Yeni CHP için hepimize düşen görevler var

29 Şubat 2012 Çarşamba, 09:04

Meral Tamer /Milliyet

CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu çok önemli bir sınavı başarıyla verdi. Parti içinde ilk kez bir rakibe karşı ipi göğüsledi; hem de rahatlıkla...
CHP tüzüğünde, örgütün demokratikleşmesi yönünde radikal değişiklikler yapıldı. Ben son dönemde kadın meselesiyle
haşır-neşir olduğum için geçen haftaki yazılarımda kadın kotasının % 25’ten % 33’e çıkartılması üzerinde durdum; ancak yeni tüzükte CHP için “devrim” denebilecek daha da önemli bir madde var bence. O da devleti korumak yerine, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü esas alan amaç maddesi:
- Eski tüzükte “CHP’nin amacı, ülkenin güvenliğini ve bütünlüğünü, ulusal birliği, ekonomik ve siyasal bağımsızlığı, yurtta ve cihanda barışı koruyup güçlendirmek...” diye sürüp giden madde yerine;
- Yeni tüzükte “CHP’nin amacı, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne, laik, çağdaş, katılımcı ve çoğulcu demokrasiye dayanan hakça düzen oluşturmaktır,” deniyor. Kısa, yalın ve net!

‘Partimle gurur duyuyorum’
Bu arada Sezar’ın hakkını da Sezar’a teslim edelim: Sadece Kılıçdaroğlu ve ekibinin değil, ana muhalefet partisinde bir kıpırdanma bekleyen herkesin, Önder Sav ve muhalif imzacılara teşekkür borcu var. İyi ki zorladılar kurultay diye, iyi ki kıpırdattılar Genel Merkez’i. Zira CHP’nin son dönemde iktidarın peşine takılıp giden bir görüntüsü vardı; kendi gündemini yaratamıyordu. Kurultay bu tıkanıklığı aşma
imkânı verdi.
Şimdi -muhalif imzacılar hariç- diğer tüm delegeler Ankara’dan güven tazelemiş ve fevkalade motive olmuş bir halde “Partimle gurur duyuyorum” diyerek evlerine, örgütlerine geri döndüler.

Halkçı CHP olabilecek mi?
Kemal Kılıçdaroğlu yeni CHP’yi halkçı, halka dokunan onu dinleyen CHP olarak tanımladı. CHP geçmiş refleksi olan devlet partisi olmak yerine, halkın partisi, değişen Türkiye’nin partisi olmayı başarabilirse güçlenebilir. Bunu başarabilmesi için katılımcı, aktif, dinamik bir örgüte ihtiyaç var. Kurultayda oluşan bu olumlu havanın, partinin dönüşümü yönünde kullanılabilmesi, örgütün bu sürece sahip çıkmasıyla olanaklı olacak. Örneğin Kılıçdaroğlu, Kurultaylar zaferinin ardından “Programın yeniden yazılması için arkadaşlarıma talimat verdim.
350-400 sayfalık parti programı olmaz” dedi. 70-75 sayfalık daha anlaşılır bir metnin yazılması için kollar sıvanıyor.
Bu noktada önemli bir soru var: Programı, Kılıçdaroğlu’nun çok güvendiği Prof. Sencer Ayata başkanlığında 3-4 kişilik dar bir ekip mi yazacak? Yoksa yenilenmeye paralel olarak aşağıdan yukarıya, kılcal damarlardan merkeze, yani örgütlerden üst yönetime yeni ideoloji ve fikir akışı istenecek mi? Böylelikle örgütle Genel Merkez arasında tazelenen güveni pekiştirmek düşünülüyor mu? Örgütün Parti Programı’nın oluşum sürecine aktif katılımı planlanıyor mu?

İlk hedef yerel seçimler
CHP’de şu sıralar parti bünyesi yenileniyor. Mahalle delegeleri neredeyse tamamlandı. Delege seçimlerini ilçeler martta, iller nisanda tamamlayacaklar. Seçimli kurultayın yaz başında yapılması öngörülüyor. 60 kişilik yeni Parti Meclisi ve yeni MYK oluşacak. Yeni CHP’de yenilenen kadrolar da çok önemli olacak. Artık daha çok kadın ve genci parti yönetiminde göreceğiz. Yenilenen örgütü ve yönetim kadrosuyla CHP toplumun nabzını tutan, politika üreten bir parti olmayı başarmalı.
Parti yöneticilerinden sıkça duyduğumuz medyanın kendilerine yer vermediğine yönelik eleştiriyi doğru bulmuyorum. Toplumun nabzını tutan şeyler üretin ki
haber yapalım.
Şimdi bu yönde yeni bir fırsatınız var. Peşpeşe yenilenen örgütleriniz halka dokunsun; kılcal damarlardan üretilen yenilikler heyecan vericiyse önce yerel medyada yer bulur, sonra da
ulusal medyaya çıkar.
Yeni CHP yenilediği amacında belirttiği “katılımcı ve çoğulcu” demokrasiyi kendi örgütünde uygulayabilir, örgütünü aktif ve dinamik tutabilirse 2014 yerel seçimlerinde bir rüzgâr yakalayabilir.