Türkiye tarihinde ilk kez \'başarılmış bir darbe\' yargılanıyor. 12 Eylül yargılamalarına kadar, darbe teşebbüsleri ve darbe hazırlıkları içine giren cuntacılar sivil mahkemeler önüne geliyordu. Şimdi, gerçek darbe yargılaması başladı. Önce, \'başarılı olmuş darbe\' kavramına açıklık getirelim. Başarılı darbe, egemenliği milletin elinden alıp, idareye el koymak manasındadır.
27 Mayıs darbesi Albaylar tarafından yapılmış, İzmir'de köşesine çekilmiş bir Orgeneral Cemal Gürsel'in apar topar başa geçirmek zorunda kalınması ile başarılı olmuş bir darbedir.
12 Eylül de başarılı olmuş bir darbedir. Bu darbenin 2 ismi şimdi yargılanmaktadır.
Başarılı olamayan darbelerden 21/22 Şubat darbesi başında olan Albay Talat Aydemir asılmıştır.
28 Şubat post-modern darbesinde, Ordu idareye el koyamamış, perde arkasından sivil iktidarları idare etme yolunu bulmuştur. Yakında sivil mahkeme önüne getirilme hazırlıkları son aşamasına gelmiştir.
Başarılı olamayan 27 Nisan EMuhtırasını \'ben yazdım\' diye açıklama yapmak zorunda kalan emekli orgeneral Yaşar Büyükanıt, mercek altındadır. \'Başarılı olamayan\' darbe teşebbüsleri Ayışığı, Yakamoz ve Balyoz'un yüksek dereceli subayları, sivil mahkemeler önündedir.
35. MADDE
TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. Maddesi'nde orduya verilen \'Cumhuriyet'i kollama ve koruma görevi\' tam 77 yıldır yürürlükte bulunuyor. 35. madde şu hükmü taşıyor: \'Silahlı Kuvvetler'in vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumaktır.\'
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat'ın gerekçesi: 35. Madde oldu. Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya, savunmalarında 35. maddeyi dayanak aldılar.
Darbede başarılı olmuş, \'beşi bir yerde\' olarak siyasi tarihimize geçen, Genelkurmay ve 4 kuvvet komutanlarından hayatta kalan ikisinin sanık sandalyesine oturtulması, TSK İç Hizmet Kanunu'nun her darbe ve müdahaleye yasal dayanak olarak gösterilen 35. Maddesi'nin \'yok hükmünde\' olduğunun ilanıdır. Darbe davasının açıldığı andan itibaren, artık Türkiye'de başarılı olan darbecilere de hesap sorulacağı içtihadı yürürlüğe girmiştir. 35. madde, artık askeri darbeye motive edemeyecek demektir.
Resmen iptal edilmesi için bir açıklama yeterdir. Bunun yerine, \'Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamak görevi TBMM'nindir\' milli antının devreye girmesinin zamanı gelmiştir.
SAĞLAM DEMOKRASİ
Türkiye'de bir süreden beri, darbelerin dayandığı 35.
Madde'nin iptal edilmesi, Genelkurmay Başkanlığı'nın milli savunma bakanlığına bağlanması konusu birer hassas konu olarak değerlendiriliyordu.
Genelkurmay Başkanlığı, 1949'da çıkarılan bir kânunla doğrudan doğruya Millî Savunma Bakanlığı'na bağlanmış, 1961 Anayasası yürürlüğe girinceye kadar bu bakanlığa bağlı olarak çalışmıştır.
Yani, 27 Mayıs darbesini yapanlar tarafından, Genelkurmay Başkanlığı Başbakan'a bağlı konuma getirilmişti.
Türkiye demokrasiye 1950 yılında geçti. 62 yıllık bir tecrübeye sahibiz. Bu tecrübe, Türkiye'nin demokrasi ruhunu kavradığını, sevdiğini, bu ruhla yeni kuşaklar yetişmesini sağlayan tecrübedir.
Darbecilerin yargılanması, başarılı olanların da yargılanması, sivil idarenin er geç hesap sorabilmesi, Türk demokrasisinin darbeler dönemini kapattığının bir simgesidir.
Yeni anayasa bağlamında, Genelkurmay Başkanlığı'nın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması da mümkün olacaktır.
MİLLİ GÜVENLİK KURULU
Milli Güvenlik Kurulu, 12 Eylül darbesi sonrasında kabul edilen 1982 Anayasası ile yeni özellikler kazanmıştı.
Son dönemlere kadar, adeta hükümetin ve TBMM'nin üstünde bulunuyormuş gibi faaliyetler içinde olmuştu. 28 Şubat post-modern darbesini, bizzat bu kurul aracılığıyla askerler yürütmüştü.
Başbakan Erdoğan'ın yaptığı hamleler ile kurul başkanlığı önce sivillerin kontrolüne girdi, sonra kurul \'yönlendiren pozisyondan danışma noktasına\' çekildi.
Türkiye bir şey kaybetti mi?
Hayır. Sivil idarenin gücünü ortaya koyması, demokratik bir gelişmeydi.
Demokratik yapıyı kazandığımız bu yeni ruh geleceğe taşıyacaktır. Bu bakımdan, Genelkurmay Başkanlığı'nın Milli Savunma Bakanlığı'na değer kaybına yol açmaz.
Genelkurmay'ın milletimizin gönlündeki yeri, en sevilen kurum olarak TSK'nın varlığı, Türk Ordusu'nun kazandığı en büyük mevkidir. \'Güçlü Türkiye, güçlü orduyu\' yüreğinde yaşatacaktır.
Güçlü ordu, Yeni Türkiye'nin en sağlam temelini üzerinde taşıyacaktır.
SONUÇ: Demokrat Türkiye'de 35. Madde'ye, darbeleri teşvik eden yapılara artık yer yoktur. Türkiye'nin geleceğine milletimiz sandıklara sahip çıkarak, demokrasiye aşık çocuklar yetiştirerek hayat verecektir
|