|
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısının Ankara Tandoğan Meydanı'nda yaptı.
CHP bugün bir ilke imza attı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hükümetin eğitim sisteminde getirdiği 4+4+4 sistemini protesto etmek, bunun sıkıntılarını halka anlatmak için TBMM'de grup toplantısı yerine milletvekillerini Ankara Tandoğan Meydanı'nda topladı. Yurdun dört bir yanından gelen onbinlerce kişi Tandoğan meydanında toplandı. Vekillere ve onbinlere hitap eden CHP lideri Kılıçdaroğlu, ''İşte meydanlardayız'' diyerek başladı konuşmasına ve TBMM Başkanı Çiçek'i eleştirerek devam etti: ''Korkuluk musun orada? Her dönemin adamı olmaktan vazgeç.''
Tandoğan Meydanı'nda toplanan binlerce kişi 'Anne baba inanma, geleceğim karartılıyor', 'Babayım, eğitimde çözüm 1+8+4', 'AKP aklı bilime taktı', 'İşçi çocuklara 4+4+4 çözüm getirmiyor', '10 yaşında meslek seçilmez', 'Çocuk gelinler olmasın' yazılı pankartlar taşıdı.
Merhun Başbakan Bülent Ecevit'in eşi Rahşan Ecevit de CHP'nin grup toplantısına katılmak üzere Tandoğan Meydanı'na geldi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, meydanda vekillere ve onbinlere seslendi.
İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları:
Hukuk kapısının arka kapısından mezun olmuşsan günah benim mi? Allah bilir ya ağlama krizlerin tutmuştur. Sınıf geçirin de mezun olayım, ilerde milletvekili olacağım diye.
Sen sen ol, Anayasa’yı okumadan bir daha konuşma. İşte meydanlardayız. Bizim afişlerimizi toplattılar. Miting yapacağız diyorlar, grup toplantısını yapacağız afişlerimizi toplattılar. Otobüslerimizi durdurdular.
Bugün Salı haftasonu değil. Mesainin olduğu bir gündeyiz. Ama on binler burada. Eğer biz grup toplantımızı halkla beraber yapıyorsak, eğitim sisteminde getirilmek istenen çağ dışı bir anlayışa karşı tavrımızı ortaya koymak için yapıyoruz grup toplantısını burada.
Demokrasi meydanların rejimidir. Televizyonları susturdular, TRT 3’ü kestiler, yandaş medya yarattılar, CHP’nin sözünü kesmek istiyorlar.
Hatırlarsanız bir de bunlar Meclis iç tüzüğünü değiştirip muhalefetin konuşmasını da engellemek istediler. Kafasının içinde beyin taşımayanların anlayışıdır bu anlayış. Kaba kuvvet uyguluyorlar. Kafasının içinde beyin taşımayanlar kaba kuvvet uyguluyorlar. Demokrasi kültürümüzle direneceğiz.
Meydanlardan korkuyorlar, halkın uyanmasından korkuyorlar, doğruların anlatılmasından korkuyorlar. Korksunlar, bütün meydanlarda olacağız.
Ne diyorlardı ‘benim referansım milletti’ diyorlardı. Madem öyle gece yarısı kanun teklifiyle neden eğitim sistemini değiştirmek istiyorsun? Ne yapıldığından milletin haberi yok. Kendi kafasına göre, bir nazi anlayışıyla getiriyorlar. Dikta yönetimine evet diyecek miyiz? Dikta yönetimine hayır diyeceğiz, diktatör Recep Tayyip Erdoğan’a da hayır diyeceğiz.
Hiç kimse unutmasın, Cumhuriyet Halk Partisi bu milletin ortak sesidir. Bakın buraya CHP bayraklarıyla kimse gelmedi, herkes buraya Türkiye Cumhuriyet Bayrağı’yla geldi. Çünkü milli eğitim sistemi milli davamızdır. Benim çocuğumu, onun çocuğunun davası değil. Bu ülkedeki bütün yurttaşların ortak davasıdır. Onun için buraya Türk Bayraklarıyla geldik.
Daha önce söylemiştim. Eğitim yasası Anayasa’dan daha önemli demiştim. Nedeni şu; eğitim yasasıyla bir ülkenin on yıl, otuz yılını belirliyorsunuz. Eğitim yasası bunun için sadece Türkiye’nin değil, bütün dünya ülkelerinin ortak davası, sorunudur. Oturulur uzun süre tartışılır. En az 10-15 yıl tartışılır. Toplumun her kesimi bilir, Anayasa değil bu eğitim yasası ne getiriyor bize?
Eğer biz eğitim yasasıyla gelecek için özgüveni yüksek eğitim yetiştiriyorsak başımın üstünde, ama itaat kültürünü özümseyen, aklını kullanamayan, aklını başkalarına kiraya veren bir eğitim sistemini istemiyoruz ve reddediyoruz.
Siyaset kurumu eğitimle ilgili görevini yapmıyorsa, ülkeye karşı görevini yapmıyor demektir.
Şimdi diyeceksiniz ki eğitim teklifini veren AKP’li milletvekilleri eğitimci mi? Eğitimci mi? Hiçbirisi eğitimci değil. Peki eğitimci olmayan bir grup milletvekili, benim çocuklarımla ilgili, sizin çocuklarınızla ilgili nasıl bir yasa teklifi verebilir?
Tartışalım diyoruz. Milli Eğitim Komisyonu’na günlerce arkadaşlarımız geldiler, konuştular. Bir kısmını düzelttiler. Peki değerli arkadaşlarım, sonra baktılar ki iş uzayacak. Recep Tayyip Erdoğan memnun değil. O zaman ne yaptılar. Bir gün dediler ki bütün AKP milletvekilleri komisyonu işgal edecek. Geldiler, sıra sıra geldiler. Milli Eğitim Komisyonu’nu işgal ettiler ve CHP’li milletvekilleri komisyona giremedi.
Bana söyler misiniz? O ağlayan, ağlamayla gülme arasında söyleyen arkadaşımız vardı ya, neymiş. 'Onlar geldi oturdular söz sırasını aldılar' diyor. Cehalete bakın, hiçbirisi söz almadı. Söz almak isteyen CHP milletvekillerine de söz verilmedi ve 25 maddelik görüşmeyi 20 dakikada sonuçlandırdılar. Baskıyla şantajla sonuçlandırdılar bunu.
Bu ülkede çocuklarına ihanet eden siyasetçiler elbette hesabını verecek. Bunun hesabını soracağız. Bakınız bu teklifin kalkınma planlarında yeri yok. Hükümet programında yok. Kendi parti programında yok. Milli Eğitim Bakanlığı’nın stratejik planı da yok. Neden böyle acele davranıyorlar? Çocuklarımız üzerinden siyaset yapmak doğru mu?
Çocuklarımız üzerinde oturup konuşacağız. Görevimiz budur. Biz siyasetçi olarak eğitimin yönünü değil, eğitimin yönünü belirleyecek olan eğitimciler, üniversitelerdir. Oturup konuşacaklar, doğruyu bulacaklar, yasa tasarısını parlamentoya getirecekler.
Bizler de ülkemizin geleceği için el kaldırıp kabul edeceğiz. Bu teklif bu koşullarda TBMM’ye gelmedi. Bakınız ben sayın Recep Tayyip Erdoğan’a elimi uzattım. 'Sayın Başbakan dedim, eğitim çocuklarımız için, yoksullarımız için çok önemli bir konudur. Gelin konuşalım, tartışalım, doğrusu neyse onu kabul edelim.' Gelmedi. Gelemeyeceğini ben de biliyorum. Konuşamayacağını ben de biliyorum. Benim önüme çıkması için önce adamda yürek gerekir. O yürek yok onda. Gel dedim uzlaşalım. Ülkemizin geleceği için bir bayram havası içinde kabul edelim dedim. O zaman doğruları yapmış oluruz. Ama maalesef gelmedi. Neden gelmed
|