İzmit’teki Galile!

18 Mart 2012 Pazar, 09:36

NAZIM ALPMAN /Bir Gün

Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu
İzmit’teki Galile!

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanın Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun başı dertte…

Bela aramıyor, insanlığı arama yolunda ilerlemeye çalışıyor. Ama kapitalizmin taş devrinde yaşayanlar, “onu çok tehlikeli” buluyorlar.



Onur Hoca yaptığı araştırmalarla dünyayı şaşırtan sonuçlara ulaştı: İzmit’e bağlı Dilovası’nda anne sütünde kanserojen madde bulunduğunu tespit etti!



Böylesi bir çalışma için alkışlanması gerekirken Onur Hoca hakkında dava açıldı. Halkı gereksiz paniğe sürükleme suçu icat edildi!

Bu kadarla da kalınmadı, kentin en önemli yöneticisi seçilmiş Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Onur Hoca’nın bu tespiti için onu şöyle sıfatlandırdı:



-Şarlatan!



Dilovası İzmit’in hızla gelişen bir sanayi bölgesi. Ülke kalkınmasına müthiş katlılar yapıyor. İstihdam sağlıyor. Yatırım, kaldırım ne isterseniz var.

Ama bu hızlı gelişme içinde küçük bir sorun yaşanıyor:



-Sanayileşme öldürüyor!



Halk Sağlığı Ana bilim Dalı gibi son derece gurur duyulacak bir üniversite bölümünün başındaki bir bilim adamı daha kıymetli ne yapabilir?

Onur Hamzaoğlu’nun araştırmalarıyla ulaştığı sonuçlar ona çorap örmek isteyenlerce incelendi. Araştırma komisyonları, bakanlık araştırmaları farklı açılardan yaptıkları çalışmalar sonunda aynı sonuçlara ulaştılar.



-Dilovası’nda sanayi atıkları yüzünden insanlar kanser oluyorlar!



Onur Hoca bu haliyle Galileo Galilei haline geldi. 1564’te Piza’da dünyaya gelen İtalyan fizikçi-matematikçi-gökbilimci ve filozof; “Dünya güneşin etrafında dönüyor” tespitini yaptığı için Vatikan tarafından ömür boyu ev hapsine mahkum edilmişti!

Yıllar, yüz yıllar geçti herkes anladı Galilei’yi: Dünya dönüyormuş!

Şimdi sıra bizde… Ülkemizdeki bilimsel-kültürel iklimin Ortaçağdan farklı olduğunu gösterelim. Onur Hoca’nın kürsüsü önünde sıraya girip kendisinden özür dileyelim. Çünkü o Türkiye’ye erken gelmiş bir bilim adamıdır:



-İzmit’teki Galilei!

***



Yeşil Bursa yeniden…

Kızıl Bursa oluyor!

DİSK’e bağlı Birleşik Metal İş Sendikası (ki eski Maden-İş) Bursa’da büyük bir örgütlenme atağına başladı. Yıllardır sarı sendikaların boyunduruğunda bırakılan işçi sınıfının motor gücü metalurji işçileri yeniden devrimci bir sendikanın saflarına doğru akmaya başladılar.

1970’lerde de durum böyleydi… Kökle işçi marşları çınlatırdı Bursa sanayisini:

-Yeşil Bursa, Kızıl Bursa olacak! Haydi/Hay!

***


Gazeteciliğin güzel ismi İpekçi

Uzun adı Adalet ve Kalkınma Partisi olan AK Parti, üçüncü iktidar döneminde “artık buraya da sıra geldi” düşüncesiyle Anadolu Ajansı’ndaki sendikal örgütlenmeye de el attı.

İşyerinde örgütlü olan Türkiye Gazeteciler Sendikası’nı (TGS) AA’dan söküp atmak için 1960-70’lerdeki ilkel fabrikatörlerin taktiğine başvuruyor. TGS üyelerini sendikalarından istifa ettirip, kendi güdümünde olan sarı sendikaya geçmelerini sağlamak için olmadık baskılar uyguluyor.

TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi ise var gücüyle mücadelesini sürdürüyor. Basın açıklaması yapıyor, açlık grevine başlıyor, grevi sonlandırıyor… Bunların hepsi AA’nın sendikasızlaştırılmasını “haber” haline getirmek için…

Bu haberler hangi gazetelerde, televizyonlarda yayınlanacak?

AK Parti Hükümeti’nin 2012’de yaptığı sendikasızlaştırma operasyonunu 20 yıl önce Babıali’de uygulayan gazetelerde yayınlanması için!..

Türkiye Gazeteciler Sendikası içlerinde Abdi İpekçi’nin de bulunduğu sahici gazeteciler tarafından kurulmuştu. Abdi İpekçi bu sırada Milliyet’in en tepesindeki isim Genel Yayın Yönetmeniydi… İlave olarak da sendikacı!

Onun koltuğu dahil sonraki yıllarda gazetelerin tepe koltuklarına oturanlar, gazeteciliği askıya alıp patron ruhunu benimseyince, ilk kurşunu sendika yedi.

Sendika başkanının yazı işleri müdürü olduğu gazetede gazeteciler teker teker istifa ettirildiler. Sonun da geldik, bugünlere: Sendikasız gazeteler, AA’daki sendikal mücadeleyi yazacaklar!

Neyse ki her şey çok kötü değil, direnişi yeniden öğrenmeye çalışan gazeteciler Ercan İpekçi’nin haklı çığlığını anlıyorlar. Hapisteki gazeteciler için en erken ve en çok tepki veren TGS ve Başkanı Ercan İpekçi’ye bu etkinliğinin faturası ödetilmek isteniyor.

Gazeteciler 1960’lardan sonra yeniden alanlara çıkıyor, basın özgürlüğü uğruna mücadele ediyorlar. En ön saflarda da TGS ve Başkanı yer alıyor:



-Gazeteciliğin en güzel ismi İpekçi!