Seçim öncesi kamusal alan abluka altına alınıyor
AKP hükümetine süper yetki veren kanun tasarının ayrıntıları beli oldu. 6 ay boyunca Meclis'in kanun çıkarma yetkisini isteyen AKP hükümeti, almak istediği yetki ile 20 ayrı kanunda değişiklik yapmayı amaçlıyor. Tasarının kanunlaşmasıyla 6 ay boyunca, memur, işçi ve sözleşmeli devlet memurları hakkında her türlü, "atama, tayin, terfi, nakil, görevlendirme, seçilme, yükselme, görevden alma" yetkisinin hükümete devredilmesi seçim sürecinde kamuda "sıkıyönetim" şeklinde değerlendirilirken, muhalefet partileri ise, "Bu diktatörlüğün ilanıdır, Başbakan başkan olma hayalini gerçekleştiriyor" sözleriyle sert tepki gösterdi.
"Süper yetki" diye tanımlanan ve AKP hükümetine 6 ay boyunca Meclis adına her türlü yasama faaliyetini yapması yetkisini veren kanun tasarısının ayrıntıları beli oldu. Dün Meclis Başkanlığı'na sunulan kanun teklifinin gerekçesinde, yapılacak olan seçimlere, Meclis'in tatile girecek olmasına ve önümüzdeki dönem yapılacak olan bütçe görüşmelerine dikkat çekilerek, bu nedenlerle "meclisin uzun süre yasama faaliyetini yeteri derecede" yürütemeyeceği belirtiliyor. Bu nedenle, "kamu hizmetlerinin düzenli, hızlı ve etkin bir biçimde yürütülmesi" adına TBMM'de görüşülmeye bekleyen kanun tasarılarının çıkarılması için, "kanun hükmünde kararname çıkarma yoluna başvurmanın kaçınılmaz" olduğu savunuluyor. Taslağın gerekçesinde, "Belirtilen nedenlerle ivedi olarak yapılması gereken bazı düzenlemelerin kanun hükmünde kararnameler çıkarılması yoluyla gerçekleştirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Tasarıyla kanun hükümde kararname çıkarma süresi altı ayla sınırlandırılmakta ve Anayasa Mahkemesi'nce belirlenen ölçütlere uygun olarak kısa bir süre içinde ve sınırlı konuda kanun hükmünde kararnameler çıkarılması öngörülmektedir" deniliyor.
Sivil çözüm ararken, güvenliği Bakanlık düzeyine çıkarıp kurumsallaştırıyor
Düzenlemenin ilk maddesinde "kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden düzenlenmesi" öngörülürken, bunun için "bakanlıkların birleştirilmesi veya kaldırılması, yeni bakanlıklar kurulması" amaçlanıyor. Bu açıdan da Kadın ve Aileden Sorumlu Bakanlık yerine, "Kadın ve Aile Bakanlığı" kurulacak. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu'ndan Sorumlu Devlet Bakanlığı yerine "Sosyal Yardımlar Bakanlığı" oluşturulacak. Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı, "Spor Bakanlığına" dönüştürülecek ve bağlı kuruluşları yeniden belirlenecek. Böylece devlet bakanlarının, aslen Başbakanlık'a bağlı olan ve bütçe harcamaları açısından Başbakanlık Müsteşarı'nın son sözü söylediği kuruluşlardan sorumlu olma dönemi bitecek. İlgili kurumlar, doğrudan "icracı" bakanlıklara bağlanacak ve bütçeleriyle ilgili her türlü tasarrufu da bu bakanlar yapacak. Ayrıca İçişleri Bakanlığının bölünerek, emniyet ve güvenliğin, "Kamu Düzeni ve Güvenliği Bakanlığına" devredilmesi amaçlanıyor. Böylece AKP "sivil çözüm" söylemlerine karşın, güvenlik algısını "bakanlık" düzeyine çıkararak bir üst seviyeye çıkaracak.
Sınırsız yetki, çalışanları korkuttu
Ayrıca kanun tasarısıyla başta 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu olmak üzere 190 sayılı Genel Kadro, 217 sayılı Devlet Personel Başkanlığını da ilgilendiren 20 değişik yasada değişiklik yapılması öngörülüyor. Ayrıca, "nakil, atama, görevlendirme, görevden alma, yer değiştirme (sürgün) seçilme, terfi, emekliye sevk etme" yetkisiyle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı TSK Personel Kanunu, 2914 sayılı YÖK Personel Kanunu'nda değişiklikler yapılabilecek. Hükümetin altı ay boyunca bu yetkiyi sınırsız olarak kullanmasına olanak tanınması seçim öncesi özellikle çalışan muhalif kesimleri tedirgin etti. Hükümetin kadrolaşma iddialarının yanı sıra, seçim sürecinde bu yetkinin kamu çalışanlarına karşı biz koz olarak kullanılacağı, AKP için çalışmaların görevden alma, sürgün vb şekilde cezalandırılacağı, AKP adına çalışanların da bu yetki ile ödüllendirileceği kaygısı taşınıyor.
CHP: Seçim öncesi bu tasarı ahlaki değildir
CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, tasarının kanuna, ahlaki değerlere aykırı olduğunu ve "AKP diktatörlüğünün ilanı" anlamına geldiğini belirterek, "Anayasa mahkemesinin bu konuda kararları var. Hükümet altı aylığına istiyor bu yetkiyi. Bu demokrasiyi bay pas etmektir meclisi bay pas etmektedir. Bu anayasa aykırıdır" dedi. "Hükümet diktatörlüğünü ilan etmeye çalışıyor" diyen Gök, "Kanuna da gerek yok meclise de gerek yok. 19 kanunda 19 ayrı bakanlıkta istediğimi yapmak istiyorum diyor. Bunun adı faşist diktatörlüktür. Bu asla kabul edilemez" şeklinde konuştu. Ayrıca yapılacak işlemlerin Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenmesi gerektiğini belirterek, son değişikliklerle Anayasa Mahkemesi'nin de denetim altına aldığını ima eden Gök, "Anayasa Mahkemesi'ne maddi imkanlar tanındıktan sonra, bu çalışmayı denetleyecek Anayasa Mahkemesi bu hale getirildikten sonra bu yetkiyi istemek ahlaki değildir" şeklinde konuştu. Ayrıca seçim öncesi böyle bir düzenleme yapmanın kaygı duyulacak bir şey olduğunun altını çizen Gök, "Bu yetkinin önemli bir kısmı personel rejimi ilgili. Devlette yapamadıkları kimi tasfiyeleri yapmak ve devlette tam kadrolaşma sağlamak, devleti AKP devleti, özel derin devleti yapmak çalışmasıdır" dedi.
BDP: Başbakan Erdoğan 6 aylığına Başkanlığını ilan ediyor
BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız da tasarıya sert tepki göstererek, bunun 12 Eylül rejimindeki Kenan Evren düzenlemelerinin devamı olduğunu söyledi. Tasarıyı "Başbakan'ın tek adam olma hayali"nin bir yansıması olarak değerlendiren Yıldız, "Kanun Hükmünde Kararnameler OHAL dönemlerinin yasalarıdır. 12 Eylül askeri darbesinden sonra Kenan Evren'e anayasaya kanuna gerek yok ben bu ülkeyi yönetirim anlayışı egemen olmuştu. KHK yürütmenin elini güçlendiren, parlamentoyu halkın iradesini devre dışında bırakan bir düzenlemedir. Dünyanın hiçbir yerinde bu şekilde meclisin yetkisini yürütmeye devreden bir uygulama örneği yoktur.
Seçim öncesine denk gelmiş olmasının birden çok nedeni var. Ekonomik açıdan belirli kolaylıkları sağlamak yani rüşvet rant dağıtmak, Meclis'i devre dışı bırakarak, bürokrasiyi ve güvenlik güçlerini kullanmak amaçlıdır" dedi. Parlamenter sistemlerdeki kuvvetler ayrılığına dikkat çeken Yıldız, bu düzenleme ile yetkinin tek elde toplanmasının amaçlandığını hatırlatarak, mevcut durumda bile parlamentonun çok işlevsel olmadığını el kaldırıp indiren bir kuruma indirgendiğini söyledi. "Bu uygulama parlamentonun fiili olarak dışlandığı durumun yasal koşulları hazırlanıyor" diyen Yıldız, "Her şeyi biz yaparız, biz ederiz, her şey bizim elimizde. Başbakan başkanlık sistemi derken ön gördüğü model buydu. Bütün yetkinin elinde olduğu bir sistem ön görüyordu. Seçim bahane edilerek bu erkene alınmış görünüyor.
Öte yandan yükselen Kürt muhalefetini Sivil itaatsizlik eylemlerini kendi denetimiyle bastırmak istiyor" dedi. "Bu uygulama ile Başbakan 6 aylığına kendisini Başkan ilan etmiş oluyor" diyen Yıldız, şöyle sürdürdü: "Yargıya da ele geçirdiler zaten. Cılızda olsa parlamentoda BDP'nin muhalefeti vardı. Bu süreçte parlamentonun devre dışı kaldığı bir uygulama söz konusudur. 6 ay içinde olağanüstü ne var. Seçime gidiyoruz işte. Seçimlere yaklaşıldığı zaman seçimlerden 3 ay önce 3 bakanlık istifa ediyor, hukuk devletinde önemli kurumların bakanlıkların hükümetin elinde olmamasıdır. Bu demokratik hukuk devletiyle açıklanabilecek bir olgu değildir. Tamamıyla otoriter rejimin ve Başbakan Erdoğan'ın milli şef olma, tek adam olma hayalidir. İsmet Paşa'da, Mustafa Kemal'de olmayan yetkileri Başbakan istiyor şimdi."
|