Eğitim bir haktır. Fırsat eşitliğini gerekli kılar.
Çocuğun toplumsallaşması,
Aktif olarak çok kimlikli yurttaşların yetişmesi,
Demokrasinin işlemesi,
Ve dünyadaki dönüşümlerin anlaşılabilmesi için eğitim şarttır.
****
Eğitim ve öğrenimle çocuk önce bilgiye ulaşma yollarını, sonra bu bilgileri kullanma yöntemini öğrenir…
Deneyimle aktarılan, bilimselliği ile doğrulanan bilgilerle donanmış çocuk, yaşamında karşılaşacağı olayları aklında yargılama, çözümleme ve de karşı koyma inisiyatifine sahip olur.
****
Eğitimin “püf noktası,” insanın aklına güven duyulmasıdır.
İnsan için iyi olana yine o insan karar vermelidir...
Doğa ve toplumun karmaşık yapısını kavrayacak kapasitede olan insanın elde ettiği bilgileri, daha iyi bir dünyaya ulaşmakta kullanacağı bilinmelidir…
Çocuk bu anlayışla yetiştirilmelidir!..
İşte siyasi yönetimlerin korktuğu gerçek de buradadır!..
Kısaca;”Eğitim, aydınlanma,
Eğitim, siyasi yönetimleri izleme,
Eğitim, daha mutlu ve refah dolu yaşama hakkını savunma,
Çıkarlarını koruma,
Emeğine sahiplenme,
Sömürülmeye karşı çıkma,
Demokrasi, özgürlük, adalet ve eşitlik kavramlarıyla özdeşleşme,
Eğitim, muhalefet etme,
Kısaca, eğitim, “hak ve sorumluluklarını bilen yurttaş yetiştirmenin tek yolu ”demektir.
****
Böyle bir “eğitim arayışına” reform adı verilebilir.
Oysa bugün, Türkiye de yapılan reform değil intikam almaktır.
MEB Dinçer dürüstçe bu durumu itiraf etmektedir.
”Biz sadece yapısal değişiklik yaptık!”demektedir.
Sorulan sorulara “arkadaşlar bu konu üzerinde çalışacaklar! Ya da neden olmasın?.Mümkündür! “gibi kaçamak ve içerikten uzak cevaplar vermektedir.
Görülen o ki; Yasa sonrası neler yapılacağına dair ne AKP’nin ne de bakanlığın kafasında berraklaşmış henüz bir şey yok!..
****
AKP’nin asıl hedefi “İmam Hatip Okullarının” orta bölümlerini açmaktı!..
Ancak, işin başında AKP, İHL’nin ortaokullarının açmak istediğini halka açıkça söyleyememişti.
Bakanlar Kurulu tasarısıyla değil, eğitimci olmayan beş milletvekilinin teklifiyle bu amorf yasanın Meclise taşınmasının nedeni de bu halk korkusu, halkın Cumhuriyetin temel ilkelerine olan duyarlılığıydı!..
Açıkça ve de cesaretle gerçek talebini dile getiremeyen AKP, yandaş medyanın kayıtsız şartsız desteği ve Başbakanın STK’ları tehdit etmesiyle yasanın önünü önce açmış,
Sonra mecliste oy çokluğunu, ülkedeki devlet gücünü ve polis şiddetini kullanarak muhalefeti susturmuştur.
Bu yasa; Toplumda tartışılmadan, pedagojik ve bilimsel getirileri ya da götürüleri anlaşılmadan, halkın ve partilerin asgari müşterekte birleşmeleri sağlanmadan yangın mal kaçırılırcasına Mecliste kabul edilmiştir.
****
Dolambaçlı yollardan, “Eğitim reformu” yalanı ile dünyada ilk olan 4+4+4 formülüyle halkın gözü kapatılmıştır.
Yapılan işin planı yoktur. Alt yapısı kurulmamıştır. Bütçede payı bulunmamaktadır!
5 yaşında yeni okula başlayacak 1.800.000 çocuk için 100 bini aşkın derslik ihtiyacı vardır.
Çare olarak “Müdür odaları derslik yapılacak” sözü kadar komik bir buluş olamaz!..
5 yaşındaki çocukla 7 yaşındaki çocuğun aynı sınıfta nasıl birlikte eğitim ve öğrenim alacağına dair pedagojik bir yöntem henüz açıklanmamıştır.
Zorunlu din derslerinin yanı sıra MHP sayesinde kabul edilen Kuran-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in hayatı konuları seçmeli ders olarak okunması da AKP’nin zihniyetine yağ sürmüştür.
****
Bu yasa “laik Cumhuriyetin” temelini sarsacaktır!..
Laik bir ülkede kesin olan anlayış şudur; devlet kurumları, hukuk düzeni, eğitim ve toplumsal kültür laikleşmiştir.
Laiklik bir din değil, aksine her türlü inanç ve ibadetin özgürce sürdürülmesinin güvencesidir.
O nedenle siyasi yönetim din kurallarından tamamen ayrıdır.
Yani inanan yurttaş,yaşadığı ülkede devletin,okulun,kışlanın,yargının ve siyasi yönetimlerin laik olmasını,din kurallarının dışında yönetmesini ve herkese adil davranmasını ister!..
Kendi inancına karışılmasının engeli de bu anlayışın yerleşik hale gelmesidir!..
****
Erdoğan Arap ülkelerine, “laikliğin dinsizlik olmadığını, inanan biri olarak laik Türkiye’nin başbakanı olduğunu, onlarında laik bir ülke olmaları gerektiğini” önermişti.
Bunları söyleyen biri ya laikliğin ne olduğunu bilmiyor.
Ya da birilerinin adına “inanmadığı sözleri” Arap ülkelerine söylüyor!..
****
Yıllarca gerçek demokraside “insanların ne yiyeceğine, ne giyeceğine ve nasıl düşüneceğine yöneticiler karar veremez!” Dendi..
En çok demokrasiden bahseden Erdoğan şimdi “ Türkiye’de dindar ve kindar gençlik yaratmak istiyor!.”
Bu hedefi doğrultusunda baskıyla yasa yapıyor, çocukların iradesi üzerinde düzen kuruyor, algıları değiştiriyor, toplumu korkutuyor!..
Bu nasıl ikilemdir? Ne büyük çelişkidir!
****
Bu yasa eğitimde çağdaşlaşma değil, aksine “çağın arkasında kalma” yasasıdır.
Kısaca Pedagoji değil ideoloji galip gelmiştir...
İşin garip tarafı, Erdoğan bu yasayı “28 Şubatla hesaplaşmanın son adımı” olarak değerlendiriyor!..Garip bir mantık!
****
Kasımpaşalı olmakla övünen Erdoğan,ününe toz kondurmuştur!.
İHL’lerin orta öğrenimi açmak, “28 Şubatı alt etmek” değildir.
Darbeyle mücadeleyi bu düzeye indirmek başarı değil acizliktir!..
Asıl, demokrasiyi,özgürlükleri,adaleti ve eşitliği sağlayarak darbe ve darbecilerle hesaplaşılır!..
|