4+4’lük çocuk istismarı

25 Şubat 2012 Cumartesi, 09:03

İnci HEKİMOĞLU/Yurt Gazetesi

AKP yönetiminin apar topar Meclis Başkanlığı’na sunduğu, eğitimde 4+4+4 yasası üzerine yandaş kalemler de güzellemelere başladı.İzlediklerim, tam bir cahil cüretkârlığıyla “gelişmiş ülkelerin hepsinde var” türünden klişelerle, çocukların geleceği üzerinden aldıkları maaşı hak etmeye çalışıyorlar.

Hangi ülkelerde var?

Bu modelin benzeri sadece iki ülkede uygulanmış. Botswana ve Tayvan’da. Oralarda da sonuçları görülünce kesintisiz 9 yıla dönüştürülmüş.

Bir başka yalan; mesleki eğitimin ortaöğretim içindeki payının AB ülkelerinde yüzde 60’larda olduğu. Oysa bu oran mesela İsvec, İspanya, Finlandiya, Polonya ve Avusturya’da yüzde 48.18. Bunları da kimileri gibi oturduğum yerden atmıyorum. Bu verileri ortaya koyan Eğitim Reformu Girişimi (ERG).

AKP’nin karambola getirip, kamuoyunda tartışılmasına bile izin vermeden yasalaştırmaya çalıştığı bu modelin nasıl oluşturulduğuna bakılınca yeni bir HSYK vakasıyla karşı karşıya olduğumuz apaçık görülüyor. AKP ve yandaşları, bu modele Milli Eğitim Şûrası’nda karar verildiğinin altını çizip duruyor. Peki Şûra kimlerden oluşuyor?

Bu modelin hazırlığı aslında 2010’da yapılıyor. Şûra’nın toplanmasından 6 ay önce yönetmelik değişikliği ile şûra üyelerinin sayısı 500’den 750’ye çıktığı gibi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği üye sayısı da yüzde 75’e yükseltiliyor. Yetmiyor, kararlarda üye tam sayısının dörtte birinin oyu yeterli sayılıyor. Ve bizim de şimdi haberimiz oluyor. Çünkü iktidarı izleyen ve denetleyen bir muhalefet yok ortada.

Yine iddia edildiği gibi 8 yıllık kesintisiz eğitim 28 Şubat’ın ürünü değil. Geçmişi 1946’ya kadar dayanıyor. Hatta 1971’de 16 ilde, 18 okulda ve 1981’de 10 okulda kesintisiz zorunlu ilköğretimin pilot çalışmaları yapılıyor.

Halen uygulanan 8 yıllık kesintisiz eğitim, ‘kesintisiz’liği dışında pek çok bakımdan tartışılır elbet. Başta da taşımalı eğitim. Duble yollarla övünen iktidar, çocukları o cezaevi gibi, tecrit edilmiş, nasıl bir eğitim verildiği belirsiz ucube okullara taşıyacağına, okulları köylere, en azından ilçelere götürmek için kaynak yaratacağına, savaşa kaynak ayırmaya devam ediyor. Ama yine de 8 yıllık eğitimin kazandırdığı pek çok yarar, getirilmek istenen modelle tümden ortadan kaldırılıyor. Alenen çocuk istismarının önünü açıyor.

Özellikle kız çocuklarının eğitimden koparılmasına, “çocuk gelinler”in artışına ve erken yaşta doğumlara kapı açarken, 10 yaşındaki çocukların emeğinin sömürülmesine olanak veriyor.

Yine uluslararası insan hakları hukukuna aykırı olarak, engelli çocukların eğitimden ve toplumsal yasamdan dışlanmalarının önü açılıyor.

Kısaca devlet eliyle ‘çocuk sömürüsü’ yasallaşıyor.

Bu hangi gelişmiş ülkede var?

Aynı klişeyi ben tekrarlayayım: Hiçbir gelişmiş ülkede yok. Zaten yasa hazırlanırken UNİCEF, Avrupa Komisyonu gibi kuruluşların görüşleri de dikkate alınmış değil.

Dikkatinizi çekerim. Yasanın gerekçesinde yazdığına göre, “geniş bir yaş aralığında bulunan öğrencilerin ortak yaşam alanını paylaşması küçük yaştaki öğrencilerin psiko-sosyal bozukluklar yaşamasına zemin hazırlıyor”muş. Tek başına bu gerekçe bile doğrudan kız çocuklarını eve kapatmaya, küçük yaşta ‘kuma’ yapmaya hazırlığın ifadesi.

Evet, bu modelin en temel hedefi imam hatiplerin ortaokullarını açmak. Ama bunu yaparken bir taşla iki kuş vurma çalışıyorlar.

Birincisi; beyni ruhani işlerle meşgul, az eğitimli, ‘kutsal’larının sayısı çoğalmış, itaatkâr, yönetimi kolay bir nesil.

İkincisi de muhafazakâr kitleyi ‘dindar’lıkla kandırıp, çocuklarını küresel sermayeye ucuz işgücü olarak piyasaya sürmek.

Nasıl olsa kendi çocuklarını bu eğitim modelleri hiç bağlamıyor. Onlar işadamlarının sponsorluğunda ‘hayrına’ yurtdışındaki en iyi okullarda okutuluyor