TÜRKİYE’de ilk kez bir Çerkez Çalıştayı (Lejen Xase) düzenleniyor.
Çerkez Hakları İnisiyatifi tarafından düzenlenen çalıştay 25-26 Şubat tarihlerinde İzmit’te, Kocaeli Üniversitesi Derbent Uygulama Oteli’nde gerçekleştirilecek.
İnisiyatifin (ÇHİ) sözcüleri Erol Karayel, Murat Özden ve Kenan Kaplan bir bilgi notu gönderdiler. Diyorlar ki:
“Çalıştaya siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler ve yazarlar katılacak.
Geçen yıl Ankara ve İstanbul’da ilk kez Çerkezlerin siyasal ve toplumsal taleplerini dile getirmek amacıyla mitingler düzenleyen Çerkez Hakları İnisiyatifi’nin üç temel hedefi var:
1- 3.5-4 milyon arasında değişen Çerkez nüfusu anadilini giderek kaybetmekte.
Nitelikli Çerkezce konuşanların sayısı çok azalmış durumda.
Bu yüzden devletten pozitif ayrım beklenmekte, ilköğretim okullarında Çerkezce dil eğitimi derslerinin konulması talep edilmektedir.
2- TRT 6 ve TRT Arap örneğinde olduğu gibi devletten 7/24 yayın yapma imkânı sağlayacak bir kanalın tahsis edilmesi talep edilmekte, bu konuda maddi ve manevi destek beklenmektedir.
3- Ve Çerkez köy adlarının iadesi istenmektedir.
Bu konuda mitinglerin dışında defalarca hükümet yetkilileriyle görüşülmüş, siyasal partilerin Meclis grupları ziyaret edilmiş, TBMM Anayasa Komisyonu üyelerine Çerkezlerin Anayasa’dan beklentileri iletilmiştir.
Çerkezler, demokratik açılım vaadiyle hükümet tarafından gerçekleştirilen girişimleri desteklemekte, ancak Çerkezlere ve onların taleplerine ilişkin en ufak bir adım bile atılmamasını üzüntüyle karşılamaktadır.
Peş peşe düzenlenen çeşitli çalıştayların arasında bir Çerkez Çalıştayı’nın yer almaması da ayrıca Çerkez toplumunda bir kırgınlık yaratmıştır.
İşte bu yüzden Çerkez Hakları İnisiyatifi tek başına bir Çerkez Çalıştayı düzenleyip, akademisyenler ve yazarların yanı sıra siyasetçileri de kendi sorunları ve talepleri hususunda bilgilendirmeye yönelmiştir.
Çerkezler iftiralardan arınmış gerçek bir tarihle güçlü Türkiye’nin bir parçası olma isteğindedir. Anadilini unutmamış, kültürel kimliğinin bilincinde Çerkezlerin bu ülkeye sunacağı katma değerin çok yüksek olacağını kabul etmek gerekir.”
Buyruk mu, hukuk mu
CHP PM üyesi Ercan Karakaş ‘parti merkez organlarının seçim yöntemi’ konusunda dün partililere bir metin yayınladı. Yürürlükte olan 2008 tüzüğü, parti içi seçimlerin blok liste ile yapılmasını öngörüyor. Ancak, delegelerin onda birinin önerisi ve delege tam sayısının salt çoğunluğunun onayı ile çarşaf listeye dönülebileceği hükmüne yer veriyor.
Karakaş “Delegelerin genel başkandan ve yönetimden bağımsız hareket etmeleri, özgür olmaları gerekir” diyor ve geçmişten bir örnek veriyor.
Bülent Ecevit, özgür üye meselesini, İsmet İnönü ile karşı karşıya geldiği 5. Olağanüstü Kurultay’da (05.05.1972) şöyle dile getiriyor:
“... Tekrar söylüyorum, asıl öncelikli çözülmesi gereken şudur: CHP’de buyruk mu işleyecek, hukuk mu işleyecektir? Buna karar vereceğiz. Daha açık söylüyorum, vereceğiniz karar şudur: Demokratik bir partinin kanunlara saygılı, özgür üyeleri mi olacağız, yoksa kapıkulları mı olacağız? Karar sizindir.” O kurultayda delegeler Ecevit’in çağrısına uyarak, İnönü’ye rağmen PM’ye güvenoyu verdiler. Yani özgür delegeler olduklarını gösterdiler. Bilindiği gibi bu oylamanın sonucunda İsmet İnönü, 08.05.1972’de genel başkanlıktan ve partiden istifa etti.
