CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, “İstanbul’un rant haritası”nı açıklayarak kentsel dönüşümden 50 milyar dolar rant elde edileceğini duyurdu.
Bu korkunç bir rakam.
Gürsel, cami, mezarlık alanı, yeşil alan ve mezarlıkların da rant çılgınlığına kurban gittiğini belirtmiş.
Şehircilik kurallarının hiçe sayıldığı, gelecek vizyonu ekonomik büyümeye endeksli hırsın kurbanıyız.
Ne var ki tek sorumlu iktidar partisi değil... Şişli, Kadıköy, Büyükçekmece, Ataşehir, Maltepe, Sarıyer, Kartal gibi AKP’li olmayan belediyeler de İstanbul’un rant oyunlarında hiç masum değiller.
Fark, 90’lı yıllardan beri süren orantısız yapılaşmanın, 2000’li yılların başında boyut atlaması. Alan azaldıkça, emlak değerlendikçe “ultra rant” planlarının yapılması.
Bu durumda kusura bakmayın, hiçbir belediye kendini “yeşil alanların talanı”nından soyutlayamaz!
Ormanlar kemiriliyor
Üçüncü köprünün lafı bile şehrin kuzeyini büyük bir rant furyasının kucağına bıraktı... Şimdiden canım ormanlar kemiriliyor! Uzun yıllardır İstanbul’un ormanlarında dağ bisikletine binen bir okurumun yazdıkları, küçük fakat hayati bir örnek...
Belgrad Ormanı, Polonezköy, Aydos Ormanı’nda “Patikacı” bisiklet grubuyla pedal çeviren Lami Bertan Tokuzlu, son yıllarda kullandıkları patikaların yok edildiğine şahit olduklarını anlatıyor:
- Patikalarda önce eli baltalı veya elektrikli testereleri işçiler türüyor. Sonra da greyderler ile karşılaşıyoruz. Son aşama ise asfalt makineleri... Önceleri sık sık ziyeret ettiğimiz Yakacık’taki Aydos Ormanı’na artık gidemiyoruz.
-Patikaların tamamına yakını, inşaatı yapanların tarifiyle, “mis gibi” (!) asfalt oldu. Polonezköy’de patikada karşılaştığımız eli baltalı işçilere ne yaptıklarını sorduğumuzda “sizler için patikaları genişletiyoruz. Şimdi bir de greyder sokacağım bak ne güzel olacak” cevabını alıyoruz.
Devlet verdi!
Patika grubu, geçen hafta sonu Belgrad Ormanı’ndan Gümüşdere Köyü’ne inen patikanın yok edildiğine şahit olmuş. 10-15 civarında elektrikli testereyle ağaçların bir kısmı kökünden kesilmiş, patika adeta bir köy yoluna dönüşmüş...
Kesimi yapan işçileri uyardıklarında aldıkları cevap, “Burayı bize devlet verdi” olmuş.
Devlet mi verdi? Kime verdi? Nasıl verdi? Orman, hepimizin değil mi?
Tek umudum, Patika grubu gibi sivil inisiyatiflerin yapılan talanı gündeme getirmesi.
Haricinde, her yeri “mis gibi” asfalt yapma zihniyetine terk edilmiş vaziyetteyiz.
ERDAL ÖZ ÖDÜLÜ İÇİN AÇIKLAMA
Erdal Öz edebiyat ödülüne ve seçici kurula dair bazı sorularımı Can Öz yanıtladı.
ÖDÜL NEYE GÖRE VERİLİYOR: Son 3 yıl içerisinde öykü, deneme, şiir veya roman türlerinden herhangi birinde, en az 1 eser yayınlamış yaşayan bir yazara, yalnızca eserlerin niteliğine bakılarak ödül veriliyor. Siyasi görüş, etkinlik, demeçlerindeki tavır değerlendirmeyi etkilemiyor.
NEDEN ESERE DEĞİL DE YAZARA VERİLİYOR: Çünkü son yıl içerisinde yazılmış eserleri birbiriyle yarıştırmak, yıllar içerisinde tutarsız sonuçlar ortaya çıkmasına yol açabiliyor. 2012’de 1 oyla seçilememiş eser, daha sonra gelen 4 yıl boyunca çıkan tüm diğer eserlerden daha nitelikli olabilir. Ama bu durumda 2012’de seçilemeyen yazar gümbürtüye gidecektir. Bunu istemiyoruz.
NEDEN POPÜLER VE ÇOK BASILAN YAZARLARA VERİLİYOR: Bu doğru değil. 5 sene içerisinde ödül alan yazarlardan üç tanesi: Gülten Akın, Nurdan Gürbilek, Şavkar Altınel seyrek baskı yapan yazarlar. Eserin niteliğine göre ödül verirken kitapların baskı sayısı asla belirleyici değil.
ADAYLAR NASIL BELİRLENİYOR: Her seçici kurul üyesi, en fazla 3 kişi olmak üzere, adaylarını ödül yazmanına iletir. Bu adayların listesi, tüm üyelere gönderilir. 3 ay sonra seçici kurul toplanıp 2 aşamalı oylamayla ödülü kazananı belirler. Bu toplantının ahlaken doğru olmadığına asla katılmıyorum. Seçimi, seçici kurul kendisi yapıyor.
Seçici kurul, aileden ve yayınevinden bağımsız olarak kendini sürekli yeniliyor ve kararlarını veriyor. Dolayısıyla, bu kuruldaki kişilerin edebi görüşleri ve kültürleri, adayların belirlenmesini sağlıyor. Ayrıca başvuru kabul edilmiyor. Ödül toplantısı yapılana kadar kimse o listelerde olduğundan haberdar da olmuyor
|