Pazar günü AKP iktidarının yaptığını Ergenekoncu denilen iktidarlar da yapıyordu geçmişte.
Yöntem aynı. Yıllardır İstanbul’da Kazlıçeşme ve Diyarbakır’da yüzbinlerce Kürt kadın erkek ve gencinin katıldığı Newroz kutlamaları çatışmasız, şenlik ve kutlama yöntemi ile yapılıyordu. Üstelik, on kere başka günde yapılmışsa, bir kere 21 Mart günü yapılmıştı Newroz kutlamaları. Çünkü, pazar günü daha geniş kitlenin katılması mümkün olduğundan, tertip komitesi 21 Mart Pazar gününe denk gelmiyorsa, 21 Martın öncesi ilk pazar günü mitingi düzenliyordu.
Bu sene, tıpkı Ergenekoncuların yaptığı gibi AKP Hükümeti (Bazıları Hükümet ile İçişleri Bakanlığını özenle farklı göstermeye çalışsa da, öyle değildir) yedi yaşındaki çocukların bile inanmayacağı bir gerekçe ile İstanbul, Diyarbakır ve diğer en kitlesel mitinglerin yapılacağı yerlerdeki mitingleri yasakladı. Yasalara göre yasaklama hakkı var mı? Yok. İdare mahkemesine dava açılsa İçişlerinin yasağını iptal eder mi? Eder. (Gerçi artık mahkemeler de hukuka çok az değer veriyor ama, bu kadarını da yapmazlar herhalde ve böyle bir gerekçe ile yasaklamayı iptal ederler). Bayram, bayram günü yapılırmış! Sana bayram yapmak için başvurulmuyor ki! Bayram yapmak için bir yere başvurmaya gerek yok. Sana miting yapmak için başvuruluyor. Mitingi de istediği günde yaparlar. 21 Marta bayram günü muamelesi yapıyorsan, o zaman diğer bayramlar gibi, o günü tatil ilan et. On senedir 21 Mart günü yapılmayan mitinglere “Bayram, bayram gününde kutlanır” demiyordun!
Açık ki, AKP Hükümeti bu Newroz’da yüz binlerin, milyonların alanlara toplanıp, taleplerini, haklarını haykırmasından korktu. Altı bin küsur Kürt siyasetçiyi hapishanelere doldurmalarına rağmen, meydanlara çıkacak yüz binler, Hükümetin “Cezaevine doldur, seslerini kes” politikasının iflas ettiğini dosta düşmana gösterecekti.
O zaman, Ergenekon’un, bütün gerici, faşist iktidarların binlerce kez denediği yol, Hükümetin de yolu oluyordu. Kitlelerin çok hassas olduğu bir konuda onları tahrik et, kavga çıkar ve bak bunlar kavgacı diye ortalığı velveleye ver. En kitlesel yapılan Newroz mitinglerinin yasaklanması sonrası, insanların bu yasağı dinlemeyeceği ve meydanlara çıkacağı biliniyordu. Örneğin, Balıkesir’de, Eskişehir’de, Aydın’da Newroz mitinglerini yasaklasa bu sonucu alamayacağını biliyordu. İstanbul’da, Diyarbakır’da on binlerce insan sokaklara çıkacak, polis onlara gaz ve su sıkacak, onlar da polise taş atacak, içlerinden bazıları da çevredeki cam ve çerçeveyi indirecekti. Olaylar sırasında birkaç kişi de ölürse, hele ölenler göstericilerden değil de, çevredeki insanlardan olursa plan dört dörtlük işleyecekti.
Hükümetin yasak gerekçesinin çok komik olduğunu gören, cemaatçi bazı yazarlar, gazetelerindeki köşelerinde, bazı istihbaratlar edindiklerini, İstanbul ve Diyarbakır’da Newroz bahane edilerek sokaklarda terör olaylarının gerçekleştirileceğini vs. vs. yazdılar. Hükümetin planladığını sanki başka güçler planlıyormuş da, Hükümet bunu engellemek için yasak koyuyormuş propagandasını her zamanki komplocu yöntemleri ile piyasaya sürdüler.
Bütün olan bitenin farkında olan burjuva medyası ise, yandaşı ve yandaş olmayanı dahil, Hükümetin planına uygun bir yayın sürdürdüler. Kürtler yine ortalığı yakıp yıkmıştı!
Ey AKP Hükümeti, ey medya!
Bunları daha önce defalarca yapmadınız mı? Defalarca yazmadınız mı? Ne kazandınız? On binlerce ölü, kan ve gözyaşı. Bir taraftan sürekli olarak bu baskı, terör, imha politikalarını uyguluyor ve destekliyorsunuz; diğer taraftan, “Artık Kürt meselesini çözmek lazım, bu böyle gitmiyor” diyorsunuz. Ne kadar iki yüzlüsünüz. Ne kadar yalancısınız. Halkı daha ne kadar kandırabileceğinizi düşünüyorsunuz? AKP öncesi iktidarlar da yıllarca aynı siyaseti uygulamadı mı? Şimdi o hükümetler nerede? O hükümetler neyi çözdüler?
Dünün egemenleri, iktidarların güçlü kişileri, bugün cezaevleri korkunç diye demeçler veriyor.
On yıl önce onlar cezaevlerine kapatılabileceklerini düşünmüyorlardı. Cezaevlerinin korkunç bir yer olması işlerine geliyordu. Şimdi, yakınıyorlar. Onları düşünün. Hiçbir iktidarın sonsuz olmayacağını düşünün
|