Bartın’da 14 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz ve taciz haberini, iki gündür Milliyet’in manşetinden dehşetle okuyoruz. 22 şüpheliden 16’sı tutuksuz, ikisi tutuklu yargılanacak.
Ancak olayın kendisi kadar mide bulandırıcı olan, sadece köy halkının değil, savcılığın tepkisi.
Savcılık diyor ki; kızın annesi babası ayrıldığı için psikolojik sorunlar yaşıyor... Hatta, “zekası yeterince gelişmemiş” deniyor. Bu sorunların neticesinde (!) rızaya dayalı ilişkiye girmiş.
Ee, savcının böyle açıklama yapma cüretini bulduğu yerde, halktan ne beklersiniz? “Olay abartıldı” diyor, “tecavüz değil taciz”miş diye konuşuyorlar. Ve peşinden o vurucu cümle geliyor:
“Onlar zaten dağınık aileydi...”
Kilit kelime “zaten... Tabii ya, müstehak! Dağınık ailenin sonu budur işte! Kız çocukları “kötü yola” düşer, erkek çocuklar tinerci, hapçı olur!
Kötü yola düşen çocuk anlayışı
Bizde, en tepeden en alt noktaya, toplumun kafasına kafasına kakılan anlayış bu: Aile kutsaldır. Annesi babası boşanmış çocukların başına her türlü melanet gelebilir..
Alt yazı ne peki? Aman kadınlar, kutsal annecikler... Yuvanızı dağıtmayın, çocuklarınızı ve kendinizi “kötü yola” düşürmeyin...
O zaman sorarım size: Sadece “dağınık” ailelerin çocukları mı psikolojik sorun yaşıyor?
Sizin “dağınık olmayan” aileleriniz, çok mu matah bireyler yetiştiriyor? Ensestten tutun aile içi şiddete, her türlü baskı ve sevgisizlik ortamı “birlik, bütünlük” içindeki ailenizde yok mu?
Kendi tecrübe ve eğitimime dayanarak söyleyeyim: Bir çocuğun sağlıksız, sevgisiz ya da şiddet dolu bir aile ortamında büyümesindense boşanmış bir ailenin çocuğu olması, kesinlikle çok daha sağlıklı.
Zekası geriyse...
Bartın’daki tecavüz-taciz vakasında, gerek savcı bey, gerek halk şunları anlamamakta direniyor:
14 yaşındaki bir kız çocuğunun psikolojisi bozuksa, senin sapık dünyana göre tecavüzü ve tacizi hak mı ediyor?
Hele bu çocuğun zihinsel gelişiminde sorun varsa daha da vahim değil mi? Suçu hafifletmek bir yana, ağırlaştırılması gerekmez mi?
Reşit olmayan bir çocukla, yetişkinlerin cinsel ilişki kurması, Türkiye dahil olmak üzere dünyanın pek çok yerinde suçtur, suç!
Taciz de suçtur, suç!
Sanırım bu ülkenin erkekleri, tacizi fortçulukla başlayan geleneksel ata sporunun devamı sayıyor. Taciz başlığının altına giren cinsel eylemlerin, tecavüzden farksız olabileceğini anlamıyor.
Mardin’deki N.Ç. davasında “rızaya dayalı ilişki” kararı verebilen bir ülkede, bir kez daha gördük... Birbirini koruyan-kollayan-tacizi-tecavüzü sıradan gören zihniyet hakim oldukça, hiçbir şey değişmeyecek.
KOLUNU KESTİM HADİ EL SIKIŞ
-Kürt sorununun çözümüyle ilgili “yeni” yol haritası haberlerini okudukça, açılım sonrasında Güneydoğu’ya yaptığım seyahatler aklıma geliyor. Üç yıl öncesinin ümit dolu, nispeten özgür havasından yeniden, adım adım döndüğümüz noktaya bakıp, üzülüyorum...
- Baharla birlikte ölüm haberlerinin artacağını biliyor, kimbilir kaç ailenin yüreğinin dağlanacağını, kaç genç insanın kinle dolacağını düşünüyorum. Tarifsiz bir ümitsizlik kaplıyor içimi...
- Kağıt üzerinde, “Artık BDP’yi muhatap alacağız ” denilmesi kulağa doğru gelebilir. O zaman sormazlar mı, niye şimdiye kadar muhatap kabul etmedin, mecliste değil mi bu parti diye?
-Bugün baskın düzenlenmemiş, yöneticileri tutuklanmamış kaç BDP’li belediye var, biliyor musunuz? Bu durumdaki bir parti, müzakere sürecine ne kadar katkıda bulunabilir, nasıl siyaset yapabilir? Devletin yaptığı, kolları kesip “hadi şimdi el sıkışalım” demeye benzemiyor mu?
- Öğrencisinden memuruna, akademisyeninden gazetecisine, binlerce insan KCK bağlantılı diye dertop edilip hapse atılıyor. Kürt sorununu çözmek istiyorsanız, şiddete karışmamış kişilerin düşündüklerini söylemelerine uygun bir ortam yaratmalısınız. Aksi takdirde kendiniz çalar, kendiniz oynarsınız.
|