(Karakaş, SODEV Onursal Başkanı olarak, örgütsel yenilemenin temel ilkelerinin neler olması gerektiğini irdeleyen bir kitabı da örgüte gönderdiğini söyledi.)
Baykal ve Sav’a çağrı
‘CHP’li Cumhuriyet Türkleri’ adına sözcüler Ertaç Erten ve Nazım Güvenç, Baykal ve Sav’a açık çağrı yaptı. Kurultay’dan önce bir açıklama yapmalarını ve koltuk kavgası gütmediklerini, koltuk beklentisi içinde olmadıklarını net bir şekilde bildirmeleri istenen bildiride, “Mevcut yönetimin kurultayda yeter sayıya ulaşabilmek için sizleri öcü gibi göstermek oyununu bozun” denildi.
AİHM’de ‘Tuşalp kararı’ bundan sonra ne olacak?
GAZETECİ Erbil Tuşalp’le ilgili olarak AİHM’nin verdiği kararı okumuşsunuzdur. Başbakan, Tuşalp’e, Birgün gazetesinde 2005-06 yıllarında ‘İstikrar‘ ve ‘Geçmiş Olsun’ başlıklı iki yazısı nedeniyle dava açıyor. Ankara’daki ilgili mahkeme, ‘eleştirinin kabul edilebilir sınırı aştığı’ gerekçesiyle Başbakan’a 10 bin lira tazminat ödenmesine karar veriyor.
Yargıtay’ın karararı 2008’de onaması üzerine konuyu AİHM’ye taşıyan Tuşalp, önceki gün sevindirici haberi alıyor: AİHM, Türkiye’yi 5 bin Euro’ya mahkûm ediyor.
Erbil Tuşalp’in avukatı Fikret İlkiz’e bundan sonra ne olacak diye sorduk:
“İki yazı ile ilgili şikâyet dosyaları birleştirilmişti. Biz de Türk yargısına başvuracağız ve siz verdiğiniz dosyayı yeniden açın, siz hakaret ve kişilik hakkını ihlal dediniz. AİHM ise kararında, gazetecinin ifade özgürlüğüdür, bu da basın özgürlüğünün sonucudur, Başbakan’ın daha tahammüllü olması gerekirdi. Bu nedenle bu kararı kaldırın, diye talepte bulunacağız. AİHM’nin lehimize olan kararına hükümetin de üç ay içinde itiraz etme hakkı vardır.”
Başbakan’ın kazandığı 10 bin lira ne olacak?
Bu para faizleriyle birlikte 12 bin liradır. Şimdi geri alma olanağı yok. Karar kesinleştiğinde, kararın kaldırılmasını talep edebiliriz. Bedeli geri almak üzere dava açma hakkı vardır. Hükümet temyiz etmezse karar kesinleşmiş oluyor.
Türk mahkemesi verdiği kararında ısrar ederse, biz de temyize gideriz, o davaya da Yargıtay bakar...
Camialar ‘hür’dür cemaatler ‘tutsak’
ŞİMDİ yeni bir çıkış yaptılar.
Bize cemaat demeyin, biz ‘camia’yız diyorlar.
İyi de demekle olmuyor ki...
Camialar hürdür, yeri gelir başkanına “yeterrrr” diye bağırır.
Siz hiç bunu yapabilecek cemaat gördünüz mü?
Biat kültürü iste böyle bir şeydir, önce nemalanırsınız, sonra bir bakarsınız ki tutsaksınız.
Niyet güzel de, hayat acı gerçeklerle dolu! Zeki KIRLI
ÖZÜR: ‘Güvercinlerden bir gün uçak düşebilir’ başlıklı dünkü yazıda mekânı İncirlik Havaalanı olarak göstermiştik. Şimdilerde ‘Şakirpaşa’ adı kullanılmasa da ‘Adana Havaalanı’ olacaktır. Düzeltir, özür dileriz.
|