Sözcü yazarı Emin Çölaşan yazdı...
KEMAL ABİ!
AKP'nin Kemal Unakıtan adında bir Kemal abisi
vardı. Bir zamanlar bütün güç ondaydı. Kelebek gibi uçar, arı gibi sokardı!
Türkiye'nin adeta imparatoru olmuştu. 2002 yılındaki AKP iktidanyla birlikte Maliye Bakanlığı koltuğuna oturmuş, devleti oradan yönetmeye başlamıştı. Paranın, ekonominin tek adamı olmanın verdiği gurur, biraz da şımanklıkla espriler yapar, devletin malını mülkünü istediğine ve kelepir fiyatla satar, bütçeyi yönetirken, ahalinin sırtına sürekli zam bindirirdi.
Tarikatçıların önde geleniydi. Siyasete girmeden önce çekilen sakallı ve takkeli fotoğrafları uzun süre belleklerden silinmemişti.
Özellikle Türkiye gibi az gelişmiş ülkelerde her makam sahibi insanın yaşadığı bir gerçek vardır.
Çevrelerine yağcılar, yalakalar üşüşür.
Hedefe aç kurt sürüsü gibi saldıran bu yüzsüzlerin her biri, avanta peşinde koşar.
Kemal abi de bunların kuşatması altında kalmıştı. Son derece mutluydu. Çevresine gülücükler yağdırır, espriler yapar, bu yüzsüzleri kırmamak için elinden geleni ardına koymazdı.
Maliye Bakanı olmuştu ve kendisini Türk ekonomisini kurtaracak adam olarak görürdü! Para muslukları onun elindeydi. Koskoca bakanlar ve AKP milletvekilleri onun kapısından ayrılmaz, rica ve istirhamlarını kendisine, hatta karısı Ahsen yengeye iletirlerdi.
"Sayın Bakanım... Şu konuda bir ödenek verseniz!.."
"Sayın Unakıtan, biraz paraya ihtiyacımız var!.."
"Yenge, şu işimizi Kemal Abi'ye sevabına sen iletiver!.."
Bazen devreye Ahsen yenge girer, bu gibi para dileklerini kocasına iletirdi:
"Kemal, şunları biraz kolla!.."
• • •
Kemal abi devlet içinde devlet olmuştu. Çevresindeki yağcı, yalaka ordusunun kuşatması altında yaşasa da, o hep mutluydu... Çünkü Tayyip onu hiç ummadığı, rüyasında görse hayra yormayacağı bir makama getirmişti.
O, büyük adamdı!
Zaten yalakaları da ona hep aynı şeyi söylüyordu:
"Sayın Bakanım en büyük sizsiniz. Hatta Türkiye'ye sizin gibi Maliye Bakanı hiç gelmedi."
Ummadığı makamlara başkaları tarafından paraşütle indirilen her siyasetçi gibi, Kemal abi de bu utanmaz adamlann gazına gelirdi.
O artık paranın tek adamı olmuştu.
Alıyor, satıyor, sattırıyor, devletin paralarını dağıtıyor, özelleştirme yapıp "Bana kimse karışamaz, babalar gibi satarım" laflarıyla ününe ün katıyordu.
• * •
Bu aşamada piyasaya bazı belgeler çıktı. Kemal abi'nin çocuklan malı götürüyordu! Devlet olanakları ve bab gücüyle çocuklara bazı büyük olanaklar sağlanmıştı.
Trilyonluk ilişkiler içerisinde çocukların mısır işleri, sıvı yumurta işleri giderek büyüyor, fabrikalar kuruluyor, Unakıtan Ailesi'nin tüm bireyleri çok büyük paralar kazanıyordu. Genç çocukların tam bir ticaret ustası olduğu ortaya çıkmıştı!
Artık paraya para demiyorlardı.
İşte bu aşamada, Kemal abi'nin kalp rahatsızlığı ortaya çıktı. Ameliyatı Türkiye'de olmak istemiyordu. Ahsen yenge tarihe geçecek bir laf söyledi:
"Rabbim Cleveland dedi!.."
Ve ameliyat orada yapıldı, abimiz sağlığına yeniden kavuştu.
Fakat bu süreç içerisinde Kemal abi çaptan düşüyordu. Tayyip'in gözünde o artık eski Kemal değildi.
Kendisine "Güle güle" denildi ve Bakanlıktan ayrılmak zorunda kaldı.
Şimdi yazacaklarımı isterseniz Unakıtan Ailesi'ne de sorabilirsiniz:
Ayrılmasıyla birlikte çevresinde var olan binlerce yağcı ve yalaka, ortalıktan toz oldu. Artık arayanları soranları yoktu.
