Hava güneşli ama Ankara ayazı titretiyor.
Tandoğan Meydanı'na, mitinge geldik; günlerden salı.
Erkek vekiller kravatlı, kadınlar tayyörlü.
CHP, Meclis'teki 'Grup düzeni'ni miting kürsüsüne taşımış:
Muharrem İnce, Akif Hamzaçebi, Emine Ülker Tarhan, genel başkanın arkasında ayakta.
Alana bitişik ciğerci kafe, genç müşterilerle tıka basa dolu.
Tandoğan'dalar ama dünyaları 'orada' değil.
Başka şeyler konuşuyorlar. Bir kafe sohbetinde ne konuşulursa.
Mitinge gelenlerin yaş ortalaması ise 45-50 bandında.
SANAL MUHALEFET ÇAĞI
'Belki de meydanda miting dönemleri kapanıyor' diyor kıdemli meslektaşım. Haklı olabileceğini düşünüyorum. Bunda, alıştığımız bir seçim mitingi olmaması kadar, yükselen sanal muhalefetin de payı var.
Bir kere sanal muhalefet maliyetsiz.
Oturduğun yerde, öfkeli bir tweet atmak varken, bu soğukta yerinden kalk, otobüse bin, onca yolu tep, ayakta lider dinle! (Sanal muhalefetin etki alanını, hızla inşa ettiği özel sözlükten görmek mümkün: 'Klayve delikanlılığı', 'bordo klavyeliler' vs...)
PARTİYİ SOLA ÇEKİN
Tam bunları düşünürken, Sezgin Tanrıkulu'nun yanına, orta yaşlı birinin yaklaştığını görüyorum. Adını söylüyor; ana Dev-Yol davası sanıklarından olduğunu ekleyip 'Allah aşkına' diyor, 'Şu partiyi artık biraz sola çekin. Aynı şeyleri duymaktan bıktık'.
Tanrıkulu, haziran ayındaki Kurultay'ı işaret ediyor.
Bir miting alanında hızla göz gezdirip, 'şıp' diye kalabalık tahmininde bulunanlardan olamadım... Ne on bin diyebilirim bu yüzden ne de 20 bin. Sadece hayati tehlike atlatmadan gezilebildiğini not düşeyim.
Kimilerine göre 'düşük' sayılan bu katılım, CHP yönetimi açısından birincil önemde değil. Bu mitingle; kalabalık toplamak değil, Tandoğan'daki sesin, ülke geneline duyurulması amaçlandı.
'Partiyi sola çekme' bahsinden hemen sonra Rahşan Ecevit'i görüyorum. Yanına yaklaşıp soruyorum, 'Sayın Genel Başkan'dan davet mi aldınız?'
'Hayır' diyor Rahşan Hanım tebessüm ederek, 'Ben kendim geldim'.
Rahşan Hanım'a ilgi büyük. Miting bittiğinde kendisini bekleyen araca yürürken kat ettiği 100-150 metre boyunca, yoğun sevgi gösterisine maruz kalıyor (!) Onu olası tehlikelerden korumak da Emrehan Halıcı'ya düşüyor.
Davul-zurnacıların, Rahşan Hanım otomobile bininceye kadar sergilediği insanüstü performans ise sonuç getirmiyor. Canları çok sıkılıyor...
Neyse ki, az önce Kamer Genç'ten yüklü bir bahşiş koparmışlıkları var.
YAZLIK SİNEMALAR VE MKE
Yazlık sinemalar, henüz hayatımızdayken; sinemaya bitişik evleri nasıl da kıskanırdık.
Evet ama niye bu hatırlayış?
Kılıçdaroğlu konuşurken bir ara arkamı döndüm: MKE'nin, meydanı kuşbakışı gören pencereleri, insan kaynıyordu. Genel Müdürlük çalışanları, ihtimal sıkıcı bir mesai gününe, 'seyir' molası vermişti.
TANDOĞAN, O KOMİSYON'DAN GÜVENLİYDİ (!)
Sonuç: Gördük ki, seçim zamanı değilse, mitinglerin tadı çıkmıyormuş.
Lakin bu kadar sancılı bir meselede, murat edilenin 'tat' olamayacağı da ortada.
Dün Tandoğan'da izlediğimiz; hepimizin çocuklarının nasıl eğitileceğine; bu kadar apar topar, bu kadar hazırlıksız, bu kadar itiş-kakış içinde ve hepsinden önemlisi bu kadar 'yukarıdan' karar verilişine karşı bir itiraz eylemiydi.
Unutmadan; dün Tandoğan Meydanı, TBMM'deki Milli Eğitim Komisyon salonundan çok daha güvenliydi...
|