|
|
|
|
|
ATATÜRK Diyor Ki; |
Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.
|
|
|
|
|
YAZAR YAZI |
|
\'Başörtülü kadının çalışma serüveni/ Anneler eve dönsün!\'
02 Nisan 2012 Pazartesi, 09:24
Fatma Barbarosoğlu/Yeni Şafak
|
|
Yıllar sonra karşılaştığım bir okul arkadaşım \'Yazılarını okuyorum. Köşende yayınladığın mektuplar çok güzel. Sahiden o kadar güzel mektuplar alıyor musun?\' diye sordu.
Sahiden \'o kadar güzel mektuplar\' alıyorum. Prensip olarak mektubun sahibinin ismini değil sadece baş harflerini veriyorum. Bunun iki sebebi var: Bazen okuyucunun mahrem alanını korumak için gerekiyor bu durum. İkincisi bazı kurum ve kişiler, \'köşemi\' \'Madem kamuya açık benim şu mektubumu da yayınla\' diye baskı kurmaya çalışıyor. İsimlerin sadece baş harfleri yayınlandığında bu baskıların azaldığını tecrübe ettim.
Aşağıda okuyacağınız satırlar bir okuyucuma ait yine. Okuyucu mektupları ile birlikte kadınların çalışması meselesini \'şimdi ve burada\' olarak ortaya koyuyoruz. 21. Yüzyıl'da sorunlarla başa çıkabilmek için o sorunlara muhatap olan kişiler olarak birbirimizin duygularını, tecrübelerini dikkate almamız gerekiyor
Mektubu özellikle erkek okuyucularımın dikkatle okumasını tavsiye ediyorum.
Eskişehir'de yaşayan ve otuz yaşında bir bebek annesi olan değerli okuyucumun mektubu şöyle:
\'Çalışan bir bayan olan annem; bebeği ve kendi için işini bırakan ben; kadının çalışmasıyla ilgili yazı dizinizi merak ve ilgiyle takip ediyoruz. Üzerinde çokça düşündüğüm bir konunun böyle detaylıca ele alınması beni de şevke getirdi. Düşüncelerimi, sizinle, uygun görürseniz okuyucularınızla paylaşmak istedim.
Ekonomik özgürlük yönünden bakarsak iki uç noktanın altını çizmek istiyorum:
1- Bankamatikten para çekmeyi bilmeyen, maaşı eline geçmeyen kadınlar var.
2- Maaşı saçına, başına yetmeyen kadınlar var.
Ve bu ikisini arasında yüzlerce değişik profil var.
5 yıl boyunca kamuda çalıştım, kadınları gözlemledim. Gözünün çapağıyla soluğu kuaförde alan; poğaçayla kahvaltıyı geçiştiren; öğle ve akşam yemeğini dışarıda yiyen; neredeyse bir giydiğini bir daha giymeyen; çocuklarına ilgisini onlara pahalı kıyafetler almak olarak ortaya koyan; kadınların çalışması aile için kâr değil zarar getiriyor. Bakıcı, kreş ve gündelikçi ücretlerini saymıyorum bile.
Diğer taraftan da tarhanasını, turşusunu, makarnasını, kısacası kışlığını yazlığını kendi hazırlayan, evini kendi temizleyen, misafirini evde kendi yaptıklarıyla ağırlayan çalışan kadınlarımız var.
Başörtülü kadının çalışmasına gelince... Dindar kesim mesai saatlerinde başını açan kadını kâfir ilan ederken; iş arkadaşları yeni haliyle bile kadını kabullenmemekte, ötekileştirmekte.
Durum bu merkezde olunca ne yapmak gerekiyor?
1-Kızlarımız eğitimli olmak için okuma ama meslek seçerken iş hayatında nelere tahammül edeceklerini, hangi çalışma düzeninin kendilerine uygun olacağına dikkat etmeliler.
2-Özellikle kadınları ilgilendiren mesleklerde yer almalılar. Kadınlar eşitlik adına, feminizm adına \'Biz de varız, her işi yaparız\' diye çıktıkları arenada, fıtratlarını hiçe sayarak koşturdular. Yorulup da arkalarına dönüp baktıklarında, kadınlara ait mesleklerde erkeklerin hüküm sürdüğünü gördüler.
3-Seçtikleri meslekler kendilerini bir alana hapsetmemeli; kamu, özel, yarı zamanlı, evde çalışma imkânlarının olup olmadığını araştırmalılar.
Ben yarı zamanlıdan ziyade evde çalışmayı önemsiyorum. ABD'de \'Baby at Work\' uygulaması revaçta çünkü bebeği yanındayken çalışan annenin verimi daha yüksek oluyor. Ben \'Mom at Home\' uygulamasının başlamasını dilerim. Anneler eve dönsün! Nitekim teknolojik imkânlar sayesinde ofise gidip gelme kalkacak gibi gözüküyor. Günlerinin yarısı yolda geçen kadınlarımız için evde çalışmanın daha uygun olacağı kanaatindeyim.
Evde kocaya boyun eğmeyen, hoşgörü göstermeyen kadınlar, işyerlerinde patronların, amirlerin kölesi oluyor. Evde çalışmayla bu tezat ortadan kalkar diye düşünüyorum.
Çocukların gözünden bakınca...
