Sanırsınız Erdoğan sadece Türkiye'nin değil, aynı zamanda Suriye'nin de Başbakanı. Adamlar kendi ormanlarını ateşe verdiler. Derdi, bizim Başbakan'a düştü.
Hemen söndürmek için Türk Hava Kurumu'nun uçaklarını gönderdi. Onlar da Beşar Esad engeline takıldı. Bizim Başbakan çırpınırken, Suriye Diktatörü, kendi ormanlarının yanıp yok olmasını seyretti!
Şimdi, baştan alalım...
Önceki akşam, Suriye'nin sınırımıza yakın bölümünde orman yangını çıktı. Olay Başbakan'a intikal etti. Erdoğan da Çin'den müdahale edip \'Hemen harekete geçin, yardım edin\' talimatını verdi. Orman Genel Müdürlüğü yetkilileri, bunun üzerine THK'nu aradılar. Başkan Osman Yıldırım \'Hemen\' dedi:
-Uçaklarımız Türkiye'nin hizmetinde.
THK'na ait iki adet yangın söndürme uçağı, dün sabaha doğru havalandı. Bu arada Dışişleri Bakanlığı ile temasa geçildi. Ancak, Suriye'den ses çıkmadı. Beşar Esad, Türk uçaklarının yangına müdahale etmesine izin vermedi.
Daha sonra gelen bilgiler, Suriye'nin kendi ormanlarını bilinçli olarak yaktığını gösterdi!
Niye mi?
Çünkü, yangının çıktığı bölge, Esad zulmünden kaçanların Türkiye'ye geçiş yaptıkları nokta. İnanılır gibi değil, ama Suriye yönetimi, Türkiye'ye geçişleri önlemek için kendi ormanlarını ateşe verdi.
Türkiye, yardım etmek için çırpınırken, Beşar Esat hem kendi ormanlarının yanmasını, hem de bölgedeki mayınların patlamasını Neron misali seyretti.
Diktatör, sadece muhalifleri katletmekle kalmadı. Aynı zamanda ülkesini de ateşe verdi!
* * *
Bu arada Dışişleri Bakanlığı ile THK yetkileri arasında telefon trafiği devam etti. Her türlü ihtimal göz önüne alındı. \'Belki rüzgârın seyri değişebilir, yangın bize de sıçrayabilir\' düşüncesi ile iki adet yangın söndürme uçağının bir süre Adana'da konuşlanması kararlaştırıldı. Böylece, Suriye yönetiminin yeni bir çılgınlık yapmasına karşı da tedbir alınmış oldu.
Türkiye tarafında bu gelişmeler yaşanırken, sınırımızın hemen yanı başındaki yangın devam etti...
Esad Yönetimi, öylesine pervasızca davrandı ki... Türkiye'ye ve bütün dünyaya adeta \'Ormanlar benim, istediğim gibi yakarım\' mesajını verdi. Oysa, daha akıllı davranabilirdi. Maksat hasıl olduktan ve istenilen bölge yandıktan sonra, göstermelik de olsa Türkiye'den yardım isteyebilirdi. Üstelik, bunun bir bedeli de yoktu. THK uçakları, daha önce İsrail'de olduğu gibi, yanan bölgeye ücretsiz olarak müdahaleye hazırdı.
Beşar Esad, bunu bile yapmadı!
* * *
Sınırımızda yaşanan bu olay, çarpıcı bir gerçeği yeniden gözler önüne serdi...
Birkaç gün önce yine bu köşede yazmıştım.
THK gibi bir dev varken, Orman Genel Müdürlüğü'nün yangın söndürme ihalesini, elinde uçak olmayan ve yeterliliği tartışmalı bir başka firmaya verdiğini ortaya koymuştum.
Genel Müdürlük de \'ama daha düşük fiyat verdiler\' gerekçesinin ardına sığınarak, alınan kararı savunmuştu.
Oysa, o ihale 1 Haziran-30 Eylül tarihleri arasındaki 4 ayı kapsıyordu.
Bu da, ihaleyi kazanan firmadan anılan tarihlerin dışında hizmet alınamaması anlamına geliyor. Dün ise, takvimler 10 Nisan'ı gösteriyordu.
Buna rağmen, THK uçakları anında havalandı. Suriye sınırındaki yangına ücretsiz olarak müdahale etmek için harekete geçti.
Şimdi, başta Orman Genel Müdürlüğü yetkilileri olmak üzere bütün kamuoyuna soruyorum:
-Hangisi daha güvenli? Hangisi daha ucuza geliyor? En önemlisi de hangisi Türkiye'ye yakışıyor?
Demek ki...
Başta Orman Genel Müdürlüğü olmak üzere herkes, bu yaşananlardan ders almak zorunda. Apaçık ortada: Türkiye'nin 12 ay ve 24 saat hizmet verecek bir yangın söndürme filosuna ihtiyacı var. THK da bu donanıma sahip.
Şimdi kimse kusura bakmasın, kimse darılmasın, ama THK gibi milli bir kuruluşumuz dururken, Türkiye'nin sonucu meçhul arayışlar içine girmesinin
hiçbir izahı yok ve olamaz da!
|