Algı yönetiminin, günümüzde 'her şey' olduğunu söyleyenler, yanılmıyor. Tabii, hayatının merkezine geçim derdini koymuş, kendi halindeki kitleler için değil. Algı yönetimi, tam da bu kitleleri etkileme gücüne sahip iktidar paydaşları bakımından 'elzem' bir düstura dönüşmüş görünüyor.
Bu teze göre, pop yıldızı ya da siyasetçi, fark etmiyor: 'Algı yönetimi', kıyısından köşesinden de olsa herhangi bir iktidar gücünü paylaşan tüm aktörleri kapsıyor.
Bazen faydayı artırmak, bazen de zararı azaltmak için: Güç kullanıp 'rasyonel' düşünebilen her aktörün, adımlarını bu düstura göre attığını somut olarak görmek mümkün.
Tıpkı MİT krizinin göbeğine oturan 'Parti-cemaat kavgası mı?' tartışmasında tanık olduğumuz gibi.
Bir hafta süren ve krizin gerçek dinamiklerini görmemizi güçleştiren bu hararetli tartışmaya; önce Zaman Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, ardından Başbakan Tayyip Erdoğan'ın danışmanı AK Parti Milletvekili Yalçın Akdoğan'ın Yeni Şafak'ta (manşetten haber haline getirilen) yazılarıyla 'dur' deyişi böyleydi.
Paralel okumayı zorunlu kılan bu yazılarla amaçlanan 'yatıştırma' misyonu, işte bu farkındalığın bir sonucuydu.
Algı yönetiminin.
Peki; TSK'nın, Bestler-Dereler (Şırnak sınırları içinde) operasyon fotoğraflarını; Uludere'de bombalanarak öldürülen 34 köylünün Heron görüntülerini izleyen İnsan Hakları Komisyonu üyelerinin izlenimleriyle aynı gün sitesinde yayımlaması, rastlantı mıdır, rutin midir, incelikli bir algı yönetimi midir?
Ne görüyoruz o fotoğraflarda?
O çok zor coğrafyada, operasyona sert doğa koşullarına uygun beyaz giysilerle çıkmış askerlerimiz; PKK'lıların barınakları, battaniye, bir tencere pilav, Çay-Kur paketi, kararmış bir çaydanlık, tepside bardaklar. Ve nihayet, 'tahliye edilen cesetler'.
Yani, terörle mücadelede 'bir başarı öyküsü'..
Peki yine Şırnak sınırları içinde bombalanan köylüleri gösteren Heron görüntülerini izleyen vekiller ne diyor:
'Sivil, kaçakçı oldukları o kadar belli ki, pisipisine ölmüşler.'
'Atların tırnakları bile görünüyor.'
'Tüylerimiz ürperdi. Zavallı köylüler çırpınarak birbirine sığınıyor.'
Algı yönetimine göre, bu cümleler ise bir 'başarısızlık' anlatıyor.
Kalbinde azıcık merhamet kırıntısı kalmış her insanın sarsılması gereken bu izlenimlerden sonra da işin, somut bilgi kısmına geçip şunları öğreniyoruz.
Bizzat başkanının 'Üstü örtülmeyecek' taahhüdünde bulunduğu Komisyon, Heron'ları kontrol eden Batman'daki merkez, bombalama yapan uçak pilotları, Genelkurmay'a bir dizi soru yöneltecek, taleplerde bulunacak. Ankara'daki Genelkurmay karargahı ile bölgedeki yerel karargah arasındaki görüşme kayıtlarını isteyecek.
Bu soru ve taleplerin gazetelerde yayımlandığı gün TSK'nın, o fotoğrafları yayımlamasının bir nedeni de olası bir prestij kaybını önlemekse, sonuç değişmiyor ki.
Bestler-Dereler'de başarı öyküsüne imza atan bizim yoksul askerlerimizse, bombalanarak öldürülen de bizim yoksul köylülerimizdi.
Sorun, vicdanı, algı yönetimi pragmatizmine kurban etmemekte düğümleniyor.
|