Gürültülü Ama Suskun CHP…

09 Nisan 2012 Pazartesi, 17:03

ADD /Lütfü Kırayoğlu

“Hem gürültü, hem de suskunluk nasıl olur?” demeyin.

Sessiz CHP demedim. CHP’de bir gürültü var. Bir kargaşa…

Bazı tartışma ve eleştiriler var. Ama yapılan tartışma ve eleştiriler parti organlarında olmadığı için hedefine ulaşmıyor. Sonuç alıcı olmuyor.

“AKP iktidarının yarattığı bunca sorun varken yine CHP’yi tartışmanın sırası mı?” demeyin. AKP ve benzeri biat kültürünün egemen olduğu partilerde bu tartışmaları göremezsiniz. Bu tartışmaların o partilerde olmaması asla oralarda işlerin demokratik yürüdüğü anlamına gelmiyor.

Sadece tartışma olamayacağını gösteriyor.

CHP’de tartışmaların varlığı demokrasinin varlığının göstergesi değil. Olsa olsa demokrasi arayışı diyebiliriz.

Bir tartışmadan ziyade, her kafadan çıkan seslerin karmaşası, yani kakafoni gözlüyoruz. Üstelik tartışma parti organları içinde yapılmadığı için parti disiplini ile de bağdaşmıyor.

Başka ortamlarda, üçlü beşli sohbetlerde uluorta yapılan eleştiriler, parti organlarında yapılmadığı için bu kez parti organlarında dedikodu ve belden aşağı vurmalar, ardından yükselen tansiyon ve kavgalar hatta yumruklaşmalar görülüyor.

Bu durumun nedeni ise partililerin parti disiplinine uymamaları ya da karakter bozukluğu gibi kavramlarla açıklanacak şeyler değil. Hemen hepsi de iyi niyetli ve mücadeleci insanlar.

Tüm siyasi partilere egemen olan lider sultası CHP’ye de egemen. Başka ortamlarda uluorta yapılan eleştiriler en yetkili organlarda yapılamıyor. Üyelere bir korku sinmiş.

Adaylıkların merkez yoklamasıyla belirlendiği örgütlerde gelecekteki olası adaylıklarını düşünenler de esasa ilişkin tek cümle söylemiyor.

En ileri giden bile “Gözlerime bak, ne dediğimi anlarsın” ya da “Sen benim bu konularda ne düşündüğümü biliyorsun” diyor. Ama ne düşündüğünü parti organlarında, parti “büyükleri” arasında asla söylemiyor.

Çok iyi biliyorlar ki bu hatayı yapanların üstü kalın bir şekilde çiziliyor. Bu durum üyelerin eleştirilerini sınırladığı gibi parti disiplinini çiğnemelerine de yol açıyor. Sonuçta biriken gerginlik kişisel ve bel altı vuruşlarla kavgalara kadar varabiliyor.

Bu tespitleri, sürmekte olan CHP ilçe kongreleri nedeniyle gözlemlerimizden çıkartabiliyoruz. Örgütlerin en üst organları Genel Kurullar önünde dişe dokunur bir eleştiri yok…

CHP’nin önüne “Y” harfi konduktan sonra örgütte yaşanan rahatsızlık ve yaşanan tartışmalar parti üst yönetimine iletilemiyor. Kanallar doğru çalışmıyor.

Partinin 90 yıldır sürdürdüğü temel politikalara, yapılan saldırıların Mustafa Kemal Atatürk’e saldırıya kadar tırmandırılmasına varan densizlikler üyelerde büyük üzüntü yaratıyor. Sürmekte olan kongreleri izlemek üzere Ankara’dan gelen parti yöneticileri önünde kaygılar dile getirilemediği için örgütün tepkisi öğrenilemiyor.

Tepki vermesi gereken kişilere bu tepkisini ulaştıramayan üye ve delegeler, birbirleri ile uğraşırken Ankara’dan gelen yöneticiler durum saptaması yapmak ve söylemlerini gözden geçirmek yerine kendi aralarında didişen üyeleri bir güzel fırçalayıp gidiyorlar.

CHP örgütünün esas gereksinimi CHP’de süren, partiyi köklerinden koparma politikalarına karşı sistemli, örgütlü ve derli toplu tepkileri cesaretle ortaya koymaktır.

Genel Merkezden kongreleri izlemek için gelenlere düşen görev ise tabandaki bu didişmeyi doğru analiz etmek, nedenlerini araştırmak, henüz kendilerine ulaşmayan, ama içten içe kabarmakta olan eleştirileri doğru okumaktır.

İşte bu ortam CHP içerisinde gürültülü bir suskunluk olarak yansımaktadır.

CHP’deki bu suskunluk, sadece CHP’yi ve CHP’lileri ilgilendirmiyor. Sağlıksız bir CHP başta iktidar partisi olmak üzere diğer muhalefet partilerini sevindirebilir. Türkiye Cumhuriyeti yaşam savaşı vermekte iken CHP’deki bu gürültülü suskunluk bu topraklarda yaşayan herkese zarar verecektir.

CHP’nin baraj altında kalarak TBMM dışı kaldığı 1999 seçimleri ve sonrasında yaşananlar, bugünkü Türkiye tablosunun yaratılmasındaki önemli etkenler arasındadır.

“Şimdi CHP zamanı” demekle işler yürümüyor. Başta CHP üyeleri olmak üzere, Türk halkının ezici çoğunluğunda heyecan yaratmayan bir CHP Ancak CIA İstasyon Şefi Graham Fuller’i heyecanlandırabilir.

“Şimdi CHP zamanı” demek yetmez. Atatürk’e saldırıların CHP içinden çıkmaya başladığı bir CHP ile, olası bir CHP iktidarı hayalleri kuramazsınız. Böyle bir iktidar CHP iktidarı olmayacaktır.

Şimdi Atatürk Zamanı…