CHP kendini aşabilecek mi?

09 Nisan 2012 Pazartesi, 17:09

Zafer Opsar /Bursaport

Tüzüğün daha demokratik şekle sokulmasının ardından başlayan CHP kongreleri partide yeni bir heyecan dalgası yaratmış görünüyor. Eskiden, genellikle tek adaylı, kısır tartışma ve kavgalarla geçen ilçe kongrelerinin yerini çok adaylı, dışa dönük muhalefeti benimseyen kongreler almaya başladı.

CHP yeniden, Genel Merkez’in ağırlığını koyduğu kongreler yerine delegenin inisiyatifini kullandığı kongreler yapmaya başladı.

Cumartesi günü Kestel’le başlayan CHP ilçe kongreleri partinin uzun yıllar süren ataletten kurtulmaya çalıştığının işareti. Bunda kuşkusuz tüzüğün değişmesi ve 10 yılı bulan AKP iktidarının uygulamaları önemli etken.

“Küçük olsun benim olsun” anlayışının yerini, “Çok olsun hepimizin olsun” anlayışına terk ettiğine ilişkin ipuçları hayli fazla.

Bunu dün yapılan Osmangazi Kongresi’nde görmek mümkündü.

Yıllardır partiye adım atamayan, üyeliğe kabul edilmeyen eski CHP'lilerin tek tek kürsüye çıkarak seslerini duyurmaları, ülke sorunlarına ilişkin görüşlerini ortaya koymaları parti adına umut verici işaretler.

Konuşmalar CHP’de yıllardır nasıl bir yönetim anlayışının egemen olduğunu gözler önüne sermesi bakımından önemliydi.

Kürsüden heyecanla konuşan bir delege, “Ben Diyarbakırlıyım. ‘Bunlar Kürt, bölücü ‘ diyorlar. CHP’de böyle bir anlayış olabilir mi?” diyerek isyan ediyordu.

Yaklaşık 3 yıl önce partiye üye olabildiğini söyleyen Lütfü Kırayoğlu da, partide hesaplaşılması gereken çok şey olduğunu söylüyor, Pir Sultan Dernekleri Başkanı da yıllardır CHP’de politika yapmayı özlediğini heyecanlı cümlelerle dile getiriyordu.

Salonda CHP'de politika yapmak isteyen yeni yüzleri görmek de mümkündü.

Partiye soğuk bakan, uzaktan izlemeyi yeğleyen birçok vatandaş aktif politika için oradaydı.

Taban sola açılmayı ciddi bir muhalefet ortaya koymayı istiyor ancak bu partinin üst yönetimine ne kadar yansır, ne kadar başarılır zaman gösterecek.

Ancak daha demokratik hale getirilen tüzüğün sürecin önündeki engelleri kaldırarak tabanın önünü açtığına kuşku yok.

Ayrıca Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun Genel Merkez olarak herhangi bir adayı desteklemelerinin sözkonusu olmadığını belirtmesi de kongrelerin demokratik bir yarışa sahne olmasına olanak veriyor.

Küçük otel lobilerine ve düğün salonlarına sıkışıp kalan CHP’nin Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde kongre yapması da kayda değer bir başka gelişme.

Lokomotif özelliği taşıyan Osmangazi ilçesinin büyük salonda coşkulu bir kongre yapması da CHP adına olumlu bir adım.

Kongreyi yöneten Yerel Yönetimlerden Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın’ın performansı da dikkate değerdi.

Salonda zaman zaman yaşanan gerilimi yerinde müdahaleleriyle dindirmesini bildi. Osmangazi İlçe Başkanı Yücel Akgün’ü faaliyet raporu üzerindeki eleştirileri yanıtlarken kullandığı üslup nedeniyle iki kez uyarma gereği duydu.

İsmet Karaca’nın demokratik bir yarış sonunda ilçe başkanı seçilmesiyle bir süre kapısı kilitli kalan, bir süredir de atamayla gelen Yücel Akgün’ün başında olduğu Osmangazi ilçesi bakalım nasıl bir performans sergileyecek.

Karaca’nın önündeki en önemli hedef, üye sayısının artırılması, geniş toplum kesimleriyle temas ve yerel seçimler.

Karaca'nın il delege listesinde geçen yıl milletvekili aday adayı olan Gökkuşağı Derneği Başkanı transseksüel Öykü Özen'e de yer vermesi geniş kesimlere açılmayı hedefleyen CHP adına önemli bir gelişme.

Kongrelere milletvekilleri de yakın ilgi gösteriyor. Aynı günde ve yakın saatlerde yapılan kongrelere yetişmek için koşturan milletvekilleri tabana seslenme fırsatı buluyor.

Kongreler demokratik yarışa sahne olurken, aynı günde iki kongre yapılması eleştirilere de hedef oluyor.

Nitekim CHP’ye geçen yıl katılan, taban siyasetinin önemli ismi Milletvekili Turhan Tayan bu eleştirilerini hiç çekinmeden Kestel kongresinde dile getirdi.

İl Başkanı Gürhan Akdoğan’ın kongre takvimini aynı günlere sıkıştırmasına ve Genel Merkez’in de bunu onaylamasına tepkiliydi.

“Amacınız ne, partiyi büyütmek mi, küçültmek mi” diyerek tepkisini ortaya koyan Tayan’a Gürsu kongresinde tüzük hükmünü hatırlatarak kısa bir yanıt veren Akdoğan’ın nasıl bir tavır göstereceği merak ediliyor.