Genel Kurul'da yasa teklifine yapılan eklemeler

02 Nisan 2012 Pazartesi, 09:23

Kürşat Bumin /Yeni Şafak

Okul'da din eğitimi konusu Meclis'ten geçen \'4+4+4\' yasası ile yeni bir yola giriyor. İki seçmeli ders (Kuran'ı Kerim ve tefsiri / Siyer) Meclis Genel Kurulu'nda MHP'nin erken davranarak verdiği önerge ile yasaya sokulmuş oldu. Oysa yeni yasanın öngördüğü seçmeli derslerin bakanlık tarafından belirleneceği açıklanmıştı. Ama MHP'nin bu erken çıkışı (\'rol çalmaya\' çalışması mı desek acaba?) karşısında AK Parti grubunun kontrpiyede kaldığı söylenebilir herhalde... Bu arada MHP'nin yine erken davranıp imam hatiplerin orta bölümünün açılmasını da (bu konu da sonraya bırakılmıştı) yasaya soktuğunu unutmayalım. Bir gazete haberi Meclis Genel Kurulu'ndaki AK Parti yetkililerinin MHP'nin bu hamlelerini şöyle yorumladığını aktarıyordu: \'MHP'nin amacı, 'Bakın biz Kur'an dersi ile imam hatiplerin orta bölümünün açılmasını önerdik ama reddettiler' demek, böyle bir şeye izin vermemiz düşünülemez.\'

Bu haberin gerçeği yansıtıp yansıtmadığını bilmesem de, \'4+4+4\'ün Meclis'te kabulünden sonra MHP Genel Başkanı'nın yaptığı şu açıklama işin içinde bir \'rol çalma gayreti\'nin olduğunun itirafı niteliğinde sanki: \'Ortaokul ve liselerde 'Kur'an'ı Kerim ve Peygamber Efendimiz'in hayatının' isteğe bağlı olarak okutulması ve imam hatip liselerinin orta kısmının tekrardan açılması MHP'nin samimi gayret ve destekleriyle hayat bulmuştur. (...) Konuyla ilgili AKP'nin baştan soğuk ve mesafeli tavrı, partimizin kararlı tutumuyla aşılmış ve iktidar partisi de kendi önergesini vererek önemli bir eşik bu şekilde aşılmıştır.\' (Konu açılınca hatırladım: MHP yakın tarihte benzer bir hamle ile (\'Üniversitede türban serbestliği\' konusundaydı galiba) AK Parti grubunu arkasına takıp -kendisini yağdan kıl çeker misali aradan sıyrılarak- az kalsın AK Parti'nin kapatılmasına sebep olmuyor muydu!)

Unutmadan, yeni düzenlemeyi Saadet Partisi'nin de sahiplendiğini, Genel Başkan Mustafa Kamalak'ın yeni düzenlemenin bir \'Milli Görüş projesi\' olduğunu açıkladığını da hatırlayalım.

İş işten geçtiğine göre bir işe yaramasa da ben yine de MHP'nin bu faydacı politik hamlelerinin sonucu olarak yasa metnine bu seçmeli derslerin ve imam hatiplerin orta bölümünün açılmalarına ilişkin fasılların eklenmesini yerinde bulmadığımı söyleyeceğim. Kaçan bir şey mi vardı ortada? \'4+4+4\' yasası zaten çıktı çıkıyordu, bu kadar acele etmeye ne gerek vardı? Seçmeli dersleri düzenleyecek olan bakanlık bu düzenlemeyi zaten yapacaktı. İmam hatiplerin orta bölümünün açılabilmesi ise çıkmakta olan yasanın zaten başta gelen getirilerinden birisiydi.