Doymak bilmeyen avantacı, beleşçi, iş bitirici takımından aç kurt sürüleri şimdi başkalarının, yeni makam sahiplerinin peşinde dolanmaya başlamışlardı.
Nereye kaçmıştı, kimlerin peşine düşmüştü o iğrenç adamlar?
Kemal abi karar verdi. Yıldızı sönmüş, itibarını yitirmişti. Önümüzdeki seçimde artık aday olmayacaktı. Yapacak bir şey yoktu.
• • •
Sevgili okuyucularım, bu acı olay sadece Kemal Unakıtan için değil, yüksek makamlara ulaşmış olan herkes için geçerlidir. Makamda otururken çevrenizde hep o kan emici güruhu görürsünüz. Sizi kuşatırlar, yağ çekerler, övgüler düzerler.
Ne zaman ki çaptan düşmeye başlarsınız, bu durumu ilk önce fark eden de yine onlar olur.
Çevreniz birdenbire boşalır. Ne olduğunu siz bile anlamazsınız, eşekten düşmüşe dönersiniz! Yağcılar ve yalakalar ordusu yanınızdan uzaklaşmış, altınız boşalmıştır.
AKP'den 2002 seçiminde milletvekili olan, son seçimde-Tayyip tarafından listeye konulmadığı için seçilemeyen kişileri düşünün. Tanıdıklarınız varsa sorun, hepsinin çevresi boşaldı. Onlar artik yalnız adam! Dört yıl boyunca emir komuta altında "Kabul" oylarını verdiler.
Ne için el kaldırdıklarını bile bilmiyorlardı. Elini kaldır deyince kaldırıyor, indir deyince indiriyorlardı. Otomatik oy makineleriydi onlar. Uzaktan kumandalı robotlardı.
2007 seçimlerinde yarıdan fazlası saf dışı bırakıldı. Onlardan biri bana kolundaki saati gösterip "Bunu Tayyip Bey verdi ama bizi harcadıktan sonra bir gün olsun aramadı, hatırımızı sormadı" diyordu.
Sonra ekledi: "Suyumuzu sıktı, posamızı attı."
Olsun varsın, bir dönem bile olsa Meclis'te bulundular, kıyak emeklilik ve yüksek maaş bağlandı, ölünceye kadar aile boyu sağlık harcamalarını Meclis Bütçesi'nden garanti altına aldılar.
• • •
Yakında yine aynı şey olacak!
Bu dönem milletvekillerinin de en az yansı listeye konulmayacak. Onlar hizmetlerini yaptılar, aynen geçen dönemkiler gibi emir komuta zinciri içerisinde bilmeden oy kullandılar, Tayyip'e hizmet verdiler!..
Acaba listede yer almadıklarını bir ay sonra öğrenince, kendi vicdanlarıyla baş başa kaldıklarında ne diyecekler, ne düşünecekler? İçlerinden kaçı "Seçildiğim zaman Meclis kürsüsünde namusum ve şerefim üzerine ettiğim yeminin
gereklerini yerine getirdim" diyebilecek?..
Ve kaçı "Beni de kullandılar, en ufak bilgim olmayan konularda bile bunların emriyle oy kullanmak zorunda kaldım" diye itirafta bulunabilecek?..
Ve şimdi, en az yarısının posaları çöp tenekesine atılacak.
Aynen bir zamanların "İlahı (!)" olan güçlü adam Kemal abi gibi.
Kemal abi havayı kokladı. Burnuna pis kokular geliyor, devre dışı bırakılacağını anlıyordu. Zaten çevresi de boşalmış, yağcıları ve yalakaları toz olmuştu. Eski soytarılar kayıplara kanşmıştı. Tayyip'e ulaşması mümkün değildi. Kendisine selam vermekten bile korkanlar vardı.
Onlar şimdi öteki AKP yetkililerinin peşindeydi.
Kemal abi kararını verdi! Siyaseti bırakmak zorundaydı.
Kemal abi olayı, Türkiye'nin acı gerçeğidir.
Seni kuşatan o iğrenç çevreye kanma. Suyunu emip posanı atanlara güvenme. Makamın kadar varsın. Oradan düştüğün zaman sıfırsın.
• * *
Emin Çölaşan'ın notu: Dünya petrol fiyatlan düşüşe geçti, normal düzeyine iniyor. Bizde ise akaryakıt fiyatlarında indirim henüz yok! En ufak bir artışta zammı dayarlar, fiyatlar düşünce indirim yapmazlar. Yapsalar bile kepçeyle aldıklarını kaşıkla verirler. Nasıl olsa bu sömürü ve kazık ortâmihdâ, ellerinde araç sahibi milyonlarca yolunacak kaz var. Yol yolabildiğin kadar! Akaryakıtta Tayyip düzeni işte bu!
|