|
|
|
|
|
ATATÜRK Diyor Ki; |
Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.
|
|
|
|
|
YAZAR YAZI |
|
Güneydoğu’da halktan bir şey saklanıyor
14 Mart 2011 Pazartesi, 08:03
Can Ataklı
|
|
Sevgili okurlar; geçen haftayı yakın tarihimizin en büyük doğal afetlerinden birini yaşayarak geçirdik. Japonya’daki inanılmaz felaketin dünyanın başka bölgelerinde de başka anlamda “tsunami” yaratması, beklenen bir gelişme. “Nükleer tehdidin” ötesinde ciddi bir ekonomik dalgalanmanın olabileceğini düşünmek hiç de yanlış olmaz. Türkiye’nin de bundan etkilenmesi kimseyi şaşırtmayacaktır.
Türkiye’de yine gazeteciler
Her ne kadar Japonya faciası tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de gündeme otursa da biz yine kendi gündemimizi sıcak tutmayı başardık. Özellikle bir kadın gazetecinin yarattığı olaylar da bizim medyamızda “tsunami” etkisi yarattı. Ve bir kere daha gördük ki panik yaşayan kimi gazeteciler hem durumdan vazife çıkardılar hem de gerçek yüzlerini bir kere daha göstermekten çekinmediler.
Güneydoğu’ya dikkat
Gazetecilere yönelik operasyonlar bu hafta da sürecek mi bilemem, ama Güneydoğu’nun giderek ısınmaya başladığı, özellikle BDP’li milletvekillerine göre patlamaya hazır bomba haline geldiği gerçeğini görmemiz gerektiğini düşünüyorum. PKK’nın “eylemsizlik” kararını kaldırdığını açıklaması, İmralı’daki mahkûmun da 21 Mart tarihini son gün olarak göstermesi gözleri yeniden bu bölgeye çevirdi.
Halk bilmeli...
Burada en merak edilen ve açıklanmaya muhtaç olan konu PKK’nın neden bu kararı aldığıdır. PKK sözcüleri “verilen sözlerin tutulmasını” istiyor. Tuhaflık da bu. Ne sözü verildi, kim bu sözleri verdi ve neden bu sözler tutulmuyor ya da tutulmayacağı konusunda bir görüş hâkim oldu? Devlet bildiğimizin dışında özel görüşmeler yapıyor ve bazı sözler mi veriyor? Bunu öğrenmek tüm halkın hakkıdır.
Ateşle oynamak
Başbakan adeta PKK adına konuşan BDP’li milletvekillerine çok sert çıktı ve “siz mazbata alacaksınız diye insanlar mı ölecek?” diye sordu. Erdoğan’ın bu çok sert çıkışı, bazı görüşmelerin yapıldığı ama kimi sözlerin tutulmasının mümkün olmadığı, BDP’nin de bunu fark ederek oyunu bozmak için harekete geçtiği yolundaki görüşlerin güçlenmesine neden oluyor. Bunun ateşle oynamaktan farkı yoktur.
Anayasa beklentisi mi?
Kulislerde konuşulanlara göre AKP’nin bölgedeki Kürt vatandaşlara “oylarını kendilerine vermeleri seçimden sonra kapsamlı bir anayasa değişikliği sözü verdikleri” ileri sürülüyor. BDP’nin ise bu nedenle oy kaybına uğrama korkusu içinde “Anayasayı bekleyemeyiz, ne yapacaksan şimdi yap” resti çektiği belirtiliyor. AKP’nin de muhtemel terör olaylarına karşı büyük bir endişeye kapıldığını söyleniyor.
Tahrir Meydanı gibi
AKP kurmaylarının “Eğer PKK Güneydoğu’da Mısır’ın Tahrir Meydanı’ndaki gibi eylem yaparsa ne olur?” diye düşündükleri ve karşı tez geliştirmeye çalıştıklarını öğrendim. Korkulan senaryo şu: Bugüne kadar 300-500 kişiyle eylem yapan PKK Diyarbakır’da meydanlara 300 bin kişi toplar ve eylemi gece gündüz sürdürmeye kalkarsa ne olacak? Devletin buna sessiz kalması mümkün değil, Ama sonucu ne olur?
Kesintisiz isyan
Nitekim bu senaryoya yakın bir açıklamayı BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş yapmıştı. Demirtaş “Kesintisiz isyan” derken herhalde benzer bir eylemi tarif etmişti. Bu eylemin dağıtılması ya da kalabalıkların taşkınlık yaparak devlet binalarına zarar vermesi halinde olabilecekleri kimse düşünmek bile istemez herhalde. O halde PKK’nın ve İmralı’dakinin son kararını çok dikkatle incelemek gerek.
Bir şantaj mı?
Böylesine ürkütücü bir senaryo herhalde devletin tüm birimlerinde de ele alınıyordur. PKK bu kadar çaplı bir kalkışmaya cesaret edebilir mi, yoksa bir tür şantaj mı yapıyor? Eğer ortada bir şantaj yoksa, yaşanacaklardan elbette Türkiye Cumhuriyeti Devleti ağır yara alabilir ancak bunun karşılığının da çok ağır olacağını söylemek yanlış olmaz. İmralı’dakinin de bunu da iyi düşünmesi gerekir
Süreci tamamen bitirmek
Bu açıdan bakınca PKK ve İmralı’daki kişinin ortalığı yangın yerine çevirme kararlarını bir daha gözden geçirmeleri gerekiyor. Seçimlere çok az bir zaman kala terörü yeniden hortlatmaya kalkmak, beğensek de beğenmesek de Kürt açılımında gelinen süreci baltalamanın da ötesinde tamamen bitirmek anlamına gelir. Yeni bir terör kalkışmasının Türkiye’den zayıf bir tepkiyle karşılanacağını kimse beklememeli.
Hangi görüş doğru
Bu arada, bir noktaya daha değinmek istiyorum. AKP yandaşı maskeliler sözde demokrasi ve hukuk adına sürekli bir tahrik kampanyası yürütüyor. PKK’nın yüreklendirilmesine de neden olan bu desteklerde akıl ve mantık dışı söylemlere de rastlıyoruz. Örneğin bir söylemlerinde “Apo’nun Ergenekon üyesi” olduğunu söylerken hemen ardından “Apo’yla diyaloğun sürmesi gerektiğini” söylüyorlar.
Bir karar verilmeli
Eğer bu maskeli kesim gerçekten AKP’nin hizmetinde devam etmek istiyorsa bir karar vermeli. Apo ve PKK Ergenekon’un hizmetinde mi yoksa devletin diyalog kurmayı gereken muhataplar mı? Ama her zaman çifte standart kullanan maskelilerin bu konuda bir karar vermelerinin çok zor olduğunu da biliyoruz artık. Duruma göre hangisi işlerine gelirse o yönde söylem geliştirmeye devam edecekler.
Avrupa’ya kafa tutmak
Sevgili okurlar; Güneydoğu konusuna farklı bir bakış attıktan sonra tekrar gündemimizin diğer sıcak konusuna, basına yönelik baskı ve sindirmelere dönmek istiyorum. Başbakan Erdoğan Avrupa Parlamentosu’nun son Türkiye raporuna çok sert bir cevap verdi. Bu alışılmadık üslubun AB üyesi ülkelerde de şaşkınlıkla karşılandığı görülüyor. Bu da Erdoğan ve iktidarına olan kuşkuları artırıyor.
Muhalefet yine sessiz
Başbakan Erdoğan Avrupa Parlamentosu raporu için “dengesiz” diyerek bunun bir sipariş olduğunu söylüyor ve “Onlar rapor yazar, biz de bildiğimizi okuruz” ifadesini kullanıyor. Başbakan zaten çok eleştirilen bir konuyu “Türkiye’nin doğru bir kararı” olarak lanse ederken muhalefetin yine uyuduğunu ve sessiz kaldığını görüyoruz. Demek ki muhalefet Erdoğan ne dediğini anlamamış bile.