İstikrarsız-çalkantılı bir tarihi olan imam hatip okullarını dışarıda tutacak olursak Kur'an ve siyeri esas alan türden bir din dersinin bu ülkenin okullarında 1928'den itibaren yer almamış olmasına İslam'ın önemli ölçüde \'milli\' çerçevede de anlaşıldığı bu ülkedeki toplumun büyük çoğunluğu -haklı olarak- razı olmamıştır. Tevdihi Tedrisat'ın yürürlüğe girdiği 1924'de -bile- ilkokul programlarında yer verilen \'Kur'an-ı Kerim ve Din Dersleri\', ders saatleri hızla azalarak \'Harf İnkılabı\' ile hepten müfredattan çıkarılmıştır. 1924'de ilkokullarda okutulan dersin amacı şöyle ifade belirtilmiş: \'Kur'an-ı Kerim Elifbası gösterildikten sonra Kur'an-ı Kerim tedrisine başlanacak ve amme cüzüne devam olunacaktır. Muallim bu derslerde, münasebet düştükçe Hz. Peygamber'in menakıbı seniyesini izah ederek İslam muhabbetini çocukların kalbinde yaşatacaktır.\' Dersin macerasına ilişkin dikkat çekici bir gelişme de ders saatlerinin ikiden bire indirildiği 1926 yılında belirlenen şu yenilenmiş amaçtır: \'Fırsat düştükçe dini mahiyette gösterilen fikirler, yanlış kanaatler cerhedilecektir. Dünyayı sefil göstererek yalnız ahirete teveccüh etme kanaati sefaletle, tevekkülle ve miskinlikle bir tutmak gibi hal ve hareketlerin hakiki dinde yeri olmadığı, dünyada azami saadet ve refah içinde yaşamanın ve Müslümanların zengin, memleketlerinin mamur olmasının dince de matlup ve mergup olduğu fikirlerinin çocuklara telkini lazımdır.\'

Bu yeni amacın - konuya ilişkin bir makalede belirtildiği gibi- şu şekilde yorumlanması yerindedir: \'Tabii burada modernleşme çabalarının etkisini görmek mümkündür.\'

Burada -unutmadan- hatırlanması gereken bir husus, \'milli devlet\'in din dersini okullardan kovarken Ordu'yu \'din derssiz\' bırakmamak için sarf ettiği gayretti. Okullardaki din dersinin iki saatten bir saate çekilmeye hazırlanılan bir dönemde \'Mareşal\'in isteği doğrultusunda Ahmet Hamdi Akseki'ye yazdırılan \'Askerin Din Kitabı\', İslam'ın askere neler emrettiğini sıralamakla meşguldü. Beş yıl kadar önce iki yazımda konu ettiğim bu kitapta şöyle vaazlar yer alıyordu: \'İslam dinine göre askerin talime çıkması büyük bir ibadettir.\' / \'(Türk askerlerinden bahisle) Neden korksunlar ki, korkunun ölüme faydası yoktur. Düşman karşısında neden cesur olmasınlar ki, ölürlerse şehit, kalırlarsa gazi olduklarını Peygamberleri haber vermiştir.\' / \'Muharebede düşmana arka çeviren, düşmandan kaçan bu askerin gideceği yer ancak cehennemdir.\' / \'Allah'a bin kere şükürler olsun ki milletimizin yüreğindeki şehamet ruhu ölmemiştir.\' / \'Peygamber Efendimiz'in şu mübarek sözlerine dikkat et: 'Yarab, hiçbir dileğim yok, hiçbir şey istemiyorum; yalnız dünyaya on kere dönüp de senin yolunda on kere şehid olmayı dilerim; der'.\'

Dikkat ederseniz, devletin askeri \'din derssiz\' bırakmaması, şehitlik ve gaziliğin İslami yorumunun askere sürekli hatırlatılmasından hiçbir zaman vazgeçilmemiştir. Bu çerçevede devlet İslam'ı \'sivil toplum\' için değil ama \'ordu\' için her zaman vazgeçilmez saymıştır. Hatırlayın; yemeğe oturmadan yapılan dua ile askerlik (ve iftar yemekleri) dışında başka hangi toplu yemeklerde karşılaşılmış mıdır? Hatırlayın; çok yakın zamanlarda bir genelkurmay başkanı, \'Bizim askerimiz 'Allah Allah!' diyerek düşmana saldırır\' mealinde bir açıklamada bulunmamış mıydı?