İKİ hesap var. Biri Tayyip Erdoğan’a ait, diğeri Abdullah Gül’e. İki hesap, ama tek hedef var: Cumhurbaşkanlığı. İşte, hesaplar şimdi sanki biraz karışıyor.
Erdoğan’ın hesabı, 2014’te Cumhurbaşkanı olmak. Bunu sağlamak üzere AKP Meclis’te bir yasa kabul ediyor. Cumhurbaşkanlığı süresini Gül için yedi yıl olarak belirliyor. Ayrıca üzerine basa basa eklediği bir madde ile “Gül’ün bir daha seçilmesini” önlüyor.
Bu yasa karşısında Gül’ün yapacak bir şeyi yok. O anketlerde “kimi Cumhurbaşkanı görmek istersiniz” sorusu karşılığında birinci çıkıyor. Ama, eli kolu bağlı.
Gül’ün imdadına CHP yetişiyor. Yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’nde dava açıyor. Mahkeme yasanın iptalini geri çevirirse, Erdoğan için sorun yok. Gül 2014’e kadar Çankaya’da, 2014’de Erdoğan halkın seçeceği Cumhurbaşkanlığı için aday.
Ama eğer, mahkeme yasayı iptal ederse, yeni siyasal denklemlere hazır olun. Öncelikle, Ağustos’ta Cumhurbaşkanı seçmek için sandığa gitmeye.
HAK VE DENGE
Yasa iptal edilirse, Gül’ün yeniden aday olma hakkı doğuyor. Soru şu. Gül, Erdoğan’a rağmen aday olur mu? İkisinin birden adaylığı, memleketin orta yerinde siyasal düello anlamı taşır ki, buna iki tarafın da yanaşacağını sanmıyorum.
Ancak, yasanın iptalinden sonra, daha masaya oturmadan, Abdullah Gül 2007’de yaptığı gibi, acilen adaylığını açıklayabilir. Erdoğan’a rağmen. Çünkü, Gül Cumhurbaşkanı olarak kendisinin ülkede denge unsuru olduğuna inanıyor. Toplumu geren Erdoğan, toplumun gazını alan Gül. Buna inanıyor.
Böyle bir durumda Erdoğan açısından bir başka sorun var. AKP Tüzüğüne göre, Erdoğan ancak üç dönem milletvekili seçilebiliyor, dolayısıyla Başbakanlığı 2015’te sona eriyor. Yine de, tüzük engel değil. Tüzüğün ilgili maddesi beş dakikada değişir, olur biter. Buna karşılık, Erdoğan’ın çizilen karizmasını onarmak epey zaman ister. Üstelik, siyasetin dengeleri bütünüyle değişir.
İPTALİN SONUCU
Erdoğan açısından tam her şey yolunda gibi görünürken;
1- CHP çomak sokuyor, yasanın iptali için dava açıyor.
2- Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim
Kılıç çıkıyor, “siyaset yargıya müdahale etmesin, buna izin vermeyiz” diyor.
Ankara kulisleri aynı soruyla dalgalanıyor, “yasayı iptal etmeyin” baskısıyla, AKP yoksa Anayasa Mahkemesini sıkıştırıyor mu? Kılıç bu baskıyı mı kastediyor? Kılıç’tan sonra Erdoğan bir kaç kez yargıya baskıyı reddediyor, yok bir de kabul edecekti.
Buna karşılık, kamu oyundaki yaygın algı, iktidarın yargıya baskı yaptığı yolunda.
Garip örnekleri var.
Bu düelloda Gül’ün eli daha kuvvetli görünüyor. Anayasa Mahkemesi sanki Gül’e daha yakın. Yani, yasayı iptal edebilir ve Gül’ün önünü açabilir. Elbette bu iki olasılıktan biri.
Pek çok kez olduğu gibi, siyasetin kalbi yeniden Anayasa Mahkemesinde. Gül-Erdoğan düellosunda Haşim Kılıç üçüncü kılıç.
Beş kişi can pazarında herkes seyrediyor
TÜRKİYE dünyanın 17. büyük ekonomisi, inanmıyorum. Türkiye’de kişi başına gelir on bin doları aştı, inanmıyorum. Türkiye arka arkaya büyüme rekorları kırıyor, inanmıyorum.
Erzurum’da baraj göletine beş işçi düşüyor. Buz tutmuş göle düşen işçiler çığlık çığlığa iki saat boyunca can çekişiyor. Kıyıda can çekişmeyi izleyenler cep telefonları ile fotoğraflar çekiyor, onların sesini kayda alıyor ama, hiç kimse bir başka botla can çekişen işçilere yardıma gitmiyor. Devletin yardımı iki saat gecikiyor, iş işten geçiyor. Orası belli. Can çekişenleri izleyenler fotoğraf çekmek yerine, neden harekete geçmiyor?
Çadır yangınlarında çocukların öldüğü, tersanelerde işçilerin can verdiği, göçük altında kaldığı, ikide bir patlamalarda hayatların sona erdiği ülkede hangi 17. büyük ekonomi, hangi büyüme rekoru. İnsana ulaşmayan rekorlardan bana ne. Can çekişenlere yardımı düşünmeyen sosyal algı yoksa, o rekorlardan bana ne.
Darbeyle yüzleşmenin heyecanını yaşayan Türkiye, heyecana kapılmadan, rezil ihmallerle ne zaman yüzleşecek, bunu merak ediyorum.
|