ONUN yeni bilgisayarı var, taksitle almış, taksitleri ödemekte zorlanıyor. Ödemek için para lazım. Köyündeki arkadaşlarıyla birlikte o gece kaçakçılığa çıkıyor, dönerken Uludere’de bombalamada...
Diğerinin babası sakat, protez takılacak, para yok. Protez için köyündeki arkadaşlarıyla birlikte o gece kaçakçılığa çıkıyor, dönerken Uludere’de bombalamada...
Öteki yeni evli, eşi hamile, eşine doğum armağanı alacak, parası yok. Köyündeki arkadaşlarıyla birlikte o gece kaçakçılığa çıkıyor, dönerken Uludere’de bombalamada...
Bir başkası üniversite öğrencisi, köyden çıkmış, üniversite öğrencisi olmuş, parası yetmiyor. Köyüne geliyor, arkadaşlarıyla o gece kaçakçılığa çıkıyor, dönerken Uludere’de bombalamada...
Bombalama sonucu Uludere’de tarihe geçecek bir katliam yaşanıyor. Ölenlerin tamamı sivil insanlar, hayatlarını kaçakçılıkla kazanıyorlar.
1.5 LİRA İÇİN
Sıfır noktasında bir üçgen. Her yönü dağlarla çevrili, Şırnak-Beytüşşebab-Uludere üçgeni içindeki köylerde yaşayanların hayat tarzı kaçakçılık, otuz yıldır kaçakçılık yapıyorlar.
Ayda yirmi gün Kuzey Irak’a geçiyorlar, oradan mazot, şeker, sigara getiriyorlar. Getirdiklerini katırlarla taşıyorlar, o arazide başka türlü taşımak mümkün değil. Katır başına seksen lira kazanıyorlar, katır kendilerinin ise, paranın hepsi kendilerine kalıyor, katır sahibi başkası ise, seksen lirayı yarı yarıya paylaşıyorlar.
Mazotu Irak’tan 2.5 liraya alıyor, Türkiye’de dört liraya satıyorlar, litrede bir buçuk lira kazanıyorlar. Kaçak sigara ve şekerdeki kazanç yine bir-iki liradan fazla değil.
BEKLETTİLER Mİ
İlk temel soru: Devlet yıllardır bu kaçakçılığı biliyor, o hayat tarzı neden değişmiyor?
Dün oradaki köylülerle üç-dört kez konuşuyorum. Onlar pek çok şey anlatıyor.
Yöredeki güvenlik güçleri kaçakçılık yollarını biliyor, belki de kaçakçıları tanıyor. O kadar biliyor ki, bombalamadan önce, Türkiye’ye geçerken onları asker durduruyor. İddiaya göre, “geçerken güvenlik güçleri onları bekletiyor, bekleyenlerden biri köyünü arıyor, biraz sonra uçaklar bombalamaya başlıyor”.
Bu anlatılanlar ne kadar doğru, bilinmez. Ama, anlatılıyor.
İkinci temel soru: Dönenlerin yolları gerçekten kesiliyor ve bekletiliyorlar mı?
PKK’YA KARŞI ÖNLEM
Daha önce PKK sınırdan katırlarla, kaçakçı görünümünde geçiyor ve iki karakol basıyor.
Üçüncü temel soru: Güvenlik güçleri bu olayın etkisiyle yanılmış olabilir mi, yanılgının kaynağı istihbarat eksikliği mi?
Kaçakçılık yapanlar bu olayı bildiği için, güvenlik güçleri kendilerini PKK sanmasın, diyerek, toplu gidiş-geliş yapıyor.
Dördüncü temel soru: Kaçakçılarla PKK’lılar arasında ayrım neden yapılamıyor?
SUÇLU BULMAK KOLAY
Yaşanan katliamı bir köylü şöyle yorumluyor:
“Güneşi Gördüm, film olarak kaldi. Filmde aynen böyle oldi, helikopter geldi, insanlar üzerinde dolaşti, gitti, vurmadi, herkes kurtildi. Uçaklar bu sefer vurdi, hepimiz ölmişez”.
Temel sorular o kadar çok ki, bombalama süreci başından sonuna kadar nasıl gelişiyor, dakika dakika ayrıntılarıyla açıklanması gerek. Suçlu bulmak günümüzde artık çok kolay: Suçlu asker.
İçişleri ile MİT’i, ilgili birimleri bir kalemde geç, yükle suçu askere,
kenara çekil.
O zaman 38 kişi
26 Mart 1994.
Diyarbakır’dan F-16’lar havalanıyor, Şırnak’a bağlı Kuşkonar ve Koçağılı köyleri bombalanıyor, 38 yurttaş hayatını kaybediyor. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş bombaları uçağa bağlayan kayışların koptuğunu, bombaların iki köyün üstüne düştüğünü söylüyor.
Bu nasıl bir tesadüf ise, kayışlar tam köylerin üstünde kopuyor. Kayış hatası. Uludere operasyon hatası. Terörle mücadele kapsamında, otuz yıldır türlü türlü hatalar yaşanıyor. Daha ne hatalar var, kim bilir.
Özgürlüklere özlemle
ORADA katliam, burada yangın, çocuk ölümleri, cinayetler, terör baskınları, kadına şiddet, telefon dinlemeleriyle güvensiz hayatlar, kimin başına, ne zaman, ne geleceği belli olmayan sisler içinde bir korku ülkesi.
Bütün bunların üstüne, her türlü fenalığın anası olarak, en büyük suçlu medya.
2011’in bir özeti de bu olsa gerek. Umalım ki, 2012’de her şeyden önce evrensel hukuk ve adalet egemen olsun bu ülkeye.
En yalın halinden en çetrefil haline kadar özgürlüklere özlemle bir 2012 diliyorum hepimize.
|