Kamuoyu algısını yönetme/yönlendirmenin en yaygın araçları olan televizyonlar, gazeteler ve sosyal medya ağlarının üç gündür sergilediği performanstan sonra söylenebilecek başka birşey yok bana kalırsa:
Görev başarıyla tamamlanmıştır!
“28 Şubat operasyonu”nun başladığı an itibarıyla;
- Suriye ile savaşa dahi girsek ne gam...
- “Şerefsiz”in kim olduğu anlaşılmış, meydanlarda aylarca muhalefetin suratına tükürük saçanlar eşsiz bir pişkinlikle tükürdüğünü yalamış kimin umurunda...
Yeniçağ’ın dünkü sürmanşetinde adını koyduğu gibi, “ben yaptım oldu” umarsızlığıyla devletin çivisi çıkarılmış, millet un ufak edilmiş, ülke fokur fokur kaynayan kazana atılmış; egemen medyadan bir Allah’ın kulu bu saatten sonra “hop bir dakika, ne oluyor orada” diye sorar mı sanıyorsunuz?
Şimdi “bir kısım medya” yetmez ama o da, yetmez ama bu da diye bir dönemin kanaat önderlerinin, siyasilerinin, bürokratlarının, askerlerinin adlarına çarpılar koymakla meşgul...
Öteki “bir kısım medya” da, “başımıza taş yağıyor bakalım bana dokunacak mı yoksa sıyıracak mı” sancısıyla, bir gözü plazasının giriş kapısında, öteki gözü “acil durum çıkışı”nda “arpacı kumrusu” ikliminde beklemede...
Koyun can, kasap et derdinde, milletten kime ne!
Emperyalizmin savaşına hayır
Irak, Sudan, Mısır, Libya..Suriye... derken sıranın bize gelmesi için, işbirlikçi tetikçilerin birer elleri tetikte diğer elleri duada!..
Irak işgalinde, Amerikan askerlerinin sağ-salim ülkelerine dönmesi için edilen dua, iddiamıza bir delil!.. Ne var ki; iddiamızın tek delili sadece bu dua da değil!.. Öncesi var!..
Kurtuluş yıllarında mütareke basının Ali Kemal’leri, Refiğ Cevat’ları; Sait Molla’ları; Mustafa Sabri Efendi’leri, Mehmet Asım’ları da benzer görüntüleri, bugün ki liboş-dönek-yandaşlar kadar açık sergilemişlerdi tavırlarını.
(...)
Halk; ölülerden, ululardan mezarlardan, sakalı şeriften dualardan medet umarken; emperyalizm, din kardeşlerinin katli için ön açmaya-destek olmaya-sözde diktatörleri devirmek adına insanlık dışı mezalimliklere top-tüfek ve nifak ulaştırmaya devam eder!..
Din adına, dindarlar, kendi dindaşlarının katlini emperyalizmin sağladığı silahlarla gerçekleştirmekte beis görmedikleri gibi; her öldürüleni kendi zafer hanelerinde birer artı olarak görürler.
En büyük korkumuz bu!.. Bu nedenle karşı çıkıyoruz, emperyalizm destekli kardeş kavgasına!.. Suriye’den sonra sıranın bize geleceğinden korkuyoruz... Kaygımız bu!...
Savaşları kimlerin, niçin istediği, kimlere yaradığı artık bilinmeli!..
Uyanmak, uyutulmaya tepkinin ilk adımıdır!.. Uyarmak da yurtseverliğin!..
Mehmet Halil Arık / Emekli Eğitimci Denizli
|