Soruşturma açılmalı!..

10 Şubat 2012 Cuma, 08:24

FİKRİ SAĞLAR /Bir Gün

MİT’in eski ve yeni müsteşarları ve bir müsteşar yardımcısının “KCK Davası” nedeniyle savcılığa çağrılması dün bomba gibi gündeme düştü.

Birçok kişi bu konu üzerinde yorumlar yaptı.
KCK davasında MİT’in soruşturulması söz konusu mu?..
BDP’li Eşbaşkan Kışanak’ın sözlerine göre MİT’te KCK’lı mı oldu?..

****
Bu sorulara cevap vermek için daha vakit erken!.. Öncelikle, Özel Yetkili Savcılık MİT mensuplarının bilgisine mi başvuruyor? Yoksa KCK soruşturmasının içine MİT’i de dâhil mi ediyor? Bu farkın öncelikle açığa çıkması gerekir!..

****
MİT Yasasının 26 maddesine göre bir “soruşturma” açılması için Başbakanlığın izin vermesi gerekiyor. Özel Yetkili Mahkemelerin “resen” soruşturma açama yetkisi olduğunu iddia edenler de var. Ancak hukuki ve meşru olanı Başbakanın izin vermesinin gerekli olduğudur.

****
Şayet MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve eski yetkililerin “şüpheli” sıfatıyla sorgulanması söz konusuysa, Başbakanın savcılığın bu talebini uygun gördüğü varsayımında bulunabiliriz. Başbakan bu konuda “soruşturma” izni vermişse iyi yapmıştır. Doğru yapmıştır. Gerçekleri görmek adına bir fırsat yaratmıştır!

****
Bilindiği gibi, şimdiki MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da içinde bulunduğu bir heyet, PKK yetkilileri ile Oslo’da görüşmüşlerdi. Bu görüşmede konuşulanlar daha sonra internet ortamında kamunun bilgisine sunuldu. Bugüne kadar kimlerin bu konuşmaları banda aldığı ve kamuyla paylaştığı bulunamadı!..
Karayılan “Oslo toplantısının” altıncı görüşme olduğu açıkladı.
Daha önceki beş konuşma kimlerle yapıldı bilinmiyor.
Bilinen bir gerçek var ki, MİT ve Başbakanlık bu konuşmaların başından beri içinde.

****

Kürt sorununun çözülmesi için “silahın bırakılması tek şart!..”
Silahın bırakılması, sorunun barışa doğru evirilmesi, konuşarak, diyalog kurarak ve müzakere yapılarak sağlanabilir. Silahlı mücadele her ne kadar PKK’nın en önemli gücü ise de siyasi irade, diğer ülkelerde olduğu gibi, müzakere ve siyaset yoluyla bu gücün bırakılmasını sağlayabilir.
Burada kilit kelime ”karşılıklı güvendir!”

****
Güvenin sağlanması ise, verilen sözlerin yerine gelmesiyle mümkündür!.. Oysa KCK Operasyonları sırada BDP Genel Başkanları sürekli, “verilen sözlerin” yerine getirilmediğini dile getirmişlerdi.
Üstelik Şerafettin Elçi; bir “ön protokolün” üzerinde anlaşıldığı ve bu hazırlığın Abdullah Öcalan’ın onayını aldıktan sonra Başbakan Erdoğan’ın imzasına sunulduğu” iddiasında bulunmuştu...

****
Başbakan Erdoğan seçim sonrası “Kürt Sorununun çözüm yöntemini” şu sözlerle açıklamıştı: “Terörle mücadele, siyasetle müzakere!”

****
Bu sözlere uygun olarak “siyasetle müzakere” yapıldığı artık saklanmıyor!.. Peki yapılan müzakerelerde ne sözler verildi?...

Bunu nasıl anlayacağız?! Çünkü seçimden bu yana binlerce sivil, avukat ve BDP’li siyasetçi, tutuklandı!..
Suçlananlar duruşmalarda; “Siyasi iktidar ve devletin bazı kurumlarıyla yapılan görüşmelerde ortaya çıkan kararlara uygun hareket ettikleri ve kendilerine verilen sözlere uydukları doğrultusunda” savunma yapıyorlar!..
BDP’li olarak siyasetin ortaya koyduğu “haklardan” yararlandıklarını, belediye başkanı, meclis üyesi, siyasi parti üyesi ve yöneticisi olduklarını söylüyorlar.

****
BDP açıkça “aldatılmaktan“ bahsetmektedir!..
Ne konuşulmuş da yapılmamıştır? Nasıl aldatılmışlardır?
Bunları halkımızın bilmesi gerekiyor!..
Çünkü halkın çocukları ölüyor…
Ülke kana boğuluyor!..
Analar ağlamaya devam ediyor!..
Neler söz verildi?
Öğrenmek öncelikle onların hakkı!.

****
Savcılığın MİT yöneticilerini dinlemek istemesi son derece önemli bir adımdır… MİT yetkililerinin yaptıkları müzakerelerin ışığında ortaya çıkan sonuçların tüm ülkenin geleceğini bağladığı açık!..
İktidarın önceleri “inkar ettiği,” daha sonra, “devlet görüşüyor biz değil” diyerek üzerinden atmaya çalıştığı görüşmeler, aslında çok daha önce yapılması gereken bir çalışmaydı!..
Hükümet doğru bir işe el atmıştır!.. Ancak devamını getirmesi gerekir…
Silahın gömüldüğü, kucaklaşmanın umut olduğu ve barışın kalıcı hale geldiği bir ortamın yaratılması için bir masanın etrafında oturmak lazım.
Bu çağdaş bir yoldur!..

****
Savcılık soruşturmasında en azından, yapılan yanlışlar ortaya çıkacak, hatalar görülecek, atılması gereken doğru adımlar tartışılacak ve ülkenin ihtiyacı olan çözüm ortaya çıkacaktır!
Bu açıdan bakıldığında, savcılık talebi ve şayet vermişse Başbakan izni, Türkiye için “hayırlı!” bir döneme kapı açacaktır!..