MİLLETVEKİLLERİ maaşları ile ilgili son düzenleme üzerine ortalık karıştı..
CHP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı’na mektup yazarak, yasanın meclise iadesini istemiş...
Ana muhalefet partisi, yasa teklifi görüşülürken, bazı vekilleri oy kullanmasına rağmen yeterli dikkati göstermemiş, teklif yasalaştıktan sonra ortaya çıkan tepkiler üzerine aynı zamanda Meclis Grup Başkanı da olan Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı’na arzda bulunmuş.
Parlamenter muhalefet parlamentoda yapılır... Herhangi bir tasarı ya da teklife karşı olduğunuz zaman sonuna kadar tam kadro direnirsiniz, gerekirse oturumu terk edersiniz.
Son örnek Refah Partisi’dir, Kuran kursları ile ilgili düzenleme esnasında, öğrencilerin kursa başlama yaşı ile ilgili mutabakatları bulunmadığını ileri sürerek, 1999 yılında Meclis’i terk ederek oylamaya katılmadılar.
Ana muhalefet partisi grubu, karşı oldukları bir teklif veya tasarının yasalaşması ile ilgili olarak, Meclis’teki muhalefetinden sonra, Anayasa Mahkemesi’ne başvurup, muhalefetini nihai mercie taşıyarak, görevini ikmal eder. Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı, yasa ile ilgili mektup yazdığı Cumhurbaşkanı’nın görev süresi ile ilgili olarak da bir değerlendirmede bulunmuş ve beşinci yılın sona erdiği 2012 yılı Ağustos’unda makamı terk etmesi gerektiğini iddia etmiş. Cumhurbaşkanı’nın görev süresi konusunda Anayasa’da subjektif yorumlarla geçiştirilemeyecek bir boşluk var ve ek bir yasal düzenleme gerekiyor, Cumhurbaşkanı da haklı olarak rahatsızlığını ifade etti.
Anayasal olarak boşlukta olan bir konuda, şahsi değerlendirme yaparak, Cumhurbaşkanı’na görev süresi konusunda tavsiyede bulunup, aynı zamanda, Meclis’ten geçerken hiç muhalefet etmedikleri bir yasa hakkında, Meclis’e iadesi için yine Cumhurbaşkanı’ndan ricacı olmak, özen göstermedikleri bir yasa çalışmasının sorumluluğunu Cumhurbaşkanı’na ciro etmek olup hem teamüllere hem de Anayasa’ya uygun bir tutum değildir. Şike yasasında da aynı özensizlik söz konusudur.
Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nın, Meclis’ten geçen yasaların Meclis’e iadesini isteme yetkisi yoktur, gelişmelere göre Anayasa Mahkemesi’ne gidebilir, Cumhurbaşkanlığı da, görev alanı Anayasa’da tarif edilmiş olup, Meclis’te temsil edilen partilerin istida yazacakları bir makam değildir... Muhalefet etmek için daha fazla özen gerekiyor...
S.Ö.
GÜNÜN SÖZÜ
“İnanıyormuş gibi yaparak Atatürkçü düşüncenin anlamını değiştirmeye, içini boşaltmaya çalışmak, bu düşünceyi savunmak değil, göz boyamaktır!
Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’na yapılan atamalarla doğan tartışmalar, dil ve tarih konularının siyasaya nasıl araç yapıldığını; sözde aydınların da bu oyundaki rollerini göstermiştir. 12 Eylül’le hesaplaşacağını söyleyen iktidara, bu söylemi destekleyen sözde aydınlara anımsatmak istiyoruz: Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün özgür istenciyle iki derneğe bıraktığı kalıtını ve kurumlarını yok eden hukuk lekesini silmemek ileri demokrasi midir?”
(Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel)
Ekşi, Arınç’a sordu yanıt müdürden geldi
CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, AA Genel Müdürü Kemal Öztürk’ün ‘Humeynici’ olarak bilinen iki derginin yazarı olup olmadığının, geçmişte Süleyman Demirel’e hakaretten bir yıl, ayrıca ‘Bir Garip Oğlan’ isimli kitabı nedeniyle 1 yıl hapse mahkûm olup olmadığının açıklığa kavuşturulmasını istedi, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a sordu. Ancak bu soruları Arınç yerine Kemal Öztürk yanıtladı. Daha önce Arınç ve Erdoğan’ın danışmanlıklarında bulunan Öztürk, Ekşi’ye gönderdiği yanıtta, kendisinin “tüm memnu (yasaklanmış) haklarını mahkeme kararıyla geri aldığını, o nedenle hukuki açıdan göreve atanmasında bir sakınca bulunmadığını” ifade etti. Böylece Öztürk, kendi atama işlemini kendisi onaylamış oldu ama, mahkeme kararıyla geri aldığı haklarının “hangi suçları işlediği için elinden alınmış olduğuna” ilişkin bilgi vermedi.
Öztürk, Ekşi’nin diğer sorularını da geçiştirerek geçmişini açıklığa kavuşturmak istemedi. Neden!
Bakan Eker, GDO için gerçekleri açıklamalı
CHP Erzincan Milletvekili Dr. Muharrem Işık, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Dr. Mehdi Eker’e soruyor.
1- GDO’lu ürünlerin ithalatını serbest bırakan kanunun yürürlüğe girmesinden bu güne kadar ithaline izin verilen GDO’lu ürünler nelerdir? Miktar olarak ne kadar ithal edilmiştir?
2- Basına verdiğiniz açıklamada “GDO’lar zarar verirse hayvana verir, buradan asla besine geçmez” şeklindeki beyanatınızı destekleyecek elinizde bilimsel bir kanıt var mıdır? Uluslararası bilim kuruluşlarının zararlı olduğu yönündeki raporların aksine sizi bu yönde konuşmaya iten sebep nedir?
3- Ülkeye giriş izni verilen GDO’lu 13 çeşit mısırın çocuk maması için nişasta ve nişasta bazlı şeker yapımında kullanılmasını nasıl engelleyeceksiniz?
Askere yüklenmek demokratlık değil
ASKER gece karanlığında eşkıya ile kaçakçıyı hangi kriterlere göre ayırt edecektir? Askerin böyle bir yükümlülüğü var mıdır, varsa hangi mevzuat gereğidir? Ceza kanunu ve kaçakçılık kanununa geçici (bölgeye özel olarak bazı maddeleri askıya alan) maddeler eklemek bir çözüm olarak düşünülebilir mi?
Bölgenin ekonomik koşulları gereği, kaçakçılık göz yumulan bir sektör ise, kaçakçıların, askerin de bilgilendirildiği gündüz saatlerinde asker refakatinde geçiş yapmaları daha güvenli olmaz mı?
Bu sorulara cevap vermeden askere yüklenmenin ve demokratlık oynamanın manası yoktur.
Bu ve benzer sorular artırılabilir, hiçbirinin hukuk devletinde cevabı yoktur ama geldiğimiz nokta ne yazık ki burasıdır...
Biliyor musunuz
CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e “Kdz. Ereğli’nin ünlü heykeltıraşı Yaman Civan, 1988’de yaptığı ve mezun olduğu Endüstri Meslek Lisesi’ne armağan ettiği Atatürk köşesinin sorumlu öğretmenler ve okul müdürü tarafından balyozlarla kırdırıldığını söylemiştir. Burada amaç nedir? Okul yönetimi Atatürk rölyeflerini kırma yetkisini kimden almıştır, bu işlemden herhangi bir üst birimin haberi var mıdır? İzin verilmiş midir? Olayla ilgili bir idari ve adli soruşturma açılmış mıdır? Açılmadıysa gerekçesi nedir?” diye sorduğunu...
İYİ YILLAR
|