İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

YAZAR YAZI

Neden sadece bazıları seviniyor

Neden sadece bazıları seviniyor

20 Nisan 2012 Cuma, 10:53

Ahmet HAKAN /Hürriyet

ÇEVİK Bir hapiste, Erol Özkasnak gözaltında...
Bakıyoruz:
Sadece muhafazakâr kesimde bir bayram havası...
Laik kesimde ise bir bıkkınlık edası, bir “Bitse de başka konulara geçsek” havası...
Peki, neden böyle?
Neden toplumun tüm kesimleri, “Yaşasın, ülkemiz darbelerle hesaplaşıyor” diye bayram yapmıyor?
Nedenini söyleyeyim:
Çünkü bu ortak bir hesaplaşma değil.
* * *
28 Şubat’ta karşı karşıya gelen toplum kesimleri, esaslı bir uzlaşmaya varamadılar.
Özellikle “laik kesim”, en temel din ve vicdan özgürlüğü konularında bile ödünsüz bir tutum aldılar.
Direndiler.
Hem de sonuna kadar direndiler.
Sıfır empatiyle yaklaştılar.
Türban konusunda bile asla yumuşamadılar.
* * *
Muhafazakârların bundan çıkardığı ders şu oldu:
Bu memlekette gücün yoksa bir etkin yok.
“Gücün yetiyorsa karşındakinin bileğini bükebilirsin.” Muhafazakârlar bunu anladılar.
İktidara geldiler, gücü ele geçirdiler.
Baktılar ki:
Memlekette “bükemediğin bileği öpeceksin” anlayışı egemen...
Baktılar ki:
Yükseldikçe el öpenler daha da çoğalıyor.
İşte o zaman vaktiyle kendilerine çektirmiş olanlara çektirmeye başladılar.
Zihinsel olarak otoriter siyasetlere yatkınlıkları da işin cabası oldu.
* * *
Kısacası...
Şu anda “güç”ten bağımsız bir arınma duygusuyla, bir hesaplaşma arzusuyla, bir uzlaşma arayışıyla, bir barışma hevesiyle yürümüyor işler.
Daha çok “teslim alma / teslim olma” şeklinde yürüyor.
28 Şubat’ta çok çekmiş muhafazakârlar intikamlarının alındığı duygusuyla mutlular.
28 Şubat’a destek vermiş olanların önemli bir bölümü susuyor, bir bölümü alttan alıyor, bir bölümü ise suçu başkalarına atarak durumu kurtarmaya çalışıyorlar.
İçlerindeki temel duygu ise “bizim de vaktimiz gelecek” duygusu...
* * *
İşte bu nedenle bu süreç ortak bir heyecan, ortak bir arınma duygusu, ortak bir hesaplaşma özlemine dönüşmüyor.
Sadece muhafazakâr yürekler biraz olsun soğuyor, o kadar.

Mutlaka olmalı

DENEYİMLERİNDEN ve bazı Amerikan filmlerindeki repliklerden çıkardığım şöyle bir sonuç var:
Bir insanın mutlaka...
- İyi bir muhasebeci...
- İyi bir avukat...
- İyi bir doktor...
- İyi bir ilahiyatçı...
- İyi bir iç mimar...
- İyi bir aşçı...
- İyi bir turizmci...
- İyi bir bankacı...
Arkadaşı olmalı...
Hem de en yakın arkadaşları.

Kral ve soytarısı

BAZILARI soytarıları çok önemsiyorlar.
Diyorlar ki:
“Soytarılar krala hiç kimsenin söylemeyeceğini söylerler.”
* * *
Dün baktım, “Behzat Ç.”yi canlandıran oyuncu Erdal Beşikçioğlu da Radikal’e verdiği röportajda benzer bir kelam etmiş.
Tiyatronun ve tiyatrocuların önemini anlatırken diyor ki:
“Bir ülkenin soytarısı yoksa eğer o ülkenin kralı krallığı yönetemez. Ben konuşacağım ki o bilgilenecek. Ben sorgulayacağım ki o da kendini sorgulayacak.”
* * *
Ne kadar yanlış bir düşünce!
Soytarılar, hiçbir zaman eleştirinin ve sorgulamanın sembolü olamazlar.
Soytarılar krallara hiç kimsenin söyleyemeyeceği söyler gibi görünseler de mutlaka bir sınırları vardır. O sınırı da kralın eğlence anlayışı belirler.
Kralın eğlenmediği an, soytarının özgürlük sınırının bittiği andır.
Dolayısıyla...
Şu “kral ve soytarı” benzetmesi üzerinden eleştiri ve sorgulamanın gerekliliğine dair laflar üretmekten vazgeçilse iyi olur.

CHP’ye dini konulardaki tartışmalar için 10 öneri

- BİR: “Benim dedem de müftüydü” ya da “benim anneannem de başını örterdi” demekten vazgeçin. Karşı tarafla bu sahada yarışmanız mümkün değil.
- İKİ: “Ama benim kalbim temiz” tezine de pek bel bağlamayın. Dini tartışmalarda kalp temizliğinin bir argüman olarak ileri sürülmesi sadece alay konusu yapılır.
- ÜÇ: İslami terminolojiyi kullanma çabası içine girmeyin. Çünkü bu alanda vereceğiniz en küçük falso, karşı taraf tarafından “öğren de gel” muamelesine tabi tutulacaktır.
- DÖRT: Parti yönetimine “mızraklı” ya da “mızraksız” mutlaka “ilmihal” kitabı okumayı zorunlu hale getiriniz.
- BEŞ: Temel dini bilgiler konusunda birbirinize küçük sınavlar yapın: Mesela ayet ile hadis arasındaki farkı, mesela farz ile sünnet arasındaki farkı birbirinize sorun.
- ALTI: Bilmediğiniz dini konularda kulaktan duyma bilgilerle bir şeyler yapmaya çalışmak yerine “Blöfçünün Rehberi Din” kitabında anlatılan taktikleri uygulayın.
- YEDİ: Yaşar Nuri Öztürk, Zekeriya Beyaz gibi aykırı ilahiyatçılardan uzak durun. Çünkü onlar yüzünden yaklaşmak istediğiniz topluluktan daha da uzaklaşmış olursunuz.
- SEKİZ: “Selamünaleyküm” ve “aleykümselam” demekten kaçınmayın... Bir şey kaybetmezsiniz.
- DOKUZ: “Ben dine çok saygılıyımdır” demek yerine “Ben dinsel özgürlüklerin sonuna kadar kullanılmasından yanayım” deyin.
- ON: Dinde var olan değerleri benimseyerek dile getirmek için sabah akşam ibadet etmek gerekmez. Dini değerlerin vurgulanmasından kaçınmayın.

İdris Naim Şahin Tarafsız Bölge’ye

İDRİS Naim Şahin’i Tarafsız Bölge’de ağırlamak istiyorum.
“Ne kadar istiyorsun, göster bakalım” derse...
Takla atmam, oyun oynamam.
Ama istiyorum. Hem de çok istiyorum.
Kendim için mi?
Hayır.
Kendisi için...
* * *
İdris Naim Şahin kısa süre içinde bir imaj oluşturdu.
Sevimli bir imaj değil bu...
“Best of”larına bir bakın:
Hepsinde...
- Milliyetçi Cephe hükümetlerine mensup bakanların tarzını görürsünüz.
- “Biz komünistlerin nefes alışını bile takip ediyoruz” diyen Faruk Sükan’ı görürsünüz.
- 70’lerin sağcı siyasetçilerine özgü anlayışsızlıkları görürsünüz.
Bir tek “takla at” meselesinde bir komiklik arayışı var, ancak orada da sadece gülünç olabildi.
Diğerlerinin tümü sert, katı ve esprisiz...
Kendi partisinden bile mırın kırın seslerinin yükseldiğini düşünürsek imaj açısından kaybedeceği bir şey yok.
* * *
Bu tür durumlarda yapılacak en iyi şey ekrana çıkıp sorulara açık yüreklilikle cevap vermektir.
Çünkü...
Kaybedilecek bir şeyin kalmadığı yerde mutlaka kazanç olur

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız