ABD hala dünyanın en büyük gücü, ancak iniş trendine girdiğinin farkında. Belki 15, belki de 25 yıl içinde başka ülkeler ABD'yi geçecek. Bu bilinç, onları bütün konseptlerini değiştirmeye yöneltti. Obama'nın gelişi sadece başlangıçtı. Son 3.5 yılda Obama'nın izlediği politika ve strateji, dünya halklarının Beyaz Saray'a nefretle bakmalarını önlemeye dönüktü. Yerkürenin jandarması rolünü bırakıp, müzakereci taktiklere yöneldiler.
Yeni konseptin özeti şu:
'Eğer ABD askerine veya yardımına ihtiyacınız olursa, bizi sizler çağırın.'
Geleceğe hazırlanıyorlar. Herkesin öfkesini üzerinize çekerek uzun süre en güçlü olarak ayakta kalamazsınız.
Çin Başbakanı Wen Jiabao dün, çok önemli bir konuşma yaptı. Küresel ekonominin adeta lokomotifi durumundaki ülkenin başbakanı... Kriz Doğu'dan Batı'ya herkesi vururken yüzde 7 büyümeye devam eden ülkenin...
Çarpıcı cümle şöyle: Acil reform yapmalıyız.
Partinin ve ülkenin liderlik sisteminde değişikliklere gidilmesi gerektiğini söyleyen Çin Başbakanı, kendi yönetimi sırasında ortaya çıkan 'sosyal hastalıklar' nedeniyle de özür diledi. Reform yapılmaması halinde ekonomik kazanımların tehlikeye gireceği uyarısında da bulundu.
Yine dün, Washington'da Başkan Obama ile İngiltere Başbakanı Cameron görüştüler. Bir numaralı konunun ekonomi olduğu özellikle vurgulanıyordu. Ne Suriye, ne İran, ne de Afganistan... Ekonomi hepsinin önünde. Üstelik görüş ayrılığı var. Obama, devletlerin daha çok harcama yapması ve ekonomiyi canlandırması gerektiğini söylüyor, Cameron ile bütün Avrupa ülkeleri ise tasarruf ve kısıntıdan yana.
Çin'den ABD'ye, ne kadar farklı iki dünya şekilleniyor, görüyor musunuz...
KÜRESEL MODEL Mİ DEDİNİZ?
Derinlemesine analiz yapan bütün uzmanlar, küresel krizin aslında ekonomi kaynaklı olmadığını, tam tersine siyasi nedenlerle meydana geldiğini belirtiyorlar. Ortak görüşe göre 'Avrupa'da şu anda lider yok'.
Geçmişe bakınca büyük liderler insanlık tarihinde hep çığır açmışlar. Hele büyük krizlerin, acı savaşların ardından...
Liderin özellikleri belli:
'Vizyoner, karizmatik, güvenilir, akil, uzak görüşlü, sonraki seçimi değil de gelecek nesilleri düşünen, yaratıcı, sorun çözücü, reaktif değil proaktif, yani olaylara önceden önlem alan, çatışmacı değil uzlaşmacı, biraz da gönül insanı.'
Evet evet gönül insanı...
Zira devlet yönetiminde de kalp her zaman kafadan önce gelirmiş.
Biraz da aklınla hissedip, kalbinle düşüneceksin.
Gerçek liderler, toplumun seviyesine inmezler. O, işin en kolayı. Asıl zorluk toplumun seviyesini yukarıya çekmektir.
Dünyanın geleceğinde ABD tek egemen güç olmayacak. Muhtemelen en güçlü ülke olarak da kalmayacak. Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya gibi ülkeler yükselecek. Bölgesel güç anlamında da yeni oyuncular ortaya çıkacak. Türkiye bunların başında geliyor. Rakamlar ekonomide ilk ona gireceğimizi söylüyor.
Global konjonktür on yıldır Türkiye'nin yanında, gelecek 20 yılda da aynı rüzgar esecek. Jeopolitik şartlar, Ortadoğu dengeleri ve İslam dünyasıyla ilişkisi, Doğu-Batı arasındaki köprü özelliği, bir de demografik avantajını eklerseniz ülkemiz adına parlak bir dönemi işaret ediyor. Ancak Çin'in küresel model olma konusundaki dünkü arayışlarını hatırlayalım; reform istiyor. Biz de bölgesel lider ve model olmak için demokratik standartları yükseltmek zorundayız. Ekonomimizi büyütürken, gerçek demokrasiye doğru koşar adım ilerlemeliyiz. Çünkü yeni dünyada, istediğiniz kadar ekonominiz güçlü olsun insan hakları, evrensel değerler ve demokratik standartlarda siciliniz kötüyse model olamazsınız. Ben bütün kalbimle iyimserliğimi koruyorum
|