Nâzım Hikmet “Memleketimden İnsan Manzaraları”nda memleket insanını anlatır, bir “Kurtuluş Savaşı destanı”dır.
Hainiyle, merdiyle, yoksuluyla, cesuruyla bu memleketin insanını...
Mehmet Âkif’in dediği gibi, “Allah bir daha o günleri göstermesin”, o insanlar hep olmuştur, hep olacaktır.
* * *
Biz bugün “memleketin insan manzaraları”nı değil “televizyondaki insan manzaraları”nı anlatalım dedik...
* * *
Basıyorsunuz düğmeye bir kanal, yoksulluk, aile faciası, kız kaçmış ana perişan, baba bırakıp gitmiş, sunucu yardım lafına başlıyor, kimi ev eşyası alıyor, kimi bir yıllık gıda yardımını yükleniyor, herkes yükü bir yerden tutuyor, payına ne düşerse, gücü ne kadar yeterse...
* * *
Bizim sosyal anlayışımız “insanları yardıma muhtaç etmeyecek” düzeyden yanaydı, yakınlarımızla hep tartışırdık, onlar yardımların kutsallığını savunurken biz insanları yardıma muhtaç etmeyecek bir düzeni savunurduk...
Yıllar geçti, yaşam bizi onlara yaklaştırdı:
“İnsanları yardıma muhtaç etmeyecek bir düzeni beklemeye ömrümüz yetmezdi, o halde yardımlaşmaya karşı çıkmamalıydık...”
* * *
Başka bir kanala geçiyorsunuz, bambaşka bir konu...
Adam kırk yıllık karısını boşamış, kadın kanser, ölüm günü sayıyor, adam kırk yıllık hasta kadını o halde bırakmış, çocuklarının yaşı kadar bir kızla evleniyor.
Geçmiş televizyona bunu savunuyor, konu kendisi de değil...
Televizyoncular da mülayim mi mülayim, hani öyle de olur böyle de olur, diyenler vardır ya onlar gibi...
* * *
Efendim biz televizyoncuyuz taraf tutamayız.
Ne demek taraf tutmamak!
Sonra da bunu savunacaksın...
“Herkesin özel hayatı var!”
Tekrar tekrar altını çizelim kimsenin özel hayatı bizi ilgilendirmez, ama toplumu ilgilendirir, tartışma açılmışsa hakkını vereceksin daha doğrusu insanlığın hakkını arayacaksın, en az seninle birlikte program yaptığınız kadın meslektaşın kadar.
* * *
Prof. Üstün Dökmen’i tanır mısınız, özellikle TRT’de “Küçük İşler” adını verdiği bize göre “Büyük İşler” programının yapımcısıdır.
Geçen sabah “Kanal Türk”te “2. Sayfa” programında Gülşen Yüksel ile Müge Dağıstanlı’nın konuğuydu.
Birtakım magazin haberlerini okuyor ve soruyorlardı:
“Hocam ne diyorsunuz?”
“Ahmet’in sevgilisi, Mehmet’le çıkıyormuş, ne diyorsunuz?”
“Bana ne?”
Ya da filan filanın eski sevgilisine demiş ki...
“Sana ne?”
Bir ara burçlardaki yıldızlardan, yükselen yıldızlardan laf açıldı:
Hocanın cevabı yine kesin:
“Palavra!”
Hiçbirine inanmıyor, bizim gibi...
Şimdi diyeceksiniz “siz astrolojiye inanmıyor musunuz?”
Üstün Hoca, gençlerden duymuş:
“Astroloji, astronominin sokağa düşen kızıdır!”
* * *
Televizyonlarda “İnsan Manzaraları” bayağı renkli ve keyifli oluyor, “Sky Türk”te Caner Karaer’in haber yorumlarına da rastlarsanız...
Hele “hava durumu uzmanı” Hüseyin’le yaptıkları kar muhabbetleri...
İki cümlelik o haberlerin nasıl dinlenilecek hale geldiğini görürsünüz; olayın orasını burasını kırpmadan, eklemeden, duyguları istismar etmeden, incitmeden...
|