İmam Hatip Okulları (İHO) üzerine oynanan büyük rövanş maçını yazacaktım, önce gazetelere bir göz atayım dedim. Bir de ne göreyim; milyonların sevgilisi, hayvan hakları savunucusu, garibanın dostu, AKP’nin korkulu rüyası; kendisini Zeki Müren’in keşfettiğini söyleyip, köşesinden Müren’e teşekkür yazısı yazan yılların gazeteci çınarlarından Bekir Coşkun, Egemen Bağış’ı eleştirirken aynen şöyle yazmamış mı? “Bir eşcinsel, bir de pezo olmadığımız kaldı maazallah…”. Bu kadar zeki bir kalem eşcinsellerle, pezoları aynı kefeye koyup, hayatta kendisine edilebilecek en kötü hakaretlerin başında kendisine “eşcinsel” denmesi olduğunu, milyonlar okusun diye yazdıktan sonra iktidarı eleştirmek için, gazeteci arkadaşlarına destek olabilmek için ne derse desin, hiçbir kıymeti kalmayacağını bilmez mi? Böyle bir hatayı yaptıktan sonra onun, eşcinseller için nefret yazıları döşeyen yandaş gazetecilerden ne farkı kalır?
Homofobi sen ne kökü kurutulamayan bir belasın? Allahtan Pako öldü de, bu yazıyı bilemedi; yoksa utancından ölürdü.
Yakın bir arkadaşımın geçen sene vefat eden, muhteşem bir annesi vardı. Fatma Teyzemiz, Ordu Mesudiye’liydi. Ruhu şad olsun! Bu Karadeniz’li ve Karadeniz’in bütün o kıvrak zeka ve bilgeliğini kendinde toplamış teyzemizin hepimizin bayıldığı ve bir yerlere not ettiğimiz sözleri var. Bunlardan bu durum için cuk oturanı: “En akıllıları Deli Bekir, o da direğe bağlı”!
Bağlı olduğu direğin adı da “Cumhuriyet Gazetesi”. Bu Cumhuriyet’in, benim bildiğim ilk sabıkası da değil. Yıllar önce yayınladığı bir Doğu Perinçek söyleşisinde, KAOS’a karşı sergilediği homofobiye yeterli cevap hakkı bile vermek istememişti de, taa Londra’dan müdahale etmek zorunda kalmıştım!
Bekir Coşkun ve Cumhuriyet Gazetesi, eşcinsellerden hemen özür dilemeli. Gazete yayın politikası olarak bir daha homofobiye prim vermeyeceğini deklare etmeli. Kadrosunda bir tane dahi eşcinsel yazarı barındıramayan Cumhuriyet Gazetesi, güya muhalefetin ana direği bu okuduğunuz yazıyı aynen Bay Coşkun’un köşesinde yayınlamalı. Bu makalenin Cumhuriyet’te tekrar yayınlanabilme bedeli on bin TL’dir. Ödeme direkt olarak KAOS’a yapılabilinir!
Gelelim 2+2+2=İHO meselesine: AKP’li politikacılar ne söylerlerse söylesinler, kimseyi bu kanun değişikliğini İmama Hatip Okulları’nı (İHO) çoğaltmak ve yüceltmek için yapmadıklarına inandıramazlar. Bu yeni bir şey değil. İHO on yıllardır bu ülkenin politikasında oy avcılığı için kullanılmış bir top. Daha AKP diye birşey yokken, en fazla İHO Demirel devrinde açılmadı mı? Örnekler çok; Coşkun’un ve Cumhuriyet’in yazımdan aldığı yer nedeniyle, ben bu yazıda işin oy avcılığı ve toplum mühendisliği kısmını bir kenara bırakıp İHO’ların kimsenin dokunmadığı bir sorununu yazmak istiyorum: İHO’lar işe yarayan, iyi yetiştirilmiş mezun vermiyor, veremiyor. Benim tanıdığım, bildiğim, gözlemlediğim (öğrencim olmuşlar dahil) İHO kökenlilerin büyük bir çoğunluğunun genel kültür seviyeleri düşük, dünyaya kapalı (büyük bir çoğunluğu başka bir dilde konuşup okuyamıyor), ezik ve kompleksli gençler. Birçoğu İHO kökenli olduğunu saklıyor; bundan utanıyor veya bu bilinirse dezavantajlı bir konuma düşebileceklerinden çekiniyorlar.
Memleketi idare eden günümüz politikacı ve bürokratlarından, binlerce İHO kökenli arasında, benim görebildiğim bir tane bile biat kültürünün dışına adım atabilecek, özgün düşünce üretebilecek insan yok. İHO kökenlilerin en başarılı örneklerinin başında gelen, TC Başbakanı, partisinin son grup toplantısında İHO’lu olduğunu gururla söyledi. İngilizce’si “one minute”, Arapçası “men dakka dukka” ile kısıtlı, bildiğimiz kadarıyla Türkçe’den başka bir dile hakim değil. Bu kadar konuşmasını dinlediğim Başbakan’ın ağzından edebiyat, sanat, kültür, estetik, felsefe konularında beni etkileyecek bir laf işitmiş değilim.Türkiye’de 70’li yıllardan beri binlerce mezun veren İHO kökenli, toplumun takdirini toplamış, bildiğim bir tane pırıltılı yazar, şair, sanatçı yok. Mesele sadece bir milletin hayatındaki can damarı olan sanat ve kültür meselesi de değil. Bu konuda bir istatistikten haberdar değilim, ama tahmini ediyorum ki iş; kültür, sanat dallarının dışındaki istihdama gelince de işverenler İHO’luları tercih etmiyorlar. Bir turizimci işveren doğru dürüst bir yabancı dili bile konuşamadan önüne gelmiş, dünyaya at gözlükleri ile bakan, İHO kökenli bir genci neden işe alsın ki? Peki, AKP ne yapmak istiyor? İlelebet iktidarda kalıp yüzbinlerce İHO kökenli insanı devlette mi isdihdam edecek? Bu ülkenin geleceğini düşünmüyorsa, İHO’larda okuyacak, kendi evlatlarının geleceğini de mi düşünmüyor? Neden imam hatiplerin orta ksımlarını tekrar açabilmek için harcadıkları çabanın az bir kısmını, bu okullardan doğru dürüst gençler yetiştirebilmek için bu okulların müfredatlarını düzeltip, buradaki eğitim düzeyini yükseltmek için sarf etmiyorlar?
|