Annem biz ortaokula giderken memuriyete başladı. Onun için ev hanımı ve çalışan anne arasındaki farkları çok iyi biliyorum.
İnsan kaç yaşında olursa olsun kapıyı annesinin açmasını, sıcak yemek kokularıyla kucaklamasını istiyor.
Annenin kendindeki cevheri fark etmesi ve iltifat görmesi de çalışma hayatıyla oluyor.
Bu ikisinden yola çıkarak;
Çocuklar büyüyene kadar annenin evde çalışması, çocuklar büyüdükten sonra da yarı zamanlı ya da haftanın 2-3 günü çalışmasını uygun olduğunu düşünüyorum.
Çalışan kadın zamanı kullanmayı biliyor, erken kalkıyor, planlayarak günü geçiriyor. Genelde de daha tutumlu oluyor şayet hak ederek ve alın teriyle parayı kazanıyorsa.
Evlenmeden ve çocuk sahibi olmadan genç kızlarımızın ve yeni evli bayanların mutlaka tam zamanlı iş hayatı tecrübelerinin olması gerektiği kanaatindeyim.
Yemek yapmak, bulaşık ve çamaşır yıkamak için evde oturmanın kimseye bir şey getirmeyeceğini herkes biliyor. Ev kadınlarının abarttığı gibi de değil artık ev işleri. Ekmek hazır, bulaşık-çamaşır makinede, tarla yok, hayvan yok. Geriye taş çatlasın 2-3 saatlik iş kalıyor. Ama yazınızda da vurguladığınız gibi 11'de kalkılırsa işler yetişmez. Müslüman kadın Bülent Akyürek'in ifadesiyle \'öğle namazına nasıl kalkılır\' ın derdindeyse vay haline...
16 yıl bu devletin sıralarında oturmuş, eğitim görmüş biri olarak özellikle tahsilli kadının çalışmasını önemsiyorum. Kendini ve ailesini yıpratmadan, kendine ve ailesine zaman ayırarak, gelişerek ve geliştirerek çalışmasını istiyorum.
Haftada 5 gün 8'er saat çalışırken bile kendime vakit ayırdım. Kitaplar okudum, radyo programları yaptım ve yazılar yazdım.
Şimdi bebeğimle de aynı şeylere devam ediyorum. İkinci kitabımı yazdım. Radyo programlarına devam ediyorum. Kızım ilk başlarda bilgisayarla oynasa da artık alıştı o yanımda oyuncaklarıyla oynuyor, ben yazılarımı yazıyorum. Akşamları eşim kızımla ilgilenirken ben gün içinde yazdıklarımı kontrol ediyorum. Bana çalışıyor musun diye soranlara \'Evde çalışıyorum\' diye cevap veriyorum.
Evde çalışan kadın da, evdeki kadın ve işteki kadın gibi saygıyı hak ediyor. Beylerin bu statüyü kabullenmelerinin fazla zaman almayacağını umuyorum.\'
F.B.Y.
|
|
|
|
|
|
|
Yazarlar |
|
AKP ‘darbeyi’ kapatacak
25 Ekim 2016 Salı, 12:14
|
|
AKP ‘suç ortağı' arıyor
Mustafa Ünal /ZAMAN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:28
|
|
Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Haziran 2015 Cuma, 09:21
|
|
Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez
Erhan BAŞYURT/BUGÜN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:16
|
|
Ya Koalisyon ya Başkanlık...
Eren Erdem/YURT
12 Haziran 2015 Cuma, 08:58
|
|
Kırılma noktası!
Güngör Mengi/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:45
|
|
AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?
İbrahim Kiras/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:42
|
|
Ali İsmail…
Bekir Coşkun - Sözcü
23 Ocak 2015 Cuma, 09:34
|
|
Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?
Mehmet Kamış/ZAMAN
14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39
|
|
Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi
Can Ertan /HABER
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57
|
|
Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik
Özgür Şen
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17
|
|
AKP’nin IŞİD çıkmazı
Hüseyin ALİ/Özgür Gündem
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10
|
|
Siyasi etik yasası çıkarılmalı
Serpil Çevikcan/Milliyet
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37
|
|
MİT’in sicili
Gültekin AVCI/BUGÜN
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17
|
|
İslamofobi ve provokasyon
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11
|
|
Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”
Hüseyin Özay/Taraf
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32
|
|
AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor
Zilar STÊRK/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25
|
|
Barışı, ancak özgürlükler besler
Hüda KAYA/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14
|
|
Bilim siyasetin elini öptüğünde...
Cüneyt Ülsever/YURT
11 Ocak 2015 Pazar, 10:19
|
|
Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı
Nazlı Ilıcak /BUGÜN
11 Ocak 2015 Pazar, 10:18
|
|
|
|
Son 20 Yazım |
|
CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI
|
|
AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN
|
|
GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.
|
|
ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..
|
|
12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?
|
|
Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?
|
|
Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'
|
|
Tüm Dostlara Teşekkür…
|
|
Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!
|
|
Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:
|
|
Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...
|
|
Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.
|
|
Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...
|
|
Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım
|
|
CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…
|
|
Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!
|
|
“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…
|
|
Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.
|
|
Sadece İnsan Olmak!
|
|
Annemin de Başını Ezerler mi?
|
|
|
|
Takvim |
Pt |
Sl |
Çr |
Pr |
Cm |
Ct |
Pz |
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
|
|
|
|
|
|
|
|