Madımak'ın 5 firari sanığıyla ilgili davanın, zamanaşımı nedeniyle düşmesi medyada ederinin çok üstünde bir infial dalgası yarattı.
Aynen öyle, ederinin çok üstünde...
Çünkü kanaatimce, mahkeme daha önce, Madımak'ta ölen 33 aydın sayısınca tutukluya idam cezası vermişken ve bu 33 kişi de zaten 19 yıldır içeride yatmaktayken dahi çözülememiş olan olayın, 5 firarinin yakalanmasıyla çözülecek hali filan yoktu.
Çünkü, yanarak ölen 33 kişiye (Madımak'ta ölenlerin sayısı aslında 37'ydi ama ikisi otel görevlisi, diğer ikisi de gösterici olduğu için Madımak olayı hep 33 rakamıyla anıldı) karşın, 33 göstericinin hüküm giymesi, kafalarda \'yargı gerçekleri bulmak yerine görüntüyü kurtarmayı mı tercih etti?\' sorularına neden olacak cinsten bir tesadüftü ve bu soru geçerliliğini hep korudu da...
Sonuçta kamuoyunun ortak algısı, Madımak'la ilgili bu 33 hükümlünün, gerçek faillerin asla bulunamaması için medyanın önüne atılmış birer bir yem olduğunda birleşti. Bugün hala Madımak'ta neler olduğunu bilmeyi arzu eden, adalet duygusu tatmin olmamış geniş bir kitlenin varolması, tam da bunu kanıtlar.
Çünkü Madımak Oteli'ni yakması için kimlerin halkı galeyana getirdiği, kimlerin olayları durdurmak için kılını dahi kıpırdatmadığı, kimlerin provakatörleri desteklediği hep tahmin edildi, ama asla açığa çıkmadı.
O 33 kişiye idam cezasının verilmesiyle susmak durumunda bırakılmış vicdanlar, bugün Madımak'ın 5 firari sanığıyla ilgili zamanaşımı kararı nedeniyle yeniden adalet istiyor. 5 kişi niye bulunamadı diye feveran ediyor....
Oysa, olayla ilgili biraz bilgisi bir parça da vicdanı olan her nefis şunu takdir eder ki, Madımak olayını aydınlatacak olan o 5 firari sanığın bulunması ve yargılanmasıyla mümkün olmayacaktır. Madımak'ta neler olup bittiği, ancak dava yeniden açılıp, yeni ve adil bir yargılama yapılarak anlaşılabilecektir.
O dönemin idari amirleri; bazı insanların diğer insanları yakmasını \'şenlik ateşi\' izler gibi izlemesi emredilen güvenlik kuvvetleri; o kuvvetlerin bu emri aldığı makam sahipleri bulunmadıkça ve olaya sebebiyet veren derin yapı ortaya çıkarılmadıkça, ister o 5 firariyi, ister o meydandaki bütün göstericileri yargılayın, gerçekler ortaya çıkmayacaktır.
Çünkü bu olayı tezgahlayan, ne 19 yıldır müebbet hapis cezasını çeken 33 figürandır (bu onların suçsuz olduğunu düşündüğüm anlamına gelmez, ancak asıl failler yargılanmadan bu davanın kapanması haksızlıktır) ne de provakatörlerin kışkırtmalarına gelmiş ve kendine dindar diyen üç beş çapulcudur.
Madımak'la ilgili asıl mesele buyken, bakıyorsunuz kimse bunu dert etmiyor, dert etmediği gibi zamanaşımı kararı üzerinden o arkaik ve vesayet ürünü diskura dönülüyor ve ortalığa bir \'dinci\'ler lafı dökülüyor. O da yetmiyor, \'dinci\'ler özür diyesin\' diyen heyecanlı arkadaşlar, \'hak arayan demokrat\' kılığında sahne almaya başlıyor.
Tamam hak aransın, iki provakatörün sloganlarının peşine takılıp insan öldürebilecek derecede insanlıktan ve İslamlıktan nasibini almamış insanlar gerekli cezayı da alsın ama, İnsanlar birbirini yakarken, güvenlik kuvvetlerinin durup olayları seyretmesinin sebebini benden başka kimse merak etmiyor mu?
Nedir yani bu \'dinci\' diskuru? \'Dinci\' kimdir hem?
Otuz kırk insanlıktan çıkmış insan, insanların canını almış olsa bile, bu ülkenin hemen tüm dindarlarını, Uğur Dündar'ın 1998 yıllarında sunduğu Star Haber'e ışınlamaya kalkmanın bu davaya yararı ne?
Tıpkı Hrant Dink davasını olduğu gibi bu davayı da hükümete yönelik acımasız ve temelsiz bir muhalefete dönüştürmek yerine; davanın yeniden açılmasını talep eden sivil bil dil, bir ses tesis etmek, haksız yere canları alınmış o 37 insana olan borcumuz değil mi?
Borcumuz, borcumuz....
|