Türkiye’yi bağlar
Oysa Batı’dan gelen eleştiri şu; “Siz kendi iktidarınızı sürdürebilmek için medyaya ağır baskı uyguluyor, hukuk dışı yöntemlere başvuruyorsunuz.” Buna Başbakan “Biz bildiğimizi okuruz” cevabını veriyor. Yani “Basına baskı, hukuk dışı işler bizim işimiz, siz karışamazsınız” demek istiyor. Bu da Başbakan’ın böyle bir eleştiriye karşı kendini Türkiye’nin tek sahibi gibi gördüğünün kanıtıdır.
Buna hakkı yok
Hükümetin bazı tasarruflarına yönelik eleştirilere Başbakan tepki gösterebilir. Ama sıra özgürlüklerin ve hukukun ayaklar altına alınmasına gelince tek başına Türkiye adına karar vererek “Bildiğimizi okuruz” diyemez. Unutmamalıdır ki “bildiğini okumak ancak diktatörlerin yapacağı bir iştir.” Erdoğan bu sözleriyle bir anlamda diktatörlüğünü de kanıtlamak ister gibi bir görünüm vermektedir.
Hepinize iyi haftalar dilerim..
|
|
|
|
|
|
|
Yazarlar |
|
AKP ‘darbeyi’ kapatacak
25 Ekim 2016 Salı, 12:14
|
|
AKP ‘suç ortağı' arıyor
Mustafa Ünal /ZAMAN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:28
|
|
Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Haziran 2015 Cuma, 09:21
|
|
Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez
Erhan BAŞYURT/BUGÜN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:16
|
|
Ya Koalisyon ya Başkanlık...
Eren Erdem/YURT
12 Haziran 2015 Cuma, 08:58
|
|
Kırılma noktası!
Güngör Mengi/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:45
|
|
AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?
İbrahim Kiras/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:42
|
|
Ali İsmail…
Bekir Coşkun - Sözcü
23 Ocak 2015 Cuma, 09:34
|
|
Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?
Mehmet Kamış/ZAMAN
14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39
|
|
Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi
Can Ertan /HABER
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57
|
|
Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik
Özgür Şen
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17
|
|
AKP’nin IŞİD çıkmazı
Hüseyin ALİ/Özgür Gündem
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10
|
|
Siyasi etik yasası çıkarılmalı
Serpil Çevikcan/Milliyet
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37
|
|
MİT’in sicili
Gültekin AVCI/BUGÜN
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17
|
|
İslamofobi ve provokasyon
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11
|
|
Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”
Hüseyin Özay/Taraf
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32
|
|
AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor
Zilar STÊRK/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25
|
|
Barışı, ancak özgürlükler besler
Hüda KAYA/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14
|
|
Bilim siyasetin elini öptüğünde...
Cüneyt Ülsever/YURT
11 Ocak 2015 Pazar, 10:19
|
|
Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı
Nazlı Ilıcak /BUGÜN
11 Ocak 2015 Pazar, 10:18
|
|
|
|
Son 20 Yazım |
|
CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI
|
|
AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN
|
|
GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.
|
|
ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..
|
|
12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?
|
|
Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?
|
|
Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'
|
|
Tüm Dostlara Teşekkür…
|
|
Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!
|
|
Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:
|
|
Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...
|
|
Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.
|
|
Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...
|
|
Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım
|
|
CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…
|
|
Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!
|
|
“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…
|
|
Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.
|
|
Sadece İnsan Olmak!
|
|
Annemin de Başını Ezerler mi?
|
|
|
|
Takvim |
Pt |
Sl |
Çr |
Pr |
Cm |
Ct |
Pz |
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
|
|
|
|
|
|
|
|