Alevi yurttaşların evlerinin kapılarına işaretler konulurken, Hrant Dink'in katiliyle fotoğraf çektiren emniyet amiri ödüllendirilirken, 'Ermeni'den şehit olmaz' denilirken, mini etekli kadınlar kendilerini başörtülü kadınlar kadar rahat hissedemezken, bir meydanı bile olmayan Başkent'te sokağa her çıkan polisten dayak yerken, Meclis'teki kararlar hep çoğunluğun lehine çıkarken, muhalefet konuşmak için kendini yerlere atmak zorunda kalırken Başbakan diyor ki, 'Türkiye'de otoriter bir rejim yok.'
Muhafazakar kesim, kendi tabiriyle 'Kemalist diktatörlük' tarafından ezilirken kendisine elini uzatanları bugün aynı hınçla eziyor.
'Bizden ateist gençlik yetiştirmemizi kimse beklemesin' söylemiyle başlayan süreç, 'muhafazakar sanat' oluşturma talebiyle doruğa çıkmıştı ki, milliyetçi-muhafazakar MHP, 4+4+4'e yeni bir boyut kazandırdı. Kuran-ı Kerim ve Peygamberin Hayatı'nın ilköğretim okullarında seçmeli ders olarak okutulmasının kabulüyle siyasi iktidarın 'dindar nesil' yetiştirme arzusu gerçek oldu.
Eğitim sistemiyle ilgili köklü değişiklikler yapılırken sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri ve elbette yurttaşlar konuşamaz mı? Siyasi iktidarın temsilcileri tüm karşı çıkışları, 'ideolojik' olarak değerlendirmekte beis görmezken kraldan çok kralcı köşe yazarları, sokağa çıktığı için polisten gaz yiyen öğretmenleri 'militan' ilan etmekten utanmazken neyi, nasıl konuşacağız?
'Güç/iktidar kirletir' uyarısında bulunanlara kulak asmayanlar, bir zamanlar eleştirdikleri 'elitist, otoriter, statükocu' zihniyetin kendisine dönüştüler. (Kemalist elitin terörist olarak gördüğü Kürtler, sosyalistler, azınlıklar, bugün muhafazakarlar tarafından aynı şekilde dışlanıyor, hapsediliyor.) İktidarın bundan sonra kimseyi dinlemeyeceği aşikar. Bu yüzden tek seçenek kalıyor. Onlara, ötekileştirildikleri günleri hatırlatmak...
Beyaz zenciler
(Başlığın, yazar Ingvar Ambjörnsen'e ait 'Beyaz Zenciler' adlı kitabı ile ilgisi yoktur.)
AK Parti'nin temsilcileri bir zamanlar kendilerini bu ülkenin 'zencileri' gibi gördüklerini söylüyorlardı. 'Millet benim! Onun adına doğru kararı bir tek ben verebilirim!' tavrı, bir zamanlar eleştirdikleri zihniyetin ta kendisine dönüştüklerinin somut işaretidir. Bugün, muhafazakar kesimden daha 'Beyaz'ı yok desek yeridir!
Yıllarca dindar yurttaşlara karşı yürütülen 'Türkiye İran olacak' propagandasının sonucu gerçekleşen fişlemeler ne kadar antidemokratikse 'Ateist, dinsiz bir gençten kimseye fayda gelmez' sözü de o kadar antidemokratiktir. 'İkna odaları' ne kadar utanç vericiyse, 'zorunlu din dersleri'ni savunmak için darbe anayasasına sarılmak da aynı şekilde utanç vericidir.
Kendinden olmayanı hedef göstererek ötekileştirme, yok sayma, hapsetme, cezalandırma tavrı aynı şekilde devam etmektedir.
Dindar kesimin saygın ismi İhsan Eliaçık'ın siyasi iktidara yönelttiği eleştirilerin özeti şu sözüdür, 'Kapitalizme abdest aldırıyorlar.'
Başörtüsü, imam hatip liseleri, zorunlu din dersi, seçmeli dersler Kuran-ı Kerim ya da Peygamberin Hayatı söz konusu olduğunda dindar; 'para' söz konusu olduğunda kapitalist olan Müslümanlar ne zaman ve nasıl sermaye ile bu kadar içli dışlı oldular? 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir' hadisini ne zaman unuttular?
4+4+4'ün Meclis'teki kavgalı görüşmelerinde AK Parti'nin kadın milletvekillerinin twitter'dan attıkları mesajları okuyan her birinin 'mücahit' olduğunu zanneder. İçlerinde tek bir başörtülü olmaması, hepsinin üniversite mezunu ya da yüksek lisanslı/doktoralı olması bile YÖK zulmüne uğramadıklarının işaretidir. Onlara tavsiyem, ilahiyatçı Hidayet Şefkatli Tuksal'ın 'kendine Müslüman' olmakla 'insan hakları savunucusu' olmak arasındaki farkı özetlediği şu cümlelerine kulak vermeleridir.
'Başörtüsü yasakları bize herkesle mücadele etmeyi öğretti. Kocalarımızla, polisle, partilerle... Bu sırada Ermeni sorununu, Diyarbakır Cezaevi'ni, ayrımcılık konularını öğrendik. Bu mücadele bizi insan hakları mücadelesine sürükledi. Bu nedenle dini terminoloji ile değil insan hakları terminolojisi ile konuşuyorum. Farklı inançlara ve anlayışlara sahip bir ülkede herhangi bir dinin özel terminolojisi üzerinden ortak payda üretilemez.'
|