İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

YAZAR YAZI

Bir Türkiye klasiği Güçlüysen borun öter

Bir Türkiye klasiği Güçlüysen borun öter

13 Mart 2012 Salı, 08:32

Ahmet HAKAN /Hürriyet

8 yıllık zorunlu temel eğitime geçtiğimiz günleri hatırlayalım.

Bütün tartışma şunun üzerine kurulmuştu:
“Kesintili mi? Kesintisiz mi?”
O günlerde...
- Asker “kesintisiz olmalı” diyordu.
- Refah Partisi hariç bütün siyasi partiler “kesintisiz olmalı” diyordu.
- Üniversiteler “kesintisiz olmalı” diyordu.
- Sivil toplum “kesintisiz olmalı” diyordu.
“Kesintisiz”den maksat, imam-hatiplerin orta kısımlarını kapatarak bu okulları budamaktı.
Bu maksadı da “zorunlu eğitimi 8 yıla çıkarıyoruz, bu cumhuriyet tarihinin en büyük reformudur” türü afili cümlelerin arkasına gizliyorlardı.
O günleri hatırlıyorum:
Azınlıkta olan Refah Partililer, Meclis’te tam bir “imam-hatip savaşı” veriyorlardı.
Kürsüleri işgal ediyorlar, engelleme yapmaya çalışıyor, uzlaşma arıyorlar, sözlerini dinletmeye çalışıyorlar, her türlü tezi yürürlüğe sokuyorlardı.
Bu arada...
Mitingler yapılıyor, Meclis’e yürünüyor, “imam-hatiplere dokunma” sloganları atılıyordu.
Fakat fayda yoktu.
Egemen güçler kararlarını vermişlerdi bir kere.
Zorunlu eğitim kesintisiz olacaktı.
Bundan asla ödün verilmeyecekti.
Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz “Siyasi hayatıma mal olsa bile böyle olacak” diyordu.
Nitekim öyle de oldu.
* * *
Gelelim bugüne...
Değişen hiçbir şey yok:
Dün zorunlu eğitim ayağına imam-hatiplerin orta kısımları kapatılmıştı, bugün zorunlu eğitim ayağına imam-hatiplerin orta kısımları açılıyor.
- Yine ödün yok.
- Yine tartışmaya kapalılık var.
- Yine oldubittiyle mesele çözülmeye çalışılıyor.
- Yine taraflar arasında ihtiyaçlar çerçevesinde bir model arayışı söz konusu değil.
- Yine uzlaşma aranmıyor.
- Yine sesler yükseliyor.
- Yine yumruklar konuşuyor.
Geçmişin Refah Partisi’nin yerini bugünün CHP’si almış durumda.
Bu kez “böyle olmaz / bu oldubittidir / uzlaşma sağlanmalıydı / taraflar dinlenmeliydi / bilimsel gerçeklere kulak verilmeliydi” deme sırası CHP’lilere gelmiş durumda.
* * *
Hiç ama hiç yadırgamıyorum.
Bu bir Türkiye klasiğidir:
Güç kimdeyse onun dediği olur.
Eskiden “kesintisizciler” güçlüydü, onların dediği olurdu.
Bugün “kesinticiler” güçlü, onların dediği oluyor.
Bu topraklarda tartışmanın, bilimsel veriler üzerinden görüşler oluşturmanın, uzlaşmanın, karşıdakine hak vermenin kültürü yoktur.
Bu nedenle...
“Kesintisizciler” için, gücü ellerine geçirecekleri günün hayalini kurmak dışında bir çözüm yok.

Köşe yazısıyla şunları yapma

- İrşat yapmaya kalkma.
- Geleceğe kalacak eserler veriyor pozuna girme.
- Paraladığın lügatler nedeniyle edebiyat yaptığını sanma.
- Sadece muhatabının anlayacağı türden mektuplar yazma.
- James Joyce’a özenip taş gibi metinlere imza atma.
- Felsefe yapma.
- Tarih yazıcılığına soyunma.
- Sırf komedi olsun diye komiklik yapma.
- Ders anlatmaya kalkışma.

Erbakan Hocamız hiç mi hata yapmadı?

28 Şubat sürecinde Erbakan Hocamız hiç mi hata yapmadı?
Yapmaz olur mu? Saymakla bitmez:
- Topyekûn kalkışmayı görmezden geldi.
- Olup bitenleri hep küçümsedi, hiçbir şey olmamış gibi yaptı.
- “Ben herkesi ikna ederim” şeklindeki sınırsız özgüvenine bel bağladı.
- Masaya yumruğunu vurmadı.
- Subay maaşlarına astronomik zamlar yaparak durumu geçiştirebileceğini sandı.
- Alttan aldı, direnişe geçmedi.
- Lüzumsuz eylemler, gereksiz açıklamalar yaptı.
- İktidarda kalmak adına zillete teslim oldu.
- Tankları sokağa çıkaranlardan hesap sormadı.
- Kendisine kameralar karşısında küfreden generale “terbiyesiz herif” bile diyemedi.
- “Madem üzerime süngüyle geliyorsunuz, o zaman ben de halka giderim” tavrı koymadı.
Neyse... Daha çok hata var ve hepsini saymaya gerek yok.
* * *
Biliyorum:
- Erbakan’ın aldığı oy nihayetinde yüzde 21 idi...
- DYP gibi her tarafından su alan bir parti ile ortak olunmuştu.
- Erbakan’ın bir stili vardı ve o stil direnişe yatkın değildi.
- Saldırı öyle çok boyutluydu ki adama feleğini şaşırtırdı.
Bunların tabii ki farkındayım.
Ancak...
Her şeye rağmen Refah Partisi’nden daha klas bir hareket beklenirdi.
Olmadı, olamadı.
* * *
Peki bu durumda ne diyeceğiz?
“Refah hak ettiğini buldu” ya da “Hoca layığını buldu” mu diyeceğiz?
Hayır! Ne münasebet!
Çünkü elimizde kapı gibi şu beş ilke var:
BİR: Sivil iktidar hangi hatayı yaparsa yapsın elinde silah bulunan güçlere müdahale hakkı tanınamaz.
İKİ: Elinde silah bulunan güçlerin oyuna karışması, sivil iktidara yönelik bütün eleştirilerin paranteze alınmasına yol açar.
ÜÇ: Sivil iktidar hangi hatayı yaparsa yapsın, elinde silah bulunan güçler oyuna karıştığı anda hepimizin silahlı güçlerin karşısında sivil iktidarın yanında hizalanması gerekir.
DÖRT: Bir sivil iktidarla hesaplaşmak için silahlı güçlerin devreden çıkması elzemdir.
BEŞ: Silahlı güçlerin müdahalesine maruz kalmış sivil iktidarların yaptıkları taktik hataları sayıp dökmek, maksat ne olursa olsun, sonunda silahlı güçlerin müdahalesini meşrulaştırmaya yarar.
Bu beş ilke çerçevesinden olaylara yaklaşırsak...
“Ama Erbakan Hoca da çok hata yaptı kardeşim” cümlesinin herhangi bir değerinin olmadığını görürüz.

Gönül koymak bir gizli iştir

CEM Yılmaz, düğününe Yılmaz Erdoğan’ı davet etmiş ama Beyazıt Öztürk’ü davet etmemiş.
Beyazıt da kendi programında önce Cem Yılmaz’a mutluluklar dilemiş, ardından da düğüne davet edilmediği için bin sitem yollamış.
Mutluluklar dilemesi Beyazıt’ın yüce gönüllülüğünü gösterir. Ama keşke sitemini içinde tutabilseydi! Çünkü gönül koymak bir gizli iştir.
İfşa edildiği takdirde...
Gönül koymanın vakur ve mağrur duruşu, ince asaleti falan fena hırpalanır

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız