Huzur İslâmda ise Norveç, İsveç, Danimarka, Hollanda, İsviçre falan huzursuz mudur? Ya da Mısır, Irak, Suriye, İran, Cezayir falan huzurlu mudur? Din, Allah ile insan arasındaki bağdır, bu bağa ruhen ve kalben inanan dindar insanlar birey olarak huzurlu olabilir ancak bu huzur tüm toplumu kapsar mı? Ahlâk binlerce yılda gelişen, iyiliği öngören, fenalıktan arınmak için geliştirilen evrensel bir ilimdir. Bu öğreti, tüm semavî dinlerde mevcuttur, her dindar insan ahlâklı olmadığı gibi, her dinsiz de ahlâksız değildir.
Kur'an; okumanın, bilimin, çalışmanın, üretmenin önünü açtığı halde neden birçok Müslüman ülkede kitap okunmaz, bilim insanı yetişmez, çalışılmaz ve üretilmez? Tıp, mühendislik, kimya, matematik, elektronik, bilişim ve teknolojinin her dalında nitelikli insan yetiştiren, yatırım yapan, uluslararası marka olan tek bir Müslüman ülke var mı? Yüzyıllardır Batı emperyalistleri tarafından kıymetli madenlerine, petrollerine, tarımsal ürünlerine, turizm alanlarına el konularak sömürülen Müslüman ülkelerin bu çaresizliği kader olarak açıklanabilir mi? Batı emperyalistleri sömürmeyi başaramadığı Müslüman ülkelere sözde demokrasi getireceğiz vaadiyle halkı birbirine düşürüp iç savaşlara neden oluyor. “Allahuekber” çığlıkları arasında çocuklar bile katlediliyor, milyonlarca Müslüman kardeş birbirini boğazlıyor, tuzu kuru diğer zengin Müslüman ülkeler ise olan biteni sadece seyrediyor. Somali'de her gün yüzlerce çocuk açlık ve susuzluktan ölürken, Katar Kraliyet Ailesi, Paul Cezanne'nın “İskambil Oyuncuları” tablosunu 250 milyon dolara gurur ve keyifle alabiliyor. Huzur İslâmda mı, insanda mı?
Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ülkemiz, rüşvet ve hırsızlıkta dünyada dördüncü , Avrupa'da ise birinci. Sağlıklı gıda üretimi yapan firma sayısı iki elin parmaklarını geçmez. Dünya ülkeleri içinde en az okuyan, araştıran, inceleyen ve sorgulayan milletlerden biriyiz çünkü; ortalama 6.5 yıl eğitim görüyoruz. Her ile bir üniversite açıyoruz ancak uluslararası düzeyde tek Türk üniversitesi yok. Devleti yönetenler hakkında hazırlanan suç dosyaları nedeniyle dünya birincisiyiz. Kapkaçın, gaspın, hırsızlığın, üçkağıtçılığın yaşanmadığı tek gün yok, Çocuk taciz ve tecavüzleri, kadına karşı şiddet, cinayet ve her türlü sömürü, çocuk gelinler, töre cinayetleri neredeyse gündelik yaşamın sıradan olayları haline gelmişken, tek yeteneği kurnazlık olan uyanıklar, dini referans göstererek Almanya'da çalışan emekçilerimizi sözde yardım derneği adı altında utanmadan, insafsızca dolandırabiliyor. Kul hakkı yemenin affedilmez bir günah olmasına rağmen bütün bunları nasıl izah edeceksiniz? Şimdi huzur İslâmda mı, insanda mı?
Sayın Başbakan şayet başarabilirse, dindar bir nesil yerine, öncelikle ahlâklı bir nesil yetiştirmenin çaresini bulmalıdır. Ahlâklı bir insan İslâmiyet’i kendisi ve yakınları çıkarına, Kur'an ayetlerini ise çirkin emellerine zaten alet etmez.
KAŞ YAPARKEN
Bir araştırma şirketi gençler arasında yaptığı ankette; “En çok hayranlık duyduğunuz isim kim?” diye sormuş. Yüzde 21.6 ile Başbakan Erdoğan birinci olurken, yüzde 4.1 ile Atatürk ikinci olmuş. Her ne kadar yandaş medya, Erdoğan Atatürk'ü geçti diye manşet atıp sevinse de bu soru; Kurnazlık yöntemiyle güncel ve seçeneksiz düzenlendiği için anketin ciddiye alınacak bir tarafı yok. Atatürk'ün tokat attığı emperyalist ülkelerde bile en çok hayranlık duyulan bir liderin kendi ülkesinde ikinci olması söz konusu olamaz. Aziz milletin yüzde 50'sinin hayranlığına mahzar olmuş Sayın Başbakan'ın gençlerin nezdinde yüzde 21'lere kadar düşmesi de herhalde yandaşları için sevinilecek bir şey değil
|