HAFTA sonunda yapılan yüksek oranlı elektrik ve doğalgaz zamları, ekonomik dengelerde yaratacağı olumsuz sonuçların yanı sıra, kötü bir enerji yönetimini de açıkca ortaya koydu.
Şimdiye kadar gerektiği halde yapılmayan, geciktirilen zammın faturasının olması gerekenden çok daha ağır olacağını, dengeleri çok daha fazla bozacağını hep söylerdik ya, işte bu oldu.
Çünkü zamanında yapılmayan zamlar, hem sonunda mecburen yapılacak zamların katlanarak birikmesine neden oluyor, hem de bazı enerji KİT’lerinin zararlarını büyüttüğü için, bunların durumunun düzeltilmesi için, gerekenden daha yüksek zamlar yapılmak zorunda kalıyor.
Sonuç olarak kötü yönetimin faturasını halk çekiyor.
Sadece geniş halk kesimleri değil, özel sektör de bu zamlardan ciddi biçimde olumsuz etkileniyor. Zaten sık sık yapılan akaryakıt zamlarının etkisiyle artan ulaştırma fiyatları nedeniyle zor durumda olan özel sektör firmaları, şimdi elektrik ve doğalgaz zamlarıyla girdi maliyetlerinin önemli ölçüde artmasıyla iyice zor durumda kalacaklar. Bu durum ihracatta Türk mallarının rekabet gücü kaybına da yol açacak.
Merkez Bankası, çift haneye çıkardığı enflasyonu yeniden tek haneye indirmek için Nisan ve Mayıs ayına bel bağlamıştı. Ancak elektrik ve doğalgaza gelen yüksek oranlı zamlar, hem enflasyon endekslerini, yapacağı doğrudan etkiyle yukarı çekecek, hem de dolaylı etkileriyle ciddi fiyat artışlarına neden olacağı için, enflasyonun indirilmesini engelleyecek ciddi bir unsur olacak.
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın yüzde 19’a varan doğalgaz zamlarını savunurken, uzun süredir maliyetlerin artmasına rağmen zam yapmadıklarını gerekçe olarak göstermesi ise zaten gerektiği zaman zamların yapılmadığını, bir başka deyişle kötü yönetim yapıldığının da bir itirafı gibi.
Doğalgazda olduğu gibi elektrikte de, daha önce gereken zamların bürokratlar tarafından hazırlanıp talep edildiğini, ancak Başbakan Tayyip Erdoğan’ın zamların zamanında yapılmasını engellediği biliniyor. Bakanlar da Başbakana bu konuda söz geçiremiyorlar. Başbakanın bu kez nasıl olup da, bu kadar yüksek oranlı zamları kabul ettiğini ise, en azından şimdilik, bilmiyoruz.
EPDK’NIN BAĞIMLILIĞI TESCİL OLDU
Elektrik fiyatlarına yapılan zammın gösterdiği bir başka gerçek de, uzun süredir yakındığımız, “Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) nun bağımsızlığının sadece kağıt üzerinde kaldığı” yönündeki işaretlerin, artık bir iddia olmaktan da çıkıp, tescil olmasıydı.
EPDK yönetimi geçtiğimiz hafta Çarşamba günü yapılması gereken elektrik zamlarını görüşmek üzere rutin toplantısını yaptı. Ancak Başbakan Erdoğan ve Enerji Bakanı Yıldız Güney Kore ve İran seyahatlerinde oldukları için, yani yapılması gereken zammın onayını alamadıkları için, karar alamadan dağıldılar.
Enerji Bakanı Yıldız, İran dönüşünde, geçtiğimiz Cuma günü gazetecilere “Yarın bakanlarla toplanıp elektrik zammına karar verip açıklayacağız” dedi. Bunun üzerine telaşlanan EPDK üyeleri, daha da zor durumda kalmamak için, Cumartesi günü Ankara’ya döndüler. Ankara’da yarım saati biraz aşan bir toplantı yapıp, elektrik zammını resmen kamuoyuna açıkladılar.
EPDK kağıt üzerinde, yasal olarak Hükümetten bağımsız bir kuruluştur ve elektrik fiyatlarını belirleme yetkisi Hükümete değil, EPDK yönetimine aittir. Ancak gördüğünüz gibi gerekli teknik bilgi ve belgelere rağmen, gerekli kuruluşların taleplerine rağmen karar alamıyor ve Enerji Bakanı, zam kararını Hükümetin aldığını, son örnekte, resmen açıklamış oluyor. Bu tablodan sonra kimse artık “enerji sektörüne yabancı yatırımcı gelecekti neden gelmiyor, neden enerji kuruluşları özelleştirilemiyor?” demesin. Zam kararının da ispatladığı gibi; uzun süre gerektiği halde politikacıların istemiyor diye zamlar erteleniyorsa, elektrik zammını teknik kuruluş EPDK değil politikacılar istedikleri zaman ve oranda yapıyorlarsa, neden gelip yatırım yapsınlar da, milyonlarca, milyarlarca dolarlarını burada tehlikeye atsınlar?
|