Başbakan Erdoğan beklenen konuşmayı yaptı
Türk jetinin vurulmasının ardından Başbakan Erdoğan dün en kapsamlı açıklamayı yaptı. Şam yönetiminden özür ve tazminat talebinde bulunmayan Erdoğan, “Türkiye’nin dostluğu ne kadar değerliyse gazabı da o kadar şiddetlidir. Suriye’den Türkiye sınırına güvenlik riski oluşturacak her askeri unsur, bir tehdit olarak değerlendirecek ve askeri hedef olarak muamele görecektir” dedi.
ANKARA - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, günlerdir beklenen konuşmasını dün yaptı. Meclis’in tatile girmesinden önceki partisinin son grup toplantısının neredeyse tamamen Suriye ile yaşanan krize ayırdı. Başbakan’ın merakla beklenen ve ilgiyle izlenen grup konuşması özetle şöyle:
ULUSLARARASI SULARDA VURULDU: Bildiğiniz gibi 22 Haziran tarihinde Suriye’nin 13 deniz mili açığında, Doğu Akdeniz’in uluslararası hava sahasında bir F4 askeri uçağımıza saldırı düzenlendi. Uçağımız Lazkiye’nin 8 deniz mili açıklarında Suriye kara sularına düştü. Altını çizerek söylüyorum; Suriye kara sularında uçağımız vurulmamıştır, uluslararası sularda vurulmuştur. Vurulduktan sonra uçağımız Suriye sularına düşmüştür, bunun bilinmesi lazım.
ÖNCELİĞİMİZ PİLOTLARIMIZI BULABİLMEK: Bunu saptırma gayreti içerisinde olan, ağırlıklı olarak içeride, kısmen de dışarıda bazı mahfiller var. Bu menfur saldırının hemen ardından pilotlarımıza yönelik başlattığımız arama kurtarma çalışmalarını dört bir koldan büyük hassasiyetle sürdürüyoruz. Bir kez daha pilotlarımızın ailelerine sabır ve metanet diliyorum. Elbette önceliğimiz pilotlarımızı bulabilmek, evlatlarımıza sağ salim kavuşabilmektir.
HİÇBİR ÜLKENİN TOPRAĞINDA GÖZÜMÜZ YOK: Türkiye’nin hiçbir ülkenin ve hiçbir komşusunun toprağında gözü yoktur ve olmayacaktır. Türkiye hiçbir ülkenin iç işlerine karışmamıştır ve karışmayacaktır. Türkiye, komşularının her alanda kendisinden emin olacağı bir ülkedir. Türkiye’nin dostluğu son derece değerlidir. Arkasına Türkiye’nin dostluğunu alan her ülke bilsin ki onun sırtı sağlamdır, o emniyet içindedir, güvenlik içindedir.
ÖNEMLİ OLAN AKRABALIK HUKUKU: Bizim için önemli olan komşuluk, dostluk, akrabalık hukukudur. Bizim için önemli olan sadece ve sadece kardeşlik hukukudur. Biz tüm halklar için barışı, adaleti, huzur ve esenliği savunuyoruz. Hiç kimse bizi yanlış anlamasın. Bu millet yeri gelmiş Saraybosna için, Mostar için, Kosova için yüreğini ortaya koymuştur. Bugün Şam dediğimizde, Halep dediğimizde, Hama, Humus dediğimizde bir hesabın peşinden değil, kanı akan, kanı akıtılan kardeşlerimizin ardından haykırıyoruz. Türkiye her komşusunun, her kardeşinin kendisinden emin olacağı bir ülkedir. Türkiye’nin dostluğu ne kadar değerliyse herkes bilsin ki Türkiye’nin gazabı da o kadar şiddetlidir o kadar kahredicidir. Yumuşak başlılığımız uysal koyun olduğumuz anlamına gelmez. Bizim vakur, soğukkanlı tavrımız birilerini aldatmasın. Sağduyulu olmamız acziyet gibi algılanmasın.
UÇAK TEST GÖREVİNDEYDİ: Uçağımız radarlarımızın tespitine yönelik, önceden planlanmış ve başka hiçbir bölge ülkesine yönelik olmayan bir test görevini tek başına, silahsız ve tanımlanma sistemi açık olarak yapmaktaydı. Uçağımız Suriye karasularına yanlışlıkla ve çok kısa bir süre için girmiştir. Bu ihlal derhal pilotlarımıza bildirilmiştir, pilotlarımız da hava sahasından çıkmıştır. Uçağımız saldırıya uğradığı yer ve zaman diliminin ihlalle hiçbir ilgisi yoktur.
TÜRK HAVA SAHASI 114 KEZ İHLAL EDİLDİ: Kamuoyunda teknik detaylara haiz olmayanlar tarafından uçağımızın Suriye karasularını neden ihlali ettiği sorulmakta ve sorgulanmaktadır. Dünyanın her ülkesinde, her sınırda böyle kısa süreli ihlaller yaşanabilmektedir. 1 Ocak 2012 tarihinden bugüne kadar, farklı ülkelerin askeri uçakları tarafından Türkiye hava sahası 114 kez ihlal edilmiştir. Türkiye’nin hava sahası, 114 kez ihlal edilmiştir. 5 kez de Suriye helikopterleri hava sahamızı ihlal etmiştir. Bunlar kısa süreli ihlallerdir ve gerekli uyarılar yapılmıştır.
KASTI MAHSUSAYLA HEDEF ALINDI: Yerleşik uygulama ve angajman usullerine göre, ülkelerine hava sahasına izinsiz giren yabancı veya tanımlanamayan araçlara radarla keşif, uçakla irtibat kurulması, pilotun uyarılması, cevap alınamıyorsa gözle tespit ve önleme uçuşu yapılması gibi unsurlar var. Suriye makamları tarafından bunların hiçbiri yapılmamıştır. Uçağımız bir yanlışlık, bir hata sonucu değil, tamamen kastı mahsusayla, hasmane bir tutumla hedef alınmıştır. Suriye yönetimi ve yetkililerinin gerek olayın hemen ardından, gerekse sonraki süreçlerde ortaya koydukları tavır uçağın kastı mahsusayla, hasmane tutumla vurulduğunun en bariz delilidir. Olayın ardından Suriye makamları ve onlarla yapılan telsiz görüşmeleri, çok enteresan arama kurtarma çalışmaları sırasında Casa tipi uçağımıza yapılan taciz ateşi, takınılan tavır, yapılan propaganda aynı şekilde bu saldırıda kasıt olduğunun ispatıdır.
DİPLOMATİK TEMASLAR SÜRÜYOR: Türkiye olayın cereyan ettiği andan itibaren itidal ve soğukkanlılığı elden bırakmamış, öncelikle olaya ilişkin gerçeklerin açıklığa kavuşturulması için sabırla hareket etmiştir. Bunun altını çiziyorum; ilk aşamada uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı mahfuz tuttuğumuz ve bu menfur saldırı karşısında gerekli gördüğümüz adımları atacağımız, Suriye nezdinde bir diplomatik notayla en somut biçimde kayda geçirilmiştir. Dışişleri Bakanımız çok sayıda muhatabıyla telefonla görüşüp kendilerini bilgilendirmiştir. Diğer taraftan Ankara’daki büyükelçi ve askeri ataşeler olay hakkında bilgilendirilmiştir. NATO Konseyi Kuzey Atlantik Antlaşması’nın 4. maddesi çerçevesinde toplantıya çağrılmıştır. Ayrıca olaya ilişkin görüş ve tepkilerimiz, BM nezdinde Genel Sekreter ve Güvenlik Konseyi’ne eş zamanlı gönderilen mektuplarla kayda geçirilmiştir. Bu olayla ilgili diplomatik temaslarımızı halen devam ediyor. Rusya, Çin, İran ile görüşülmüştür. Zaten daha öncesinde gerek ABD, gerek AB üyeleriyle görüşmeler yapılmış, Arap Ligi, Körfez ülkelerle aynı şekilde örüşmeler devam etti, ediyor ve edecek. Bölge ülkelerini, uluslararası kuruluşları çok yoğun şekilde bilgilendirmeyi sürdürüyoruz.
GEREKEN ADIMLAR ATILACAK: Elbette bunlarla yetinecek değiliz. Bir kere buradan tüm dünyaya açık açık şunu ifade ediyorum; Türkiye yerini, zamanını ve yöntemini kendisi tayin ederek bu haksızlığa karşı uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanacak, gereken adımları kararlılıkla atacaktır. Altını çizdiğim budur.
YENİ BİR AŞAMAYA GEÇİLDİ: Bu son olay, Esed yönetiminin kendi halkıyla birlikte Türkiye’ye, Türkiye’nin güvenliğine açık ve yakın tehdit haline geldiğini ortaya koymuştur. Bu son olaydan sonra artık yeni bir aşamaya geçilmiştir. Türkiye olarak Suriye yönetiminin sınırlarımızda oluşturduğu güvenlik risklerini hiçbir şekilde tolere etmeyecek, karşılıksız bırakmayacağız.
TSK ANGAJMAN KURALLARI DEĞİŞTİRİLDİ: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin angajman kuralları artık bu yeni aşamaya göre değiştirilmiştir. Suriye’den Türkiye sınırına güvenlik riski ve tehlikesi oluşturacak her askeri unsur, bir tehdit olarak değerlendirecek ve askeri hedef olarak muamele görecektir. Buradan Suriye rejimini bir hata yapmaması, Türkiye’nin kararlılığını ve dirayetini sınanmaması yönünde uyarıyoruz.
TÜRKİYE SONUNA KADAR HAKLI: Hedef saptırmaya gayret eden bazı köşe yazarları var. Sanki bu milletin evladı değil bunlar, sanki bu ülkenin vatandaşı değil bunlar, bunu bu kadar insafsızca, bu kadar fütursuzca yapıyorlar. Bütün her şey, radar tespitleri ortadayken, Suriye’nin uluslararası hava sahasında silahsız, kimliği açık olan. Hasmane bir anlayışla gelse kimliğini gizler. Tek başına uçan, hasmane bir görevi bulunmayan, tehdit oluşturmayan bir keşif uçağımızı düşürdükleri bu olayda Türkiye sonuna kadar haklıdır.
|