlete ait Ziraat Bankası tarafından kredi kartı verildiğini belirterek, “Bu banka kartının içerisinde 200 lira para olduğunu biliyorum. Rus Haber Ajansı’nda da böyle bir haber vardı. Kamplardaki sığınmacılara para verildiği söyleniyordu. Yaptığım araştırmalarda iaşelerinin dışında kişi başı 200 lira para alıyorlar. 10 kişilik bir aileye 2 bin lira veriyor. Ayrıca elektriği, suyu, yiyeceği de karşılanıyor. Bu parayı BM vermiyor. Türkiye Cumhuriyeti kendi harcıyor gibi görünse de, paranın Katar’dan geldiği yönünde duyumlarımız var. Devlet belki de bu paraları eylemcilere veriyordur” dedi.

Esad’dan ağır suçlama
Suriye lideri Esad, Alman televizyon muhabirinin “Suriye muhaliflerine ve teröristlere silahları genellikle kim veriyor” sorusuna, “Suriye muhaliflerini açıkça desteklediklerini resmi olarak da dile getiriyorlar. Suudi Arabistan ve Katar Dışişleri Bakanları muhalifleri desteklediklerini açıkça ifade ettiler. Türkiye ise özellikle kaçakçılara lojistik destek vermektedir” diye yanıt vermişti. ABD’nin ülkesindeki çatışmanın bir parçası olduğunu, Suriye’deki istikrarı bozmak için çeteleri koruduğunu ve siyasi destek verdiğini söyleyen Esad, Annan Barış Planı’nın birçok ülke tarafından engellendiğini ve bu nedenle bu devletlerin Suriye’deki teröristlere silah ve para yardımında bulunduğunu ileri sürmüştü. Esad, Suriye’nin içinde bulunduğu zor durumla başa çıkmak için görevinde kalmak istediğini ve görevinde kalmak ya da kalmama isteğine ancak Suriye halkının karar vermesi gerektiğini ifade ederek, “Eğer gerçekten de Suriye halkının çoğunluğu beni desteklemeseydi bu görevde nasıl kalacaktım. ABD bana karşı, Avrupa bana karşı, bölgedeki birçok ülke bana karşı. Suriye halkının da çoğu bana karşı olsaydı nasıl görevime devam ederdim. Bu konuda da kamuoyunun desteğine ihtiyaç var” demişti. Suriye’de belli güçlerin iktidarı elinde tuttuğu iddialarına ise Esad, şöyle yanıt vermişti:

Kapıları onlar kapattı
“Suriye’de bir ailenin elinde yetki yok. Suriye’de devlet ve kurumlar var. Ülkeyi bir aile yönetmiyor. Tabii ki herkesin gösteri hakkı var. Kaldı ki göstericiler ülkede politik reform ve demokrasi talep ediyorlar. Özgürlük de bizim ülkemizde var. İdeal olamasa da. Ülkede daha fazla katılım hakkı istiyorlar. Diğer ülkelerde de gösteriler var. Bu son derece meşru.” Esad, “ABD madem ülkedeki çatışmanın bir parçası, neden bunu kendisiyle görüşmüyorsunuz. Hillary Clinton’ı neden Damaskus’a davet etmiyorsunuz. İlk adımı neden siz atmıyorsunuz” sorusuna ise şu yanıtı vermişti: “Biz herhangi bir ülkenin temsilcisine hiçbir zaman engel koymadık, onu bloke etmedik. Kapıları kapatan onlar oldu. Bizim bu ülkelerle bir problemimiz yok. Biz her türlü diyaloğa açık olduğumuzu ve yardım etmek istediğimizi dünya kamuoyunda açıkça dile getirdik.” Esad ayrıca, Washington’daki müzakereleri de göz ardı etmeyeceklerini belirtmişti.


Erdoğan
Katar’a
6 kez gitti
Başbakan Erdoğan, son dönemde Katar’la sıcak ilişkiler geliştirirken, 2008’den beri bu ülkeye 6 kez gitti ve Katar Emiri Şeyh Hamad bin Halife el Tani’yi de Ankara’da ağırladı. Cumhurbaşkanı Gül de 5-7 Şubat 2008’de Katar’ı ziyaret etmişti. Erdoğan, 15 Şubat 2010’da Katar’da ABD Dışişleri Bakanı Clinton ile bir araya gelmiş, uzayan görüşmeyi kesmek isteyen ABD’li elçiyi Türk elçi zorla durdurmuştu.


Katar Emiri
Gül ve Erdoğan’ı ağırlamıştı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2008’de Katar’a ziyarette bulunmuştu. Gül’ün Katar ziyaretinin son günü, basın mensupları açısından da “hediye krizine” sahne olmuştu. Olay, 6 Şubat gecesi otele dönen gazetecilerin odalarına çıktıklarında, yatağın üzerine bırakılan kutuyu görmeleriyle başlamıştı. Katar Emiri Al Thani’nin kartı bulunan bordo renkli kağıda sarılmış paketi açan bazı gazeteciler “Omega Sea- Master” saatle karşılaşmış, bazı gazeteciler saatleri pahalı bularak iade etmişti. 15 Şubat 2010’da da Başbakan Erdoğan daha önce 6 kez ziyaret ettiği Katar’da Clinton’la bir araya gelmişti. Başbakan Erdoğan ile ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın 20 dakika planlanan görüşmesi 1 saat sürünce Doha Büyükelçisi Joseph LeBaron içeri girerek Clinton’ı uyarmak istemiş, bunun üzerine Türk görevlilerce uyarılmıştı. Ancak LeBaron, içeri girmekte ısrar edince devreye Erdoğan’ın dış politika danışmanı Büyükelçi Fuat Tanlay girmiş, LeBaron’a “Görüşme sürüyor, içeri giremezsiniz” uyarısında bulunmuştu.

Kaynak : Yeni Çağ