İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

YAZAR YAZI

Kadınlar katılmaksızın devrim olmaz

Kadınlar katılmaksızın devrim olmaz

09 Mart 2012 Cuma, 09:32

Şaban İBA /Özgür Gündem

Bugün 8 Mart. Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün 102. yılı. Bugün kadınlar bir kez daha eşitlik ve özgürlük için mücadele bayrağını yükseltiyorlar. Bugün kadınların uyanışı yüreklere bir Cemre gibi düşüyor. Cemre’nin gizli gücü, hem insan soyunun yeniden üretimini ve hem de maddi hayatın gereksinimlerini üreten kadınların bu ikili görevlerinden kaynaklanan simgesel gücüyle özdeşleşiyor.

Birinci Cemre’den Newroz’a kadar, yani 19 Şubat’tan 21 Mart’a kadar olan süreçte öncelikle kadınlar akla gelmeli. Daha doğrusu insanlığın tarihsel ve toplumsal evriminde tarıma geçişte kadınların devrimci rolü hatırlanmalı.

Erkekler avcılık ve toplayıcılık yaparken, kadınlar da yabani meyve ağaçları ile buğday ve arpa gibi tahılları ehlileştirerek Tarım Devrimi’ne geçişi başlattılar. Daha sonra da elde ettikleri tahılın saklanması için çömlekçiliği, yani bir Sanayi Devrimi’ni gerçekleştirdiler. Bu dönemde Kadın-Toprak-Üretim şeklinde bir simgesel üçgen oluştu. Kadının doğurganlığı ile toprağın doğurganlığı birbiriyle özdeşleşerek Bereket Tanrıçası doğdu.

İlkel Komünal Toplum’dan yeni toplum biçimlerine doğru tarihsel yönelişte kadınların ekonomik, sosyal, siyasal rolleri ve tarihsel konumları erkek egemenliği tarafından değiştirildi. Ancak ikinci cins olmaya zorlanan kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi, siyasal ve toplumsal hayatın her alanında kesintisiz bir şekilde devam etti.

Devrim ve sosyalizm mücadelesinde cinsiyetçiliğe yer yoktur. Tüm eşitlikçi ve özgürlükçü söylemlere karşın, bugüne kadar kadınların siyasal ve örgütsel alanda erkeklerle eşit konumda bulunamamalarının sorumluluğu erkeklere aittir. Erkek egemenliği ile mücadele cinsiyetçi olmayan bir sosyalizm anlayışına tekabül eder.

Kapitalist sistemin doğasından kaynaklanan burjuva rekabetin yarattığı parçalanmışlığın, ezilmişliğin, güvensizliğin, yabancılaşmanın aşılması için, siyasal ve örgütsel çalışmalarda sevgi, güven, dostluk, dayanışma gibi yoldaşlık ilişkilerinin kurulması ve geliştirilmesi gereklidir.

Uzun bir tarihsel süreçte erkek egemen ideolojinin etkin olduğu reel sosyalizm anlayışı her şeyi belirlemiştir. Erkek egemen ideolojinin çeşitli versiyonları olan ve olur olmaz gerekçelerle her gün yeniden üretilen kadın sorununa karşı ilgisizlik, duyarsızlık, çekingenlik ve hatta içten içe süreklilik kazanan “korku” durumu; kadınlara güven vermekten çok her aşamada yeniden üretilen erkek güvensizliğinin (erkeklerin hem kendilerine ve hem de kadınlara karşı güvensizliklerinin) tipik biçimlerini yaratmıştır. Sosyalist erkeklerin, erkek egemen ideolojinin etkisinden kurtulamamaları ve bu söylemi hayatın her alanında sürdürmelerinin temel nedeni, kadın sorununun aslında “erkeklerin sorunu” olduğu gerçeğini kavrayamamalarından kaynaklanmıştır.

Kadınlar, hangi siyasal ve örgütsel konumda bulunursa bulunsunlar, kendi mücadelelerine önderlik etmelidirler. Sınıf, ulus ya da diğer katmanlar kendi kurtuluşları için nasıl örgütlenip mücadele ediyorlarsa, kadınlar da kurtuluşlarına giden yolun esas olarak kendi çabalarından geçtiğini görmek zorundadırlar.

Kadın örgütlenmesinin bir uzmanlık örgütlenmesi bağlamında ele alınması, kadınların siyasal ve örgütsel alanın diğer sektörlerinden tecrit edilmelerine yol açmaktadır. Bu durumun yarattığı en önemli olumsuzluk, kadınların kendi yetersizliklerinin ve sayıca az olmalarının farkında olmalarına rağmen; erkekler tarafından kendilerine bırakılmış ve son derece daraltılmış, sığlaştırılmış olan “kadın alanı” ile yetinmek zorunda kalmalarıdır. Devrimci kadınların toplumsal kadın rolleri ile devrimci kimlikleri arasındaki çelişkiler ise, siyasal ve örgütsel alanda önemli sorunlar yaratıyor. Sokakta, eylemde, günlük siyasal işlerde önde ve erkeklerle eşit düzeyde olan devrimci kadın; evde, aile ilişkilerinde, aşkta, arkadaşlıkta, dostlukta aynı düzeyde konumlanamıyor.

Erkek egemen toplumsal ilişkilerde olduğu gibi, devrimci mücadele içinde de sosyalist erkeklerin büyük çoğunluğu tarafından kadınlara “eksik, yetersiz ve zayıf” kişilik gözüyle bakılıyor. Bu da kadınları “erkek gibi davranmaya” zorluyor. Dahası erkek egemen ideolojinin her alandaki etkisi ve karşı konulamaz gücü, kadınları erkeklere karşı “rekabet” yerine birbirlerine karşı “rekabete” yöneltiyor.

Çalışan kadınların, emekçi kadınların ve eve hapsedilmiş kadınların (mutfak-yatak odası ve çocuk odası üçgeni arasında koşturan ev kölesi kadın) geleneksel kadın rolleri ile özgürleşmekte olan kadın rolleri arasındaki zoraki gidiş gelişleri, sosyal ve psikolojik sorunlar yaratmaktadır.

Erkeklerin bir gün bile katlanamayacakları bu durum, kadınların günlük yaşamlarında her gün yaşadıkları ağır stres ve depresyonun temelini oluşturmaktadır. Günlük yaşamda kadınların ezilmişliklerinin ve dışlanmışlıklarının tipik biçimlerine bürünen bu sorunlar, kişilik parçalanmışlıklarına da yol açmaktadır.

Erkekler tarafından yeterince bilince çıkarılamayan bu durum, eşit ve özgür ilişkileri zedelemekte ve sonuç olarak ortak yaşamın devrimcileştirilmesini engellemektedir. Bu bakımdan, erkek egemen ideolojinin yansımalarından kaynaklanan özel ve genel sorunları bıkmadan, usanmadan, korkmadan inatla ortaya konularak sorgulanması ve bu işin bir “ideolojik mücadele alanı” olarak ele alınması ve böylelikle erkek egemenliğinin sürekli ve sistemli bir şekilde sarsılması gereklidir.

Unutmayalım ki, kadınlar katılmaksızın gerçek bir kitle hareketi ve devrim olmaz!..

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız