Iğdır’da 12 çevik kuvvet polisi “ne bakıyorsun ulan” diyerek kafede oturan bir yurttaşı tekme tokat dövmüş. Gözaltına almışlar, karakolda da dövmeye devam etmişler. Mağdur kişi polisler hakkında suç duyurusunda bulunmuş, Iğdır Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlatmış.
Gazetecisiniz, haberleştirmişsiniz…Polis şiddetinin arttığına dikkat çekmişsiniz.
Geçmiş olsun, siz artık ‘terörist’siniz!
“…Türk polisinin halk nazarında itibarını sarsmaya yönelik, kasıtlı ve bilinçli olarak şiddet kullandığına dair algı oluşturacak nitelikte örgütün politikalarına hizmet eden haber yaptığı…”
DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ MÜ?
Bir yazar KCK üzerine bir kitap yazmış. “Kitabında KCK’yı kötülememişsin” demiş savcı. Hem yazar hem yayıncı hakkında “örgüt propagandası”ndan dava açılmış. Dava, kamuoyunun tepkisini çekmiş.
Gazetecisiniz, haberleştirmişsiniz… Üstelik haberinizde -başınıza geleceklerden habersiz- şöyle demişsiniz: “Hükümetin 12 Eylül ile hesaplaşıyoruz, demokratikleşme yolunda büyük adımlar atıldı şeklindeki açıklamaları devam ederken, düşünce özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmadığı gibi, her gün yeni davalar açılıyor.”
Geçmiş olsun, siz artık ‘terörist’siniz!
“…KCK terör örgütüne yönelik yapılan operasyonları kamuoyunda manipüle etme amacıyla yazılan bir kitapla ilgili olarak örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda haber yaptığı…”
BARIŞ EYLEMİ ÖRGÜTSEL HABER
Hakkari’de patlama olmuş, 9 kişi yaşamını yitirmiş. İnsan Hakları Derneği Taksim’de açıklama yapmış, açıklamada “Bu kirli savaşa derhal son verilmeli. Ne PKK ne de devletin silahının Kürt sorununda artık çözüm olamayacağı görülmelidir” denilmiş. “Barış” yazılı pankart ve dövizler taşımış İHD’liler. “Barışa bir ses, çift taraflı ateşkes”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Savaşa hayır” sloganları atılmış.
Gazetecisiniz, haberleştirmişsiniz…Haliyle fotoğraf da çekmişsiniz…
Geçmiş olsun, siz artık ‘terörist’siniz!
“… aynı zamanda örgütün yayın organına bu haberle ilgili fotoğraf gönderdiği, haber içeriğinde tamamen örgütün propagandasının yapıldığı, şüphelinin katıldığı tüm eylemlere gazetecilik faaliyeti dolayısıyla katılmayıp tamamen örgütsel haber yapmak amacıyla görevli olarak katıldığı…”
BU ÇIĞLIĞI DUYMASIN KİMSE!
Kazan Vadisi’nde çatışma çıkmış. 24 PKK’li öldürülmüş. TSK’nin kimyasal silah kullandığı yönünde iddialar ortaya atılmış. Ölen PKK’li bir kadının annesiyle konuşmuşsunuz. “Yüreğim yandı ama hiç kimsenin yüreği yanmasın” demiş anne, “Artık Kürt analarının yüreği yanmasın, ne Kürt ne Türk analarının yüreği yansın. Artık yeter, bu savaş son bulsun.”
Gazetecisiniz, haberleştirmişsiniz. Acılı bir annenin “barış” diye haykıran çığlığını kamuoyuna duyurmak istemişsiniz.
Geçmiş olsun, siz artık ‘terörist’siniz!
“…kamuoyunda bir annenin teröre kurban giden örgüt mensubu çocuğu için duyduğu acı ve ıstıraptan örgüt lehine sonuçlar çıkarmaya, bu acıyı örgütün propagandasına dönüştürmeye çalışan bir haber olduğu…”
BÖYLE HABER YAPILIR MI HİÇ?
Sınırda kaçakçılıkla geçinen insanları vuruyormuş askerler. Kaç insan ölmüş sınırda, duyan olmamış. Sorumlular hiç ceza almamış. Roboski’ye vakit varmış henüz…
Gazetecisiniz, haberleştirmişsiniz…
İnsan hakları örgütleri rapor yayınlamış. Raporda, 2011 yılının ilk 11 ayında 64 kişinin devlet kaynaklı şiddet ve ihmalkârlık nedeniyle öldüğü açıklanmış.
Haberleştirmişsiniz…
BDP’liler KCK operasyonlarını protesto için miting düzenlemiş. Mitinge on binlerce kişi katılmış.
Yine haberleştirmişsiniz…Fotoğraf da çekmişsiniz…
Üstüne üstlük bir de gazeteci-yazar Hakkı Devrim ile Kürtçenin nasıl korunup geliştirilebileceği üzerine konuşmuşsunuz!
‘NORMAL GAZETECİ’ DEĞİLSİNİZ!
Geçmiş olsun, siz artık -3’üncü İstanbul KCK iddianamesini yazan savcının deyimiyle- “normal gazeteci” değilsiniz.
Zaten bunlara bile gerek yok, Kürt basınında çalışıyorsunuz, siz kafadan “terörist”siniz!
Sizin yaptığınıza habercilik de denmez, ne denir peki, -savcımız onu da bulmuş- “örgütsel habercilik”!
“Şüphelinin yapmış olduğu tüm haberlerde Türkiye Cumhuriyeti Devletini, onun hükümetini, ordusunu, yargı sistemini, emniyet güçlerini küçük düşüren, sürekli olarak Kürt toplumuna zulüm yapan baskı ve şiddette sınır tanımayan bir devlet olarak göstermeye ve bu suretle de KCK/PKK terör örgütünün amaç ve hedeflerine hizmet etmeye çalıştığı, halkı itaatsizliğe sevk ettiği…”
SİZ NEDEN SUSUYORSUNUZ?
Peki ya siz?
Siz de gazetecisiniz. Belki meslek örgütü temsilcisisiniz, yazarsınız, çizersiniz... Belki farklı dünya görüşlerine sahipsiniz…
Sonuçta adil ve demokratik bir ülkede yaşamak isteyenlersiniz işte. ‘Basın özgürlüğü olmazsa olmaz’ diyenlersiniz!
Hükümet, “gazeteciler gazetecilik faaliyetlerinden ötürü tutuklu değil” dedi hep, “Aralarında banka soyanlar, tecavüzcüler var” dedi, duydunuz. Kuyruklu yalandı söyledikleri, gördünüz.
Bu iddianamede yer alan 36’sı tutuklu 44 meslektaşımız “silahlı terör örgütü üyeliği, yöneticiliği”yle suçlanıyor. Deliller ne? Kürt basınında çalışmaları, muhalif olmaları, çeşitli gazetecilik faaliyetleri, haberleri!
Yalnız onlar değil, 100’ü aşkın meslektaşımız cezaevinde. Haber yapma özgürlüğümüz, meslek onurumuz, bizlere nasıl gazetecilik yapmamız gerektiğini öğretmeye kalkan özel yetkili “normal savcıların” ayakları altında!
Evet, siz de gazetecisiniz… Bu ülkede nasıl “normal” olunur, biliyorsunuz… Neden “normal” olmamızı istiyorlar, kimdir nedir bu “normal”, hepsini biliyorsunuz.
Peki neden hala üç maymunu oynuyorsunuz?
Neden susuyorsunuz